11.Bölüm

398 6 0
                                    


Narin hanım Aslan'ın gidişinden emin olunca konakta toplanmış kalabalığa bakarak 'Soysuzların yetimini oğlum merhametinden himayesine alıyor... Sanmayın ki bu Aslan'ınımın gerçek düğünüdür... En yakın zamanda gerçek gelini ile düğünü olduğunda sizleri yine çağıracağız...' dedi. Zeynep onun gözlerine bakarken nefretini gördü. Kalbinde ki dayanılmaz acı ona nefes aldirmiyordu. Yüreği yangın yeri, virane gibi hissetti. Anne ve babası ölünce kalp evinin tüm kapıları pencereleri kırılmıştı. Ve etrafında olanlar o günden beri o evi taş taş yikmisti. Şimdi bir enkaz altında zorda olsa ayakta durmaya çalışıyordu...

Duygu annesine öfke ile bakıp yanına gidince Narin hanım elini kaldırıp onu durdurdu. 'Anasız atasiz ne halt edeceğini bilmezi bu eve ben hizmetli diye bile almam ya... Ama oğlumun ne kadar merhametli olduğunu bilirsiniz... bakın düşmanın namussuzunu bile koruyor...' dedi. Zeynep artık gözlerinden akan yaşlarla delirmek üzereydi. Dudağını ısırıp sustu. Saygısızlık yapmak istemiyordu çünkü karşısında ki kadın bir anneydi. Ama bunları da hak etmiyordu. Sultan hanım Narinin yanına gelip ona 'Tamam...Yeter...Aslan'ın kulağına gitmesin...' diye uyardı. Duygu öfke ile ikisine baktı 'Gidecek şimdi ben arayacağım ve anlatacağım...' dedi. Narin hanım kızının kolunu sertçe tutup onu odasına sürükledi. Telefonunu da ondan alıp kapısını dışarıdan kitledi. 'HER BOK SENIN YUZUNDEN OLDU ZATEN BIR DE MARIFET GIBI GIDIP SUSLEYIP GETIRMISSIN... SEN ODANDA KAL...' dedi. Duygu kapıyı yumruklasa da Narin hanım aşağı indi. Zeynep hala ayakta duruyordu. Ne yapacağını bilmiyordu. Ölmeyi bile becerememişti. Allahim sen al emanetini ben dayanamıyorum diye dua ediyordu. Sultan hanım hiçte nazik olmayacak şekilde onu kapının oradaki bir sandalyeye oturttu.

Narin hanım müziği de kapattırdı. Herkes fısıltı ile dedikodu yapıyordu. Kimi acıyarak kimi kınayarak kimi de gülerek Zeynep'e bakıyordu. Zeynep buradan çıkıp gitmek istiyordu. Kimseye bir şey demeden kapıdan çıkıp duvagini başından çekip ağlaya ağlaya karanlık sokaklarda yürümeye başladı. Takılıp düşse de pes etmeden yürüdü. Gitmek istediği tek bir yer vardı. Oraya gidene kadar durmadı. Kabristana geldiğinde hıçkıra hıçkıra ağlarken sertçe göz yaşlarını sile sile anne ve babasının mezarlarının başına geldi. Zorlukla nefes alırken 'Ne olur beni de yanınıza alın... Dayanamıyorum artık Allahim... Bu kadar şeye dayanacak gücüm yok benim... ' diye dizlerinin üzerine bıraktı kendini... saatlerce o soğuk topraklarını okşayıp aralarına uzandı. Onlar gittikten beri huzur kalmamıştı. Sevgi de....





Ne Narin hanim ne de Sultan hanim Zeynep'in gidişini fark etmemişti. Aslan da Duygu'ya ne kadar mesaj atsa da arasa da telefonunu acmayinca stresle yerinde duramiyordu. Emre 'Abi Duygu'yu biliyorsun eğlenceye dalmıştır. Gözü şu an beni bile görmez onun...' dedi. Ama Aslan hiç rahat değildi. Yüreğinde bir ağırlık vardı. Kına yakılacağı zaman geldiğinde Aslan aceleyle çıktı. Diğerleri de onu takip ederken davullar çalıyordu. Erkekler Aslan'ın arkasından giderken şarkılar söylüyordu.


Aslan heyecandan çok tedirgindi. Zeynep'i görene kadarda rahatlayacagini sanmıyordu. Konağa yaklastiklarinda müzik sesi gelmiyordu. Aslan'ın kaşları çatıldı. Ekrem 'Biz geliyoruz diye kapatmışlardır...' dese de Aslan inanmadı. Narin ve Sultan hanım sokaktan gelen seslerle Aslan'ın geldiğini anladı ikisi de aynı anda Zeynep'i oturttuklari yere baktı. Ama Zeynep yoktu. Narin hanım sıkıntı ile çevresine baktı. Çalışanlara orada oturanlara sordu ama hiç biri görmedik deyince telaslandı. Şimdi Aslan'a ne diyeceklerdi. Sultan hanım onu çekip 'Duygu ile deriz kına yaktık biz... Ona da kinasini yakar göndeririz bu gece burada kalsın diye...' dedi. Narin hanım sıkıntı ile 'Ana Aslan inanmaz... ' dedi. Sultan hanım 'Bu kadar insanın içinde bir şey diyemez... Sen sus bana bırak...' dedi. Aslan içeri girdiğinde hemen gözleri ile Zeynep'i aradı ama göremedi. Sinirle annesi ve babaannesine bakarken diğerleri de içeriye girdi. Ekrem ve Emre de ortada bir gariplik olduğunu anladı. Ortada gelin yokken neden bu kadar kişi oturuyordu. Emre Duygu'ya baktı ama o da yoktu. Aslan sinirle babaannesinin yanına yürürken babaannesi korksa da dik durmaya çalıştı. Aslan çenesini sıkarak 'Zeynep nerede?' Diye tisladi. Sultan hanım onun gözlerine bakıp 'Kınası yakıldı. Duygu ile odasına çıktılar. Kalabalıktan bunalmış diye. Bu gece burada kalacak yarın da düğün var zaten dinlensin...' dedi. Aslan ona öfke ile bakarken Narin hanım 'Gel senin kinani yakayım oğlum...herkes bize bakıyor...Hadi...' diyerek koluna dokununca Aslan geri çekildi. Duygu'nun odasına doğru giderken Sultan hanım onu kolundan tuttu 'Milletin diline yeterince düşürdün bizi Aslan... gel kınan yakilsin. Kaçmıyor ya yarın düğünde göreceksin...' dedi. Aslan dinlemek istemiyordu ama Cesur bey gelip 'Hadi oğlum... millet gidince görürsün...' dedi.



Aslan istemeye istemeye ortaya geçip oturdu. Annesi gözünde yaşlarla onun parmağını kinaladi. Emre Duygu'ya bakmak için odasına gitti. Kapıyı çaldı. Duygu'nun telaşlı sesini duyunca kapıyı açmaya çalıştı ama kilitliydi. Duygu 'Anahtar annemde Emre... ne olur çıkar beni Zeynep nasıl?' Diye sorunca Emre sasirarak 'Zeynep senle değil mi güzelim ama annenler....' derken Duygu telaşla 'Hayır Emre ne olur çabuk çıkar beni buradan abime de hemen söyle Zeynep'in olmadığını başına bir şey gelmeden bulmalıyız...' diye bağırdı. Emre aceleyle indiğinde Narin hanım ve Sultan hanım zorla Aslan'ı kaldırmış ortada oynuyordu. Emre sıkıntı ile onlara bakarken Ekrem onu fark edip yanına gitti. Emre ona olanları anlatınca aceleyle Duygu'nun odasına çıkıp kapıyı kırdılar. Duygu yüzü gözü ağlamaktan şişmiş onlara bakarken 'Zeynepi bulmalıyız... ' dedi. Üçü de önce konağın her yerine baktı. Ama Zeynepten tek bir iz bile yoktu. Çalışanlara sordular onlarda görmemişti. Bu işin içinde annesi ve babaannesi vardı ama bu kadar kalabalığın içinde de bir şey derse zaten Narin hanımın söyledikleri ile çok fazla malzemeleri olmuştu. Ama ya Zeynep'in başına bir şey gelmişse? Ekrem kaş göz ile Aslan'ı dışarı çağırdı. Aslan hemen dışarı çıkınca Ekrem sıkıntı ile 'Bak hemen delirme ama çok önemli bir şey var...' dedi. Aslan zaten delirmisti 'SOYLE CABUK...NE OLDU? ZEYNEPLE MI ILGILI?' Diye bağırıp içeri gidecekken Ekrem durdurdu. 'Dur şimdi milletin önünde olmaz önce onları yollamamiz lazım...' dedi. Aslan içeri öfke ile girip 'EGLENCE BITMISTIR...' diyerek müziği durdurdu. Herkes birbirine bakarken yavaş yavaş kalkıp gitmeye başladılar. Aslan kendini çok zor tutuyordu. Tebrik edip gidenlere bile bakmiyordu. O sadece öfke ile annesine ve babaannesine bakıyordu. Son kişi de çıkınca Duygu ağlayarak avluya indi. Aslan onu görünce korku ve panikle hemen yanına gitti 'Ne oldu Duygu? Zeynep nerede, nasıl?' Diye sordu. Duygu iç çeke çeke abisine baktı 'Ben bilmiyorum... Zeynep benimle değildi... konakta her yere baktık yok... kimse de görmemiş...' dediğinde Aslan aklını kaybedecekti. Ailesine dönüp gürledi 'ZEYNEPE NE YAPTINIZ? ZEYNEP NEREDEEE?'... Narin hanım Sultan hanıma bakınca 'Biz ne bilelim çekip gitmiş...' dedi. Narin hanım sinirle 'Doğrusunu yapmış... inşallah gidişi olur da dönüşü olmaz...' dediğinde Aslan onların üzerine yürürken Ekrem onu durdurdu. 'Abi dur şimdi... Zeynep'i bulmamız lazım...' dedi. Aslan tüm ofkesiyle onlara bakıp 'BU SAATTEN SONRA NE ÖLÜNÜZ ÖLÜME,  NE DİRİNİZ DİRİME... ' gürleyip konaktan çıktı. Adamlar ile sokak sokak Zeynep'i aradı. Gidebileceği kimse yoktu. Ömer bey ve eşi de tam Aslan çıktıktan sonra kına için gelmişti ama Zeynep'in gittiğini duyunca ikisi de kahroldu. Ömer bey kendi adamlarına da haber edip Zeynep'i aradı.




Zeynep ise anne ve babasının mezarlari arasında uzanmış ellerini onların elini tutmuş gibi topraklarına koymuş gözünden sel gibi akan yaşlarla gökyüzüne bakıyordu... Yoksunluk ve özlemlerini iliklerine kadar hissediyordu. Kimsesizliğini soğuk topraklarda dindirmek istiyordu. Aslında o toprağın altında olmak istiyordu artık... Kopkoyu karanlık onu içine çekiyordu... Gökyüzünün rengi açılsa bile orada yatmaya devam etti. Tek duası şimdi anne ve babasına kavusmakti gece boyu onları sayiklayip ağladı.

Sabaha kadar Mardinde bakılmadık tek bir sokak bile bırakmadı Aslan... Ekrem Alemdar konaginda ki adamına bile sordu ama Zeynep hiç gitmemişti oraya... Aslan onu bulamadığı her an daha da delirmisti... Kalbi sıkışıyor nefes alamiyordu. 'NEREDESIN NEREDEEE?' Diye bağırıp kafasına vurmaya başlayınca Emre onu zorla durdurdu. Hastanelere, karakollara her yere bakılmıştı. Zeynep gün tamamen aydınlanınca artık vücudu isyan etmiş ve kendini karanlığa bırakmıştı. Gözlerini bir daha açmamak ister gibi kapattı.


Aslan içinden dualar ediyordu. 'Ne olur Allahım ona bir şey olmasın... Bulayım onu...'diye...










________________________________________________________

Aşık Ağa Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin