Antrenman sonunda Jisung, ter içinde ve yorgun bir şekilde soyunma odasına dönerken, arkadaşları Changbin, Felix, Jeongin ve Seungmin'in odanın köşesinde sohbet ettiklerini gördü. Gülüşmeler ve muzip bakışlarla dolu bir atmosfer vardı. Jisung, üzerindeki terli formayı çıkartıp, duş almak için soyunma odasına yöneldi.Soyunma odasında suyun altında rahatlayan Jisung, kafasındaki gerginliği biraz olsun atabildi. Antrenman boyunca Minho’nun gözlerinin aklında yarattığı rahatsız edici etkiden uzaklaşmak istiyordu. Antrenman sonrası arkadaşlarıyla biraz vakit geçirmek, ona iyi gelecekti.
Jisung duş aldıktan sonra, arkadaşlarıyla buluşmak üzere geri döndü. Changbin, Felix, Jeongin ve Seungmin, odada oturup bir şeyler atıştırıyordu. Jisung yanlarına yaklaşıp, "Nasılsınız, çocuklar?" diye sordu, ama sesindeki yorgunluk hemen fark ediliyordu.
"Yorgun görünüyorsun, Jisung," dedi Seungmin, elindeki sandviçten bir ısırık alarak. "Minho’dan sonra mı hala etkileniyorsun? Adam iyice başımıza iş açtı."
Jisung, başını sallayarak gülümsedi. "Evet, biraz. Ama önemli değil. Bu akşam için planınız var mı?"
Felix, "Aslında bir planımız var," dedi, "Bir yere gidip bir şeyler yapmayı düşünüyoruz. Sen de gelmek ister misin?"
"Tabii, neden olmasın," dedi Jisung, arkadaşlarının teklifine olumlu yanıt vererek. İçinde bulunduğu stres ve gerginlikten kurtulmak için arkadaşlarıyla vakit geçirmek iyi bir fikir gibi görünüyordu.
Çocuklar, antrenman sonrası serin hava almak için bir kafeye gitmeye karar verdiler. Kafe, okulun yakınındaki küçük bir mekan olup, oldukça rahat bir atmosfere sahipti. Burası, bir köşe masasına oturduklarında gülüşmelerin ve sohbetlerin eksik olmadığı bir yerdi. Çocuklar siparişlerini verirken, Jisung’un endişeleri yavaş yavaş azalıyor, yüzündeki gerginlik yerini rahatlamaya bırakıyordu.
Changbin, masanın ortasında otururken, "Bugün gerçekten iyiydin, Jisung. Hoca biraz sertti, ama sen elinden geleni yaptın. Minho'nun ayarlarını vermiş olabiliriz," dedi.
"Teşekkürler, Changbin," diye yanıtladı Jisung, yavaşça rahatlayarak. "Sadece bazı şeyleri kafamda toparlamam gerekiyor."
Felix, "Bu arada, hafta sonu için bir fikir var mı? Belki bir piknik yapabiliriz. Hava güzel olacak gibi görünüyor," dedi.
Jisung, bu fikri sevinçle karşıladı. "Harika olur, Felix. Böylece hem stres atarız hem de güzel bir vakit geçiririz."
Jeongin, "Ben de size katılmak isterim," dedi. "Ama bir şeyi netleştirelim; eğer Minho’nun içeri sızmasını istemiyorsanız, bunu planımıza dahil etmemeliyiz."
"Ah, Minho’dan bahsetme," dedi Seungmin, kahkahalarla. "Sanki bugünü daha da karmaşık hale getirmek istiyor gibi. O adamı hiç mi düşünmeyeceğiz? Biz kendi başımıza zaten yeterince eğleniyoruz."
Jisung, arkadaşlarının bu önerileri ve muzip tavırları sayesinde kendini daha iyi hissetmeye başladı. Kafe ortamında, arkadaşlarıyla birlikte olmak, ona çok iyi gelmişti. Sohbet, kahkahalar ve rahat bir ortam, günün stresini geride bırakmasına yardım etti.
Akşamın ilerleyen saatlerinde, çocuklar kafenin kapısından ayrıldılar ve yeni hafta sonu planları hakkında heyecanla konuşarak ayrıldılar. Jisung, Minho’nun etkisinden uzaklaşmanın ve arkadaşlarının desteğini hissetmenin kendisine büyük bir rahatlama sağladığını fark etti. Şimdi, önlerinde sadece eğlenceli bir hafta sonu ve takım arkadaşlarıyla birlikte geçirecekleri kaliteli zaman vardı.
Bütün ficleri yazar açısından yazinca ne kadar güzel olduguna bakiyorum (arkaya symphony sarkisi ve yunuslar)
saka maka güzel oluyor ben böyle devam aga
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my player | minsung
RomanceOkulun futbol takımında olan Han jisung, ve karşı okuldaki rakibi Lee Minho.