-Kız! Yine mi ağlıyorsun sen? Bu gidişle o sümüklerin beyaz koltuklarımızı kirletecek.
Demir'e yüzümü buruşturarak bakmıştım.
-Pis şey.Sümükten bahsetmesen olmaz zaten.Hem sen nasıl ağlamazsın ya? Kıza yazık değil mi? Kaynanası olacak cadı neler yaptı kıza? Hemde oğlanın haberi yok.Of görmüyor musun ayıracak onları.
İzlediğim kore dizilerinden birisiydi ve yine ağlıyordum.Hep bu kadar saf aşk mı çekerlerdi bu güney koreliler?
-Görüyorum.Bende izliyorum fark ettiysen senin sayende ama bu kadar da abartılacak bir şey yok.Ayrıca onlar bir dahaki bölüme kesin birleşecekler.
Bu kadar emin konuşması beni çileden çıkarıyordu.
-Nereden biliyorsun? Ya kötü sonla biterse?
Bu kez Demir cevap vermemişti.Kötü sonla biten dizilerde olmuştu ve ben o dizilerin etkisinden uzun süre kurtulamıyordum.
-Ben izledim bu diziyi.Mutlu son.
Dedi sonra.Madem izledin bir daha niye izliyorsun zeki kocacım?!!
Sehpanın üzerindeki laptop'u kapattım.
-Acıktım.
Dedim Demir'e gülümseyerek.
-Bende acıktım.
Dedi o da kollarını omzuma atarak.
-Meleğide çağıralım dışarıda yiyelim bugün.
Şu anda üniversite ikiye gidiyorduk ve bir ay önce Meleği almıştık.Amacımız ona anne baba olmak değildi.Asla anne ve babasının yerini tutamazdık.Biz onun abla ve abisiydik.
Demirin kollarından ayrıldım ve merdiven demirine tutunarak yukarıya bağırdım.
-Meleek! Hadi aşağıya in tatlım.Yemeğe gideceğiz.
Odası ikinci katta olduğu için bizi duyuyordu.
Bir kaç dakika sonra aşağıya inmişti.
-Ne yemek istersiniz küçük hanım?
Demir Meleğin burnunu sıkarak bu soruyu sormuştu.
-Siz ne yerseniz ondan yerim.
Melek hala daha kibar ve düşünceli bir çocuktu.Bizimle kalmasına rağmen hala üzerinde biraz çekingenlik vardı ama zamanla atlatacağını umuyorduk.
-Bugün sen ne istersen o yenilecek.Ne istersin?
Demirin bu sefer sorduğu soruyla başını önüne eğmişti.
Bu hali beni az önceki diziden bile daha çok üzmüştü.Onun hizasına gelebilmek için dizimin üzerine çöktüm.Ellerimle omuzlarını tuttum ve bana bakmasını sağladım.-Bir daha asla bizden utanmayacaksın.Başını önüne eğdiğinide görmeyeceğim.Sen bir şuç mu işledinde başını önüne eğiyorsun? Biz senin her zaman destekçin, ablan, abin olacağız.Her zaman.O yüzden bu son olsun Melek.Tamam mı?
Sakince konuşmuştum onunla.Konuşmam boyunca boncuk kahverengi gözlerini gözlerime dikmiş beni dinlemişti.
-Abla? Ama kardeşim yiyemiyor benim yediklerimden.Ona yazık değil miydi? Bıraktım ben onu ve o acı çekti.Hep ağladı abla.Ben nasıl mutlu olabilirim ki? Haksızlık değil mi abla?
Hıçkırarak ağlamaya başlamıştı.Abla derkenki duraksamaları çok tatlıydı.
Haksızlıktı!Büyük haksızlık!.Bir tarafta zenginler sefa sürerken diğer tarafta küçücük bedenlerin acı çekmesi ve buna göz yumulması en büyük haksızlıktı.
Ama bu onların suçu değildi.Hiç kimsenin suçu değildi.Tek suç görmemezlikten gelinmeleriydi.-Senin suçun değildi Melek.
Dedi Demirde dizlerinin üzerine çökerek.
-Hem nereden biliyorsun yiyemediğini? Belkide daha güzel şeyler yiyordur orada.Ağlamıyordur hiç.Çok mutludur.
Demirin teselli cümlesiyle göz yaşalarını sildi.Birden yüzünde gülücükler açmıştı.
Bana baktı hevesle.-Öyle midir gerçekten? Ağlamıyor mudur?
-Öyledir tabi.Çok mutludur.
Dedim bende.
****
-Bak şimdi Melek bak böyle yapacaksın.Diyerek pipetle kolayı köpürtmeye başladım.Pizzacıya gelmiştik ve ben Meleğe bazı gıcık şeyler öğretiyordum.Yani herkesçe gıcık ama eğlenceli şeyler.
Demir ise hem gülerek bizi izliyor hemde bir saattir bitirwmediği tabağındaki pizzalardan yiyordu.Yemek konusunda bana karışmıyordu artık.Yani şu içeceklerle oynamam konusunda.
-Yapma artık abla.Bize bakıyorlar.
Hah! Demir demiyor derken birde bu küçük cimcime bana ders veriyordu.
Demir Meleğin söylediği şeyle deli gibi kahkaha atarken ben kollarımı birbirine bağlayarak somurtmuştum.
-Aşk olsun Melek.O ne demek ablam ya?
Diyerek sitemimi yaptım.
-Ama abla ben zaten yapmayı biliyorum ki köpürcük çıkartmayı.Sende ben bilmiyorum sanıyorsun.
Bu açıklamaya kim dayanabilirdi ki?
Ona doğru eğildim ve burnunu sıktım.
-Affettim cimcimem.Şaka yapıyordum.
Dedim gülerek.Yanıma oturan Demir ise sol kolunu omzuma attı ve yanağımdan öptü.
-Ne yapıyotsun Demir herkesin içinde?
Diyerek onun kolundan kurtuldum.Melek ve Demir gülüyordu.
-Bana af yokmu diye yaptım.
Dedi Demir.
-Yok sana af maf.Sen pizzanı bitir önce.
Dedim.Melekte bitirmemişti daha ama o çocuktu.Demir? Kazık kadar çocuk!!
Aslında ben mi anormaldim ki acaba? On dakikaya tabağımdaki iki dilim pizzayı ve patates kızartmalarını bitirivermiştim.Yok canım.Ben anarmal falan değilimdir.Herkes öyle yiyor!!!****
-İçecek falan ister misiniz?
Yanımıza esmer,uzun boylu,uzun siyah ve gür saçlı bir garson gelmişti.Ama burada herkes siparişini kendisi gidip alıyordu. Ne ayaksın kızım sen?
-Yok! İstemeyiz!
Dedim kelimelerimi bastırarak.
Kız bu seferde Meleğin yanağını sıkmıştı.
-Ayy!Ne tatlısın sen öyleee.
İyy ni titlisin sin iyli.
Bıdı bıdı bıdı.Kara çiyan seni.Gitsene kızım ya! Pizza pişir sen.Bizde yiyip gidelim.Ne seviyorsun elalemin masasındaki çocuğu.Kız Meleği severken göz ucuyla Demiri süzüyordu.Ne oluyor lan?!! Ama Allah'tan Demir telefonuyla uğraşıyordu.Aslında bakmazdı ama bu kız çok yılışıktı.
Hem benimdi Demir.Benim benim benim.BE-NİM!-Benim!
Dedim birden.Aklımdan geçen kelimeyi birden dışımdan söylemiştim.Demir telefonundan başını kaldırmış bana bakmıştı.Melek ve şu garson kızda.
-Ne sizin?
Dedi sevmediğim kara mercimek.
-Bunlar benim canım.
Dedim.Aa neden saklayacak ışım canım.Benimdi yani bunlar.
-Evet sizin efendim.
Dedi ve yanımızdan uzaklaştı.Benden korkmuştu galiba.Önümdeki boş tabağı göstererek 'bunlar benim' demiştim ne de olsa.Her ne kadar Demir ve Melek için söylemek istesemde boş tabağa,çatal ve bıçağa nasip olmuştu benim tarafımdan sahiplenilmek.
Kız gidince Melek tekrar yemeğine dönmüştü.Demir ise bana bakıp sırıtıyordu.
Ne dercesine başımı salladım.Kulağıma doğru yaklaştı ve utançtan kızarmamı sağlayacak olan o cümleleri söyledi.
-Kıskanma.Evet seninim.
![](https://img.wattpad.com/cover/44487163-288-k717243.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AZRAİL İLE KRAL(TAMAMLANDI)
Hài hướcKız değilde tam bir canavar gibiydi. Lakabı AZRAİL'di. Diğer erkekler gibi değilde tam bir yufka yürekti. Lakabı KRAL'dı. Eylül'ün yaptığı şımarıklıklar babası dahil herkesin ondan nefret etmesini sağlıyordu. Demir'in yaptığı centilmenlikler ise Ey...