9.Bölüm: İlk Gün

11.2K 512 83
                                    

İyi okumalar ♡

•••

Bazen kafamın içinde oluşturduğum dünyada dolaşıyordum. O dünyada mutluydum, yaşamak istediğim hayat vardı orada. Annemle gülüşüp güzelce sohbet ediyordum mesela, babam doğum günümde bana sürpriz yapıyordu. Okuldan eve geldiğimde anneme gün içinde neler yaşadığımı anlatıyordum.

Bunlar hiçbir zaman gerçek değildi tabiki de. Ne annemle öyle güzel sohbetler edebilmiştik ne de babam bana sürprizler hazırlamıştı. Halbuki hayal ettiklerim o kadar uçuk şeyler değildi. Ben sadece mutlu bir ailede büyümek istemiştim.

Şimdi aslında öyle bir ailede büyüyebilme ihtimalim dolaşuyordu zihnimde. Belki de Meriç'le birbirimize bu kadar nefretle bakmayacaktık. Merih bana o yaşadığı komik anları saniyesinde anlatacaktı. Melih'le nasıl büyürdüm merak ediyordum.

Mirza bana abilik yapardı belki de. Dayak yediğim günlerde ağlarken hayalini kurduğum abi modeliydi o. Bana karışanları tek bakışıyla korkutan ama bana bakınca hemen gözleri yumuşayan bir abi olacaktı belki de.

Miraç'la durmadan satranç oynayacaktım, o yenilip durunca ona sataşırdım belki de bilmiyordum. Bunların hepsini yaşama ihtimalım vardı ama yaşamamıştım.

Ben onların gözünde ne olduğu belirsiz ailenin ne olduğu belirsiz kızıydım. Hiçbir zaman kafamda oluşturduğum dünya gerçek olmayacaktı. Çünkü ben büyümüştüm.

Küçükken hayalleri olan insanlar büyüyünce çoğu zaman bunlardan vazgeçiyordu. Çünkü hevesleri kaçmıştı bir kere. Hiçbir gelecek geçmişteki o yaraları unutturamazdı.

"Irmak?"

Hilda Hanım bana seslenince içine girdiğim bu düşünce yığınından hızla ayrıldım. Bana seslenene kadar nerede olduğumu algılayamamıştım bile. Çoktan arabaya binmiştik ve eve doğru yol alıyorduk. Ama tanıdık yolları görünce yaklaştığımızı anladım.

Ona Hilda Hanım demek de hiç hoşuma gitmiyordu. Onun da gitmiyordu biliyorum ama ben ona kendi içimde bile anne demeye korkarken sesli nasıl diyebilirdim ki?

Evet, annelerin küçükken bizde bıraktığı yaralar da geçmezdi.

"Efendim?" diye cevapladım dalgınca. Konuşmak istemiyordum aslında ama onu kırmak da istemiyordum.

"Dalgın görünüyorsun," diye sessizce mırıldandı. O gözlerindeki bana karşı mahcubiyet miydi?

"Ceren'in söyledikleri çok aptalcaydı biliyorum..." Ne diyeceğini bilmiyormuş gibi durunca sözü ben devraldım bu sefer.

"Evet aptalcaydı. Ama hiçbirini umursamadım. Lütfen kafanıza takmayın."

Yalandı. O kadının dedikleri başta yanlış gelse de bazen doğru gelmiyor da değildi. Sonuçta ben hâlâ tanımadıkları o ne olduğu belirsiz kızdım değil mi?

"Tabi, kafaya takılacak kadar önemli değil."

Bunu derken sesinde bir ima vardı ama cevap veremeyecek kadar yorgun hissediyordum. Bu yüzden fark etmemiş gibi yaptım.

Tekrar bir sessizlik olunca bu sefer kafamda deli gibi dönen o soruyu merakla sordum.

"O çocuk, tanıyordunuz sanırım?" diye sorunca yüzünde hafif bir gülümseme oluştu. Kimdi bu çocuk be?

"Üniversiteden yakın arkadaşımın oğlu. Adı Giray, çocukluğunu bile bilirim onun. Meriç'in yakın bir çocukluk arkadaşı."

Bir şey demeden sadece başımı anladığımı belirtircesine salladım. Demek adı Giray'dı. Meriç gibi biriyle çocukluk arkadaşıysa şimdiden gıcık kapmıştım ona.

Kıvırcık | Gerçek Ailem Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin