Jeongin'in önerdiği kafeyi çok beğenmiştik, sırf alkollü olduğu için Felix'te severdi burayı. Changbin bizle vedalaşıp Felix'i almaya gitmişti. Seungmin'de yan taraftaki pastaneden pasta almaya gitmişti. Biz ise seçtiğimiz masada Jeongin'le oturuyorduk.
Yarım saat sonra
Seungmin elinde bir kutuyla içeriye geldi ve elindeki kutuyu bir çalışana verip yanımıza geldi.
"Güzel bir pasta buldum aldım Felix geldiğinde çalışanlar getirecek. Changbinlede konuştum Felix'e dışarı çıkacağız demiş birazdan gelirler." diyerek yanımıza oturdu Seungmin.
"İyi iş çıkarmışsınız" dedi Jeongin'de elindeki telefona bakarak.
"Bugün içiyoruz değilmi?"
"İçeriz herhalde."
Buz sohbet ederken kapıdan Changbin ve Felix girdi.
"Selam!" koşarak yanımıza geldi Felix. Yanımıza geldiği gibi ışıklar söndü ve çalışan elinde mumlu bir pastayla yanımıza yaklaştı.İyiki doğdun Felix!
İyiki doğdun Felix!
İyiki doğdun,iyiki doğdun Felix!Biz şarkıyı söylerken Felix'in gözlerinden yaşlar gelmişti. Belliki duygulanmıştı. Hepimize teker teker sarıldı, masaya gelen pastayla hepimiz oturduk ve Felix'te mumları üfledi. Uzun bir alkış koptu. "İyiki benim dostlarımsınız çok teşekkür ederim."
"Ozaman bugün için içiyoruz değilmi?" diye sordum. Changbin çıkışarak "Ben içmeyeceğim hastayım." dedi.
"Peki ozaman 4 şişe alıyoruz."
"Garson! Bize 4 şişe **** getirirsen!" diye bağırdı Felix. Garson ise olumlu anlamda kafasını sallayıp içeri gitti.Minho POV
Bugün Chan'la oturmaya bir yerlere gidecektik. Üstümü değiştirip evden çıktım. Arabayı çalıştırıp Chan'ı aradım.
Alo. Geliyorum beş dakikaya hazırlan.
Tamam çıkıyorum beş dakikayaArama sonlandırıldı
Arabayı Chan'ın evinin önünde durdurduğumda evden yeni çıkıyordu. Hemen koşarak arabaya bindi.
"Selam Min!" dedi nefes nefese. "Selam. Söylediğin yere gidiyoruz değilmi?"
"Mhm."
Arabayı söylediği konuma sürmeye başladım.
"Naptın şu çocuğu konuşabildinmi?" diye sordu. "Evet konuştum. Hatta numarasınıda aldım."
"Ne zamandır peşinde koşturuyorsun Minho. Bakalım kabul edecekmi seni."
"Sen maçta neden kaybettiklerini sanıyorsun Chan. Bana nasıl baktığını gördüm, kendine gelemedi."
"Çok eminsin kendinden."
"Hemde nasıl, ne zamandır araştırıyorum bi zahmet bileceğim tabikide."
"İyi bakalım." dediğinde sessizlik oldu.
"Bana birini bul ya." diyerek sessizliği bozdu tekrar.
"Buluruz merak etme sen."Arabayı park edip içeriye yürüdük. İçeri girdiğimizde ise dikkatimi tek birşey çekti. Jisung ve arkadaşları buradaydı. Hemde sarhoşlardı. Hemen Chan'ın omzuna dokundum.
"Chan. Jisung'lar burada hemde sarhoşlar baksana" dedim kulağına. O ise gözünü masaya çevirdi.
"Jisung'u boşverde şu kahverengi saçlı çocuk acayip çekici lan" dedi.
Ben ise bahsettiği kişiye baktım. "Kim Seungmin.." fısıltı çıktı ağzımdan.
"Amına koyayım yarım saattir ayakta şunlara bakıyoruz. Gel bir yerde oturalımda öyle izleyelim" diyerek Chan'ı dürttüğümde zarda olsa zorda olsa masaya oturtmayı başardım. Öylece onları izledik. Kıvırcık saçlı dışında hepsi sarhoştu."Oğlum yardım falanmı etsek kıvırcık saçlı zorlanıyor gibi " dedi Chan. "Haklısın gel gidelim." dediğimde ikimizde ayağa kalkıp masaya yürüdük.
"Selam kıvırcık saçlı yardıma ihtiyacın var sanırım." diyerek konuştum. O ise bana dönerek. "Aslında var ama sizi tanımıyorum." diyerek cevap verdi.
"Dün oynadığınız takımın oyuncularıyız." diyerek kendini tanıttı Chan'da. Sanki hepsini tanıyormuş gibi konuştuk.
"İstersen yardım edebiliriz 4 sarhoş kişiyle uğraşmak zor olur."
"Tanıyor musunuz?"
Olumlu anlamda kafamı salladım.
"Jisung'un ailesiyle ailecek görüşüyoruz." dedim yalan söyleyerek. O beni tanımıyordu ama ben onu tanıyordum.
"Peki ozaman teşekkür ederim." dedi. Sonrada bir anda Jisung bağırdı.
"Changbin-ahh kim bunlarrr"
"Bir yerinde dur aptal arkadaşların geldi."
"Aaaaa" diyerek bağırdığında isr gülümsedim.
"Jisung eve gitmeliyiz çok sarhoşsun." dediğimde anlamaz bir suratla baktı bana. "Pardonda sen kimsin ya."
"Lee Minho tanıdınmı?"
"Ah Lee Minho-sshi maçı kaybetmemi sağlayan çocuk."
Ayağa kalktığında bir anda kucakladım onu.
"İMDAT KAÇIRIYORLAR BENİ İMDAT!"
diye bağırdı. "Şşşş Jisung dışardayız sessiz ol." dedim ağzını kapatarak. Bildiğin kucağımda çırpınıyordu.
"Ozaman bir sonraki görüşümüzde görüşürüz kıvırcık çocuk." dedim. Chan'ı beklemeliydim. O ise Seungmin'e yakınlaşmaya çalışıyordu. "Merhaba Seungmin."
"Sen kimsin be"
"Tanışmacağız."
"Höst! Yavşama bana"
"Ama seni çok sevdim Seungmin."
"İmdat sapık var."
Ben kucağımda Jisung ile onları izliyordum. Jisung ise kucağımda uyuyakalmıştı. Kıvırcık saçlı çocuk konuştu birden."Lütfen Seungmin'i zapdetmeye çalışın sarhoşken fazla aksi oluyor. Adım Changbin bu arada, ama şuanda Felix ile Jeonginle ilgilenmem gerek evlerine bırakacağım" dedi.
Chan hala Seungmin ile konuşmaya çalışıyordu.
"Haydi ama Seungmin eve bırakayım seni."
"Siktir git yavşak"
Dediğinde Chan'a tokatı geçirmişti. Chan ise anlık bir refleksle Seungmin'i kucaklayıp dışarıya çıktı. Ben ise Changbin'le vedalaşıp. Kucağımda uyuyan Jisung ile dışarı çıktım.
Chan bana bakıp "Kanka ne yapacağız bunlarla evleri nerede bilmiyoruz." diye sordu.
"Bana gidelim" diyerek fikir verdim.
"Peki bana uyar"
Arabaya doğru yürüdük. Chan ve Seungmin arkaya. Ben ve Jisung ön koltuklara yerleşmiştik. Jisung hala uyuyordu. Onu uyandırmamak için yavaş davranıyordum fakat Seungmin susmamaya niyetliydi. Ben arabayı sürmeye başladığımda bir anda çığlık sesleri durdu. Arkaya baktığımda Chan'ın dudaklarını Seungmin'in dudaklarının üzerinde gördüm.
"Ne yapıyorsun manyak." diye sitem ettiğimde. Chan dudaklarını ayırıp konuştu. "Diğer türlü susmayacaktı." diyerek cevap verdi. Gerçektende işe yaramıştı. Seungmin susmuştu, bir süre sonrada uyuyakaldı.Devam edecek...
Ay Chanmin sahnesi güzel olduda kısa tuttum 739 kelime olmuşş. Ficin devamında zaten Chanmin özel bölüm yazıcamm merak etmeyinn. Şu Changbini ikna etmeleri kolay oldu diyecekler için aklıma bisey gelmedi absuk absuk biseyler yazdım özür dilerimm. Uzatmayayım bir sonraki bölümde görüşürüz öptümmmm🎀🪷
![](https://img.wattpad.com/cover/375399735-288-k591689.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my player | minsung
RomanceOkulun futbol takımında olan Han jisung, ve karşı okuldaki rakibi Lee Minho.