1 - Ya sabır

36.6K 883 86
                                    

DÜZENLENECEK...

NASIL KAPAK YAPIYORUM GİBİ SORULAR GELİYORDU SİZLER İÇİN "Her şeyin Hesabı" kanalına konuk oldum ve sizler için bir kapak tasarladım. İzleyerek, beğenerek ve abone olarak destek verebilirsiniz. İzleyen herkes için çok teşekkür ediyorum :) 💕

Not : Bu bir dini hikâye değildir Anımsatabilir

*

"Koğuş kalk , kalk , kalk , kalk , kalk"

Merhaba yeni gün! Bugün çok güzel bir gün(!) olacaktı eminim.

Yatağımın başında alarm gibi öten bir âdet Hilâl bulunmakta yarının haber başlığı ise " N.S sabahın köründe uyandırıldığı için cinnet geçirip H.Ç ' yi otuzbir yerinden bıçaklayarak balkon iplerine asmış , gören olursa kendim yaptim diye de bir not bırakmış"

Gözümü uvalayıp yatağımdan doğrulduğumda Hilâl karşıma geçmiş elleri belinde duruyordu.

"Ya ne var sabah sabah ya!" Bana doğru eğilerek başımın mesafesine geldi.

"Ya kelimesini kullanarak bu güzel Türkçemizi haşat etmeye ne hakkın var!" Yüzüme tükürmediği kalmıştı adeta. Kendisi bir türkçeciydi yani öyle sanıyordu maalesef.

Beni iki omzundan sallamaya başlayınca elinin içinden çıktım yoksa ayran kıvamı diyerek daha çok sallayacaktı.

"Kalk okulun ilk günü geç kalacaksın!" Dedi gözlerini kısarak. Yorganımı kenara itip ayağa kalkmaya doğrulduğum anda eliyle durdurdu beni.

"Erken gel!"

"Sen gelmiyor musun?"

"Ben biraz temizlik yapacağım ev ev değil mübarek!"

"Tamam" Hilâlsiz bir gün hiç bu kadar sevineceğimi düşünmüyordum. Hızlıca kalkıp üzerimi değiştirdim.

"Geç kalma!" Kapı pervazına dayanmış bana bakarken yanına yaklaşıp yanağından öptüm. Benim düşünceli arkadaşımdı o. Kardeş kelimeme en güzel sığan içini dolduran.

"Tamam anne" Dedim göz kırparak. Yüzü kızdığını belli edercesine asıldı. Bakışıyla birlikte Kapıyı yavaşça kapattım.

Geç kaldığını düşünerek metroya koşar adım gitmiştim etrafta koşuşturan binlerce insan vardı hava da güzel olunca herkes dışarıya çıkmıştı tabi. Kartımı okutup trene bindim. Iner inmez aynı hızla dışarı çıkmak üzere merdivene bindim.

Daha sonra önündeki adam nereye gidiyorsa ben de oraya gitmeye başlamıştım bu kesinlikle okulu bulma taktiği değildi.

"Afedersiniz, beyefendi?" Adam sesimi duymuyordu sanki. Yürümeye devam ediyordu.

"Beyefendi?" Bu kez duyduğuna kanaat getirdim. Yüzünü yavaşça bana çevirdi ve baştan aşağı inceledi. Bakışından çok rahatsız olsam da bir daha onu görmeyeceğimden bir şey demedim.

"Ne var?" Diyerek yüzüme çemkirdi. Hayır ne yaptığımı da bilmiyorum bu derece sinirlendirdim onu.

"Şalım montunuza takıldı" Parmaklarımla şalımı gösterdim.

Hızlıca alıp yüzüme çarptı. "Insan mısın sen be!" Diye bağırmak istedim ancak hiçte müsait değildi burası.

"Kusura bakmayın" Yüzüme tip tip bakmasıyla bir an yüzümde bir şey olduğunu düşündüm. Neyseki evden çıkmadan hemen önce yıkadığım geldi aklıma.

"Kusura bakacağım maalesef" "Ya sabır" dedim içimden. Cahille uğraşan cahil olurmuş demiş büyükler. Üzerinde daha fazla durmamaya karar verdim tam yanından geçecekken ayağını hafif önüme uzattı. Durup tekrar ona baktığımda sinsi bir gülüş vardı yüzünde. Yanımdan uzaklaştı. Benden dayanamayıp "Kaba Varlık" diye bağırdım ardından.

NİSAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin