4.Bölüm: Çikolatalı Pasta

15.3K 730 334
                                    

İyi okumalar♡

•••

Başımdaki ağrıyla uyandığımda çoktan gün başlamıştı. Dün çoğu günden daha fazla ağlamıştım. Ve uyandığımda karşımda eski dolabımı görememek biraz da üzmüştü.

Zaten sarılıyor olduğum yastığa biraz daha sarılıp sessizce mırıldandım.

"Sence ne yapmam gerekiyor Sarışınım? 2 ay kaldı doğum günüme. O zamana kadar idare edebilir miyim sence?"

Bir cevap gelmedi. Önceden zihnimde onun yerine bir cevap oluşturup konuşmayı devam ettirirdim ama bugün çok yorgun uyanmıştım. Düşüncelerimi toparlayamıyordum.

Oflayıp yerimden doğruldum. Telefonumu alıp saate baktım. Saat daha 8 bile olmamıştı. Normalde bu saatte okula hazırlanıyor olurdum ama şu an ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.

Yarım saat önce Ayberk mesaj atmıştı.

BerkAy: Kıvırcık bugün okulda olacak mısın?

Yavaşça saçlarımı kaşıdım. Bilmiyordum ki. Ama gitmeyip ne yapardım tüm gün bu evde? Bu daha korkunç olurdu.

Siz: Gelirim sanırım.

Telefon elindeymiş gibi anında gördü mesajı.

BerkAy: Sanırımı kabul etmiyorum. Geliyorsun ve kocaman sarılıyoruuuuzzz!

Hafifçe güldüm. Bu olanlar nasıl bir günde oldu inanamasam da bu kısacık sürede onu özlemiştim.

Bu yüzden hızlıca yerimden kalkıp bavulumu açtım. İçinden en üstüne fırlattığım okulun sweatini aldım. Altıma önce gömlek giydim. Sonra bordo sweati giyip gömleğin yakalarını açık bıraktım. Altıma siyah geniş kot pantolonumu giydim. Bu sırada yüzümü yıkayıp makyaja başlamıştım bile.

Göz altımı bolca kapatıcıyla kapatıp düzelttikten sonra rimel sürdüm. En son nemlendiricimi dudağıma sürüp çantama attım. Saçlarımı her zamanki gibi tepeden topladım. Aslında açık bırakasım gelmişti ama bakım yapmadığım için kıvırcık değil kabarıktı daha çok. Akşam hallederdim.

En son derin nefes aldım ve her zamanki şeyi yapıyormuş gibi rahatlatlamaya çalıştım kendimi. Kahvaltı yapıyorlarsa bile onlara katılmadan evden çıkmalıydım. Her şey eskisi gibi olmalıydı.

Salona indiğimde sandığımın aksine masada değillerdi. Erkeklerin üçü koltuğa yayılmış telefona bakıyorlardı. Bunlar Melih, Meriç ve Merih'ti. Mirza ise tekli koltukta başını koluna yaslamış bir şekilde dalgın dalgın duruyordu. Dün sanki onu hayal meyal hatırlıyordum ama rüya da görmüş olabilirdim. Bu yüzden hemen heveslenmedim.

Miraç ise neredeydi hiçbir fikrim yoktu. Ama zaten umurumda da değildi açıkçası.

Onları incelerken Hilda Hanım mutfaktan önlüğüyle buraya doğru gelmeye başladı. Neden bilmiyorum ama paniklemiştim. Birazdan benimle konuşacak ve salondaki herkesin dikkati de bana dönecekti. Benim de sessizce evden çıkma hayallerim suya düşmüştü.

Ondan önce davranıp ben konuştum. "Merhaba Hilda Hanım. Sizden bir şey rica etsem olur mu?"

Bemi görünce yüzünde oluşan gülümseme ben ona adıyla seslenince biraz soldu. Ama ona hemen anne diyemezdim. Herkes için zaman gerekliydi. Hem o nasıl diğer kızını unutup bana hemen kızım diyebiliyordu ki?

"Tabiki tatlım, senin için ne yapabilirim?"

Biraz yakınına yaklaşıp fısıldadım.

"Ben kimseye görünmeden okula gitsem, kahvaltıya falan oturmasam olur mu? Şu an kimseyi görmek istemiyorum lütfen."

Kıvırcık | Gerçek Ailem Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin