Aklıma gelen fikir tabikide otobüsle gitmekti.
- Hadi hızlı.Kaçıracağız otobüsü.
- Ya taksiyle gitseydik ya bende vardı para.
- Aman.Kahraman krala bak sen.Sen gideceksen git taksiyle.Bende de para var.Ama otobüs daha eğlenceli.
- Ne yapacaksın yine aklına ne geldi?
- Sen varya çürümüşsün bee.İçin çürümüş oğlum senin.Azcık korkusuz olda gençliğini yaşa.
Hem konuşuyor hemde hızlı hızlı durağa yürüyorduk.Birden beni kolumdan tutarak kendisine çevirdi.Ben ne yaptığını anlamaya çalışırken birden konuşmaya başladı.
- Artık gençliğini yaşamaktan falan vazgeç.Sen artık nişanlı birisisin.Evleneceksin.Olgunlaş artık.Anladın mı? Şaka falan yapma.Bu sene evleneceksin ve sen hala çocuk çocuk davranışlar yapıyorsun.İnsanları rahatsız etmek komik mi?
Haklıydı.Ama pes etmeyecektim.Evleneceğiz diye gençliğimden vazgeçemezdim.Hem bizim evliliğimiz gerçek bir evlilik olmayacaktı.Olmayacaktı değil mi??!!
Bunu daha sonra Demirle konuşmalıydım.- Madem öyle son kez otobüs şakası yapayım.Son kez otobüs şakası he?
- Fazla kurnazsın. Ama ben daha zekiyim.
- Neden öyle söyledin?
- Bana kelime oyunu yapıyorsun çünkü.Sın kez şaka yapacağım demiyorsun.Son kez otobüs şakası yapacağım diyorsun.
Bu çocuğu başından beri hafife almamam gerektiğini biliyordum.Beni yakalamıştı.
- Ama..
Açıklama yapacağım sırada birden elimden tuttu ve koşmaya başladı.
Elimden tutmasının şoku hala üzerimdeydi.Nedensizce kalp atışlarım hızlanmıştı ve içimde tuhaf şeyler olmaya başladı.Karın ağrısı gibi ama ağrı yok.Baş dönmesi gibi ama dönme yok.
- Nereye?
Kısa çaplı şokumdan kurtulup sonunda sorumu sormuştum.
- Otobüs durağa doğru gidiyor.Yetişmeliyiz koş.
-Ama şaka yapmayacaksam binmemin bir anlamıda kalmaz.Taksiyle gidelim.
- Sen bilirsin Azrail ama ben bugün şaka yapmak istiyorum ve o otobüse yetişeceğim.
Söyledikleri nedensizce beni güldürmüştü.Nefes nefese koşarken bile deli gibi sırıtıyordum.
Otobüse yetişmiştik.Allah' tan boş yer vardı da hemen oturduk.Ben cam kenarına geçmiştim.Otobüs hareket ettiğinde ise camı sonuna kadar açtım ve dışarıdaki diğer sürücülere
dikkatli sür,kaza yapma
Yavaş sür be kardeşim
Burası dingonun ahırı mı her araba geliyor yaa
Sen ne hakla benim özel otobüsüme yaklaşarak sürersin arabanı....
Ve bunun gibi aklıma ne gelirse yandan geçen arabalara bağırıyordum.
İçerideki yolcular bize tuhaf ve kızgınca bakmaya başladığında şöfördende ilk uyarımı almıştım.Camı kapattım ve Demir e baktım.Benden çok o gülüyordu.
- Eeee hani sende yapacaktın şaka?
Diye merakla sordum.
- e sen yapıyorsun.Bana gerek kalmadı.
Diyerek gülümsedi.
Madem o yapmayacaktı bende devam edebilirdim.
Tekrar camı açtığımda birden kapanması bir olmuştu.Elimi çekmeseydim cama sıkıştırabilirdim.
Camı hışımla ayakta duran 20 li yaşlarında yakşıklı bir çocuk kapatmıştı.Hemde üzerimize doğru eğilip.
- Ne yapıyorsun sen be? Çocuk musun nesin? Milleti neden rahatsız ediyosun kızım?!!
Çocuk resmen bana herkesin içinde kükremişti.
- Bana bak oğlum.Seni varya fena hale getiririm.Hem sen ne hakla bana bağırırsın? Adam mısın lan sen?
Bende ona cevap vermiştim. Yolculara ise eğlence doğmuştu.Herkes pür dikkat bize bakıyordu.
- Adam mıyım neyim gösteririm ben sana inince.
Söylediği şey cidden fazla terbiyesizdi.
Bir şeyler söylemeliydim ama ne?Birden yanımda oturan ve benim unutmuş olduğum Demir ayağa kalktı.Çocuğun üzerine doğru bir adım attığında otobüs şöförüde kavgayı fark etmiş ve otobüsü durdurmuştu.
- Sen nişanlıma adamlığını göstereceğine bana göstersene lan! Görelim bakalım senin şu adamlığını!.Tabi senin adamlık olarak adlandırdığın şey adamlıksa!
Ben şok olmuş bir vaziyette Demir i izliyordum.
- İnin aşağıya lütfen.
Şöförün uyarısıyla Demir çocuğa bir yumruk attı ve benim elimden tutarak otobüsten indirdi.Otobüsten çığlık kopmuştu.
Otobüsten uzaklaşmamıza rağmen Demir hala elimi tutuyordu.Daha doğrusu beni elimden tutmuş sürüklüyordu.O önden ben arkadan.Ses çıkarmaya korktum çünkü siniri arkasından ve sıktığı elimden belli oluyordu.
- Demir.
Sonunda nefes nefese kaldım ve ona seslendim.
- Ne var?
Hala sinirliydi ve bana bakmadan konuşmuştu.- Dur artık yoruldum.
Sesim cidden yorgun çıkıyordu.Birden durdu ve bana döndü.Ellerimize baktı ve yutkunduktan sonra bıraktı.Şaşkın olması onun fark etmeden elimi tuttuğunun kanıtıydı.
- Ben üzgünüm.Fark etmedim.
Elleriyle ensesini kaşırken özür dilemesi ne kadar da tatlıydı.
- Asıl ben özür dilerim.Seni zor duruma düşürdüm.
- Ne kadar kabul etmesemde nişanlımsın ve başka adamların laf söylemesi uygun olmazdı.
Açıklamasından sonra ona gülümsedim.
- Teşekkür ederim.
Dedim gözlerine bakarak.
- Neden?
- Bana bunca zaman kimsenin yapmadığı şeyi yaptın.Beni korudun.Babam bile beni korumamıştı bu yaşıma kadar.Hep kendim uğraştım durdum herkesle.Sonra kendi ayaklarımın üzerinde durmayı öğrendim ve ne oldu? Bana Azrail dediler.
İlk defa benden bu sözleri duymanın şaşkınlığı içerisindeydi.
- Peki neden izin veriyorsun? Yani Azrail demelerine.
- Neden demesinler ki? Azrail çok güzel bir lakap bence.O da melek değil mi? Görevini yapan bir melek.
Açıklamam onu tatmin etmişti.Gülümsüyordu o da bana.
Fısıltı şeklinde bir şeyler söylemişti.- Benim meleğim.Benim Azrailim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AZRAİL İLE KRAL(TAMAMLANDI)
HumorKız değilde tam bir canavar gibiydi. Lakabı AZRAİL'di. Diğer erkekler gibi değilde tam bir yufka yürekti. Lakabı KRAL'dı. Eylül'ün yaptığı şımarıklıklar babası dahil herkesin ondan nefret etmesini sağlıyordu. Demir'in yaptığı centilmenlikler ise Ey...