Maçın zaferi, oyuncuları fazlasıyla mutlu etmişti. Takım otobüsleri, galibiyet coşkusunu taşıyan futbolcuları, stadyumdan uzaklaştırarak yakınlardaki bir restorana götürdü. Restoran, geniş bir alanı kaplayan uzun masalarla donatılmıştı ve ortada çeşitli yiyeceklerle dolu büyük bir masa vardı. Masanın etrafında, oyuncuların yorgun ama tatmin olmuş halleri gözlemlenebiliyordu.
Minho, Jisung’u yanına oturtmak için masanın köşesine yöneldi. Masanın etrafı kahkahalar ve tatlı sohbetlerle doluydu. Jisung, Minho’nun yanına oturduğunda, Minho’nun ona doğru verdiği gülümseme, Jisung’un ruh halini iyileştirdi.
Yemek boyunca, Minho ve Jisung, galibiyeti kutlamak için birlikte yemek yiyorlardı. Masada çeşitli mezeler, taze meyve tabakları, ana yemekler ve tatlılar yer alıyordu. Minho, Jisung’a elinde bir tabak meyveyle yaklaşarak, “Bu tatlılar harika görünüyor. Senin favorin hangisi?” diye sordu.
Jisung, gülümseyerek, “Aslında ben tatlıları pek sevmem ama bugün biraz daha şans vermeyi düşünüyorum. Senin favorin nedir?” dedi.
Minho, biraz düşündü ve, “Çikolatalı kek her zaman favorimdir. Bu gece seninle paylaşmak isterim,” dedi. Minho’nun bu teklifine Jisung, hoş bir gülümseme ile yanıt verdi. “O zaman biraz denemeye değer,” dedi Jisung.
Yemek ilerledikçe, sohbetler derinleşti ve takım arkadaşları arasındaki bağ daha da güçlendi. Minho, Jisung’a yavaşça yanaşarak onunla daha yakın bir şekilde konuşmaya başladı. Aralarındaki sohbet, maçın detaylarına ve gelecek planlarına dair oldu. Jisung, Minho’nun onunla ilgilendiğini ve onun hakkında bilgi edinmeye çalıştığını fark etti. Bu durum, Jisung’un içinde hoş bir sıcaklık uyandırdı.
Minho, sohbetin ortasında, Jisung’un beline doğru hafifçe yaslanarak ona yakınlaştı. Jisung, Minho’nun beline sarıldığını hissettiğinde, kalbinin hızlandığını fark etti. Minho’nun elleri, Jisung’un belinin etrafında nazikçe dolanırken, Jisung’un göğsünde bir sıcaklık hissetti. Bu yakınlık, Jisung’u hem şaşırttı hem de mutlu etti.
“Bu geceki performansını gerçekten takdir ediyorum, Jisung,” dedi Minho, gözlerini Jisung’un gözlerine dikerek. “Sahada gösterdiğin çaba ve yetenek, takımın başarısına büyük katkı sağladı.”
Jisung, Minho’nun bu yakın ilgi ve destek dolu sözlerine karşılık olarak hafifçe gülümsedi. “Teşekkür ederim, Minho. Seninle oynamak gerçekten harika bir deneyimdi. Senin desteğin bu maçta çok önemliydi.”
Minho, Jisung’un beline olan sarılığını sıkıca ama nazikçe sürdürdü. Bu dokunuş, Jisung’un içinde bir kıvılcım gibi parlıyordu. Aralarındaki bu fiziksel yakınlık, Jisung’un duygusal olarak daha da yakınlaşmasına neden oldu.
Restoranın sıcak atmosferinde, tatlıların yanı sıra içecekler de masayı süsledi. Jisung ve Minho’nun arasındaki sohbet, maçtan sonraki yorgunluğu unutturacak kadar keyifliydi. Jisung, Minho’nun bu samimi yaklaşımının sadece bir arkadaşlıktan öte olduğunu hissetmeye başladı. Minho’nun gözleri, Jisung’un gözlerine bakarken, aralarındaki bağın derinleştiğini hissetti.
Gece ilerledikçe, takımın diğer oyuncuları da galibiyeti kutlamak için çeşitli hikayeler ve anekdotlar paylaştı. Ancak Jisung ve Minho’nun aralarındaki özel etkileşim, bu geceyi daha anlamlı kılıyordu. Minho’nun Jisung’a gösterdiği yakın ilgi ve samimiyet, Jisung’un kalbinde özel bir yer edinmişti.
Yemek bitip herkes kalkarken, Jisung ve Minho hala yan yana oturuyorlardı. Minho’nun elini nazikçe Jisung’un beline koyması, bu özel anın daha da anlamlı olmasını sağladı. Jisung, Minho’nun bu hareketinin altında yatan duyguları daha iyi anladığını hissetti ve kalbinde bir sıcaklık hissetti.
Bu gece, sadece bir futbol maçının ardından değil, aynı zamanda iki insan arasındaki bağın daha da güçlendiği bir anı olarak hafızalara kazındı. Jisung ve Minho’nun aralarındaki bu özel bağ, maçın galibiyetinden çok daha fazlasını ifade ediyordu.
Minho yavas kocum
hadi benim bölüm kotası doldu yarın aksamda atarim biseler
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my player | minsung
RomanceOkulun futbol takımında olan Han jisung, ve karşı okuldaki rakibi Lee Minho.