12.Bölüm: Baba Tarafı

9.7K 440 75
                                    

Merhaba sevgili okuyucularımm. Karakterler için model seçmedim ama hayalimde canlanan Irmak tam olarak bu. Yani isterseniz böyle hayal edebilirsiniz ama kendi kafanıza göre biri de olabilir tamamen size kalmış.

İyi okumalar ♡

•••

"Irmak! Gelir misin biraz?"

Başımı çözdüğüm test kitabından ayırıp yanıma gelen kişiye baktım. Miraç sadece kafası görünecek şekilde sınıfın kapısından bana bakıyordu. Hafifçe kaşlarımı çatıp ona baktım. Gelmezdi normalde yanıma.

"Efendim?" dedim sorarcasına.

Bana cevap vermeden sınıfa göz attı ve boş olduğunu görünce girip hemen önümdeki sıraya oturdu. Öğle arasıydı ve sınıfta benden başka kimse yoktu. Ayberk yine basketbol koçunun yanına gittiği için yalnızdım.

Burası onun için gerçekten iyi olmuştu. Ayberk ortaokulda çok iyi bir basketbol oyuncusuydu ama lisede takım kurulmayınca o da oynamayı yarı yarıya bırakmış gibi bir şey olmuştu. Her ne kadar bana hedefim yok dese de iyi bir basketbolcu olmayı istediğini biliyordum. Bu yüzden onun adına sevinmiştim. Umarım artık her şey onun için güzel olurdu.

"Bir yerde tıkandım, devam edemiyorum. "

Elindeki telefonu bana uzatınca yine bir satranç oyununun içinde buldum onu. Tamam ben de bir aralar takıntılıydım oyuna ama Miraç daha çok oynuyordu sanki.

Bir şey demeden sadece başımı salladım ve telefonu elinden aldım. Biraz kafa yorup hallettikten sonra Miraç'a detaylıca anlattım. En sonunda bitirdiğimde yüzünde aydınlanmış bir ifade vardı.

"Gerçekten harika oynuyorsun. Teşekkür ederim."

"Rica ederim ama sanki beni kullanıyormuşsun gibi hissediyorum."

Tam yerinden kalkacakken bu söylediğimle durdu ve yüzünü asıp bana baktı.

"Neden böyle düşündün ki?"

Soruyu mızmız bir çocuk gibi somurtarak sorunca bir anlık gülümsedim. Ama hemen silip eski yüz ifademle ona baktım. Umursamaz ama biraz da kırgın.

"Ne bileyim... Yani evde iki yabancıdan farksızız. Okulda yüzüme bakmıyorsun. Sadece yapamadığın satranç hamleleri için yanıma geliyorsun. Biliyorum sana göre ablan değilim ama en azından arkadaşın olabilmek isterdim. Bu şekilde biraz-cık- kırıcı oluyor."

Tekrardan kalkmak üzere olduğu sıraya oturdu ama bu sefer bana bakmadı. Dalgınca yüzünü ovuşturdu. En sonunda bana baktığında yüzünde gerçekten pişman olmuş bir ifade vardı.

"Ben... bunun farkında değildim. Özür dilerim. Ben... sen de istersen arkadaşın olmak isterim. Hatta biliyor musun, abla demeyi de çok isterim ama bir şey oluyor söyleyemiyorum. Zaman gerektiğini biliyorum. Ama arkadaşın olmayı çok isterim."

Hafifçe ona gülümsedim ve elimdeki kalemi çevirmeye başladım.

"Çocukken hep bir kardeşim olsun isterdim. Peşimde abla diye dolaşsın, ona yol göstereyim isterdim. Örnek alacağı kişi olayım, ona hayatı öğreteyim isterdim. İçimde çocukluktan kalan bir şeydi işte. Şimdi sen varsın ama yine de... Her neyse." Gülümseyerek elimi uzattım. "Merhaba arkadaşım."

Yüzünde aynı benim gibi hafif ve buruk gülümsemeyle bana baktı. Uzattığım elimi sıktı. Elimi çekemeden iki elinin arasına alınca anlamaz bir ifadeyle ona baktım. Ama o elimi sıkıp hafifçe öne eğildi.

"Bir gün sana abla diyeceğim, gerçekten. Ama kendimi hazır hissetmiyorum. Yine de sen benim ablamsın Irmak."

Gülümseyip göz kırptığımda o da hafifçe güldü.

Kıvırcık | Gerçek Ailem Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin