2.Bölüm

839 23 5
                                    





Arslanogullari konağa girince Sultan hanım hemen sinirle söylenmeye başladı...Aslan'a 'Bir düşman kızını kurtarman eksikti...' dedi. Aslan derin bir nefes alıp ona bakınca Sultan hanım 'Hiç bakma... Yeter bu kahramanlık haa... onlarla bizim işimiz olmaz... ' dedi. Aslan zaten sinirliydi babaannesi de susmak bilmiyordu 'Babaanne...' dedi. Sultan hanım Aslan'ın sinirli olduğunda sadece ona babaanne dediğini biliyordu. Diğer zamanlarda hep Sultanım derdi. Şimdi de sinirli olduğunu anlamıştı. O susunca bu sefer Narin hanım başladı. 'Babaannen doğru söylüyor oğlum... Bırak ne yaparlarsa yapsınlar sana mı kaldı düşman kızını kurtarmak...' dediğinde Aslan sinirle 'EVET ANA BANA KALDI OLDU MU?' Diye bağırınca Cesur bey karısı ve gelinine bakıp 'Yeter... tamam... ' dedi. Herkes diken üstünde Aslan'a bakarken Aslan odasına çıkmak için merdivenlere yönelirken Duygu'ya bakıp başıyla onunla gelmesini işaret etti. Adamlarını hemen arayıp tembihlemisti. Ömer Silvanin evine kadar onları takip edecekler ve Zeynep ile ilgili ne olursa olsun hemen haberi olmasını söylemişti. Duygu Aslan'ın arkasından çıktı. Aslan odasının kapısını açıp kardeşi ile birlikte içeri girdi.

Aslan'dan

Zeynep'in hali gözümün önünden gitmiyordu. O konagi içindekilerle yakmadığım için şimdiden pişmandım... Ömer bey gelmeseydi onu asla orada birakmayacaktim kim ne derse desin onu bırakmazdım... Deli gibi onu merak ediyordum o güzel gözlerinde ki acıyı gördüğümde içim yanmıştı... Duygu'ya bakıp 'Zeynep ile konuşursan hemen bana haber ver... Onun iyi olduğunu, durumunu öğrenmem lazım...' dedim. Duygu bir an saşırsa da başını salladı. Ona olayları anlattığımda yüreğim parçalanıyordu... Duygu gözleri yaşlı 'Bir bitmedi şu kızın derdi... O salak abisi zaten onu hiç bir zaman dinlemedi ki... yoksa söyleyecekti o şerefsizin onu takıntı haline getirdiğini... ' dedi. Onunla da özel ilgilenecektim herkes uyuduğu zaman... Duygu'ya 'Her şeyi ama her şeyi bana söyleyeceksin tamam mı abicim?' Dedim. Duygu bana sarılıp 'İyi ki varsın abi... çok teşekkür ederim onu kurtardığın için...' dedi. Onu tabi ki kurtaracaktım ona bir şey olmasaydı diye düşününce delirecek gibi oluyordum ya geç kalsaydım ya hiç haberim olmasaydı... Bundan sonra buna izin veremezdim ona yakın olmam gerekiyordu... Ama bir sürü engel vardı arada... O da isterse, severse onunla olmak için gerekirse bütün engelleri, herkesi yok sayıp yanında olacağım...

O gece herkes uyuduğunda sessizce konaktan çıkıp adamların o şerefsizi götürdüğü depoya gittim. Zeynep'in hali gözümün önünden gitmiyordu. Adamları özellikle uyarmıştım ben dışında kimse ona dokunmayacakti işte şimdi karşımda duruyordu. Pezevek yalvarmaya başladığında öfkem daha da katlandı. 'Zorla kaçırmak.... Seni istemiyorken... Kac kez red etmesine rağmen...Onu o hale getirirken ne bok yiyiyordun ha... Zorla onu kendine mecbur edecektin ha...' diye diye vuruyordum ama öfkem geçmek yerine katlaniyordu. En son saatler sonra o yerde bilinçsiz yatarken onu bıraktım... yüzü gözü tanınmaz hale gelmişti. Adamlara dönüp 'Onu doğduğuna pişman edene kadar bırakmak yok...' dedim ve çıktım.

Zeynep'in nasıl olduğunu deli gibi merak ediyordum. Ömer beyin yanında güvendeydi biliyorum ama... gönlüm rahat değildi. Görmem gerekiyordu. Arabama binip adamları aradım. Eve geçtiğinden beri bir durum olmadığını söylediler. Basıp Diyarbakıra gittim. Ömer beyin evinin önüne geldiğimde saate baktım. Çok erken bir saatti. Uyuyorlardir diye bekledim... Zeynep'i görmeden gitmeyecektim.

Yazarın anlatımıyla

Ömer bey Zeynep ile arabaya bindiğinde onun elini tutup sıkmış. 'Üzülme artık... Seni kimselere vermeyeceğim...' dedi. Zeynep gözünde yaşlarla ona bakınca Ömer beyin içi acıdı. Zeynep'in annesini kendi kızlarından ayirmamisti hiç bir zaman öldüğünde de kendi kızı kadar canı yanmıştı. Zeynep annesinin kopyasıydı... dedesi ile akrabaliktan ote kardes gibiydi yasiyor olsa ve Zeynepin bu hallere düştüğünü abisinin onu korumak yerine neler yaptığını bilse onları öldürürdü. Nuri'yi oldum olası sevmezdi zaten... Bundan sonra Zeynep'i birakmayacakti. Konağa geldiklerinde karısı Zeynep'in halini görünce gözünde yaşlarla ona sarılmış bir anne şefkati ile onunla ilgilenmiş. Yaralarını temizleyip sarmıştı. Ama içinde açılan yaraları kim iyileştirecekti? İşte onu da zaman gösterecekti. Ömer bey gece boyunca düşündü. Oraya haberi alır almaz gitmişti. Arslanoglu'larinın orada ne işi vardı peki? Cesur'u bilir tanirdi. Severdi de çocuklarını değil de torununu ağa olarak seçtiğinde önce Mardinde ki diğer ağalar tepki göstermişti ama ne kadar doğru bir karar verdiğini bir çok olaylı toplantıda Aslan'ın sayesinde çözülmesi ile anlamistilar. Bir çok kızın hayatını kurtarmış, düşmanlıkları bitirmiş, anlaşmazlıkları cozmustu ve bunu da adaletten ayrılmadan yapmıştı... Ama kendi düşmanları olan Alemdarlarin konaginda ne işi vardı? Zeynep'in haberini duymuş öyle gitmiş demek ki düşman olsa da sırf onun için o konağa bile girmiş demek ki dedi. Sabah olduğunda kapısında onu görünce dikkatle onu inceledi. Aslan 'Ömer amca kusura bakma bu saatte geldim ama...' dedi. Ömer bey 'Ne kusuru estağfurullah... gel Aslan oğlum gel...' diyerek yer gösterince Aslan önce elini öptü sonra gösterdiği yere oturdu. Ömer bey ona dikkatle bakarken Aslan derin bir nefes alıp 'Ömer amca... Ben Zeynep'i... merak ettim. İyi olduğunu görmek için geldim...' dedi. Ömer bey ona şüphe ile baktı. 'Zeynep artık benim himayemde... Onu onlara vermem, kimsenin onun kılına bile dokunmasına izin vermem...' dedi. Aslan başını eğerek ona 'Eyvallah...' dedi. Ömer beyin karısı kahvaltı hazır diye onu çağırmaya gelince Ömer bey ayaklanip Aslan'a baktı. 'Hadi Kahvaltıya...' dedi. Aslan hemen 'Yok Ömer amca ben sadece Zeynep'i görüp gideceğim...' dediğinde Ömer bey kaşlarını çatıp 'De hayde düş önüme Aslan efendi... Hem Zeynep'i gör hem kahvaltını yap... Ben Silvanlara gelipte sofrasına oturtmadan adam göndermiş dedirtmem...' dedi. Aslan el mecbur kabul edip onun arkasından terasa çıkınca dalgınca sofrada oturmuş sevdiğini gördü. Derin bir iç çekip ona bakarken Zeynep Ömer beyin gelişi ile hemen ayağa kalktı. Ömer bey 'Otur otur güzel kızım...' dedi. Zeynep otururken Aslan'ı fark etti. Bakışları kısa bir an da olsa birbirlerini bulunca Aslan aşkla ona bakıyordu. Zeynep dün konakta onu abisinden kurtaran adam olduğunu görünce şaşırdı. Hemen bakışlarını çekip önüne döndü. Aslan onun karşısına oturunca Zeynepe olan bakışlarını cekmiyordu. Yüzünde ki yaralara içi giderek bakıyordu. Aslan çekinerek 'Nasılsın?' Diye sorunca Zeynep ona bakmadan 'Daha iyiyim...teşekkür ederim...' dedi. Duygu'nun sosyal medyasından abisi olduğunu biliyordu bu adamın ama dün neden konaklarına geldiğini ve şimdi neden burada olduğunu bilmiyordu... Aslan başını olumlu anlamda salladı. İçinden 'Daha da iyi ol sevdiğim...' dedi ama bunu sadece Allah ve kendi bildi.

Kahvalti yaparken Ömer bey Aslan ile işleri ve aşiretler hakkında konuştu. Zeynep kahvaltı boyunca Aslan'ın bakışlarının ağırlığı altında oturdu. Kahvaltı bittiğinde Ömer bey Zeynep'e bakıp 'Hadi kahvelerimizi senin güzel ellerinden içelim...olur mu güzel kızım?' Dedi. Zeynep zorlukla gülümseyip 'Tabi Ömer dede...' dedi. Ayağa kalktığında kahveleri nasıl içersiniz diye sordu. Sıra Aslan'a gelince 'Sade... size zahmet olmazsa...' dedi. Zeynep 'Yok ne zahmeti...' diyerek mutfağa geçti. Aslan onun arkasından bakarken Ömer bey ve eşi de dikkatle Aslan'a bakıyordu. Aslan'ın telefonu çalınca izin isteyip kalktı yerinden mutfağa doğru yürüyüp telefonunu açtı. Annesi arıyordu. 'Efendim anne...' dediğinde Narin hanım sinirle 'Sen neredesin oğlum? Sabah kalkıyoruz yoksun arıyoruz ulaşılamıyor sen beni meraktan öldürmek mi istiyorsun ha?' Diye sorunca Aslan göz devirip 'Anne kaç yaşında adamım işim vardı erken çıktım. Bir şey mi vardı?' Diye sorunca Narin hanım sinirle 'Var Aslan efendi var.. dün düşman konagina gidip artistlik yapıp bugün de erkenden çıkıp gidemezsin sen... ne işin var hayırdır?' Diye sorunca Aslan derin bir nefes alıp 'Anne işim var işte... Halledip geleceğim hadi akşam görüşürüz..' deyip kapattı. Kapatmazsa annesi yine ahiret sorularına devam edecek eştikce eşecekti konuyu... Aslan yerine geçince Zeynep elinde kahvelerin olduğu tepsiyle geldi. Aslan içinden dualar ediyordu. Sıra Aslan'a gelince kahvesini alırken Zeynep'in yüzüne baktı. 'Ellerine sağlık...' dedi. Zeynep ona bakmadan 'Afiyet olsun...' diyerek yerine geçti. Kahvelerini içtikten sonra Aslan izin isteyip kalktı.


Aslan gittikten sonra Zeynep'te izin isteyip odasına gidince Ömer bey ve eşi birbirine baktı. Ömer bey 'Sende benim düşündüğümü mu düşünüyorsun?' Dedi. Eşi acı ile gülümseyerek 'Aslan'ın gönlü Zeynep'e düşmüş gözlerinden belli sevdası... ' dedi. Ömer bey onu başını olumlu anlamda sallayarak onayladı. Eşi bu sefer 'Ama Zeynep'in gözü bile görmüyor onu...' dedi. Ömer bey düşünceli düşünceli başını salladı. 'Hayırlısı...' dedi. Eşi 'Amin inşallah ama o iki aile düşmanken işleri zor... ' dedi. Ömer bey sıkıntı ile nefes alıp düşüncelere daldı. Zeynep'in üzülmesini istemiyordu. Onu Bundan sonra koruyacak uzulmemesi içinde elinden gelen her şeyi yapacaktı ama işe sevda bulasirsa işte o zaman ne yapacaktı??

(Mavigri - Bu kız benim kaderim)

_________________________________________________________

Aşık Ağa Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin