26 - Yüzük

1.6K 115 5
                                    

Demişler ki yazar öldü o zaman şimdi baksınlar bu yazar geri döndü :) işin şaka tarafını bir yana bırakarak bölüme devam edelim. Neyse ki elimde hazır yazılı bir bölüm daha var belki canım sıkılırsa haftaya ya da ondan sonraki haftaya ya da ondan ondan sonraki haftaya hemencik gelir bölüm. Tabi ki sizin yapacağınız yorum ve vote. O halde iyi okumalar...

Salonda herkes Can'a dönmüştü. Iceriye girişi kadar sinirli ve sert bakışı herkesi tedirgin ediyordu. Yakup hızla ayağa kalkıp "Senin burada ne işin var?" Diye kükredi.

"Asıl senin ne işin var?" dedi öfkeyle Can.

"Annesi geldi hemen işi bitireyim mi dedin?" Diyerek devam etti.

"Sanane lan? Sen ne karışıyorsun?" Diye üstüne yürümeye başlayınca.

"Ne oluyor burada" diye bağırdım. Kısa bir sessizliğin ardından annem "Yakuplar seni istemeye gelmisler" dedi bana bakmadan.

"Sen ne dedin peki anne" dedim yalvaran bir ses tonuyla.

"Verdim gitti" dedi bakışını başka bir yere çevirerek.

Başka bir ses "Bu çocuk kim?" Demişti ancak benim bakışım annemde kalmıştı.

Ne olduğunu anlamamıştım. Saniyeler belki dakikalar içerisinde herkes gitmişti evden. Koltuğumda tek başına oturmuştum bende. Ayak seslerini duyuyordum ancak bakmak istemiyordum. Koltuğun yanında bir çöküntü hissettim ve omzuma konulan bir el.

"Arkadaşım" dedi hafifçe Hilâl.

"Bana bak" diyerek başımı ona çevirdi. Iste tüm o anda ne kadar gözyaşı biriktirdiysem Hilâl'in omzundan aşağıya aktı. Niye ağladığımı bilmeden.

"Merak etme her şeyi hallediceğiz yarısını hallettim bile" dedi. Omzum başında cevap vermeden devam etmesini bekledim.

"Senin geldiğini camdan görünce hemen can'ı aradım ve abimle annem nisa'yı istemeye geldiler çabuk ol gel buraya dedim" dedi kafamı okşayarak.

"Sen koltuğa çökünce burası karıştı annem kim bu? Diye sormaya başladı bende benim bir arkadaşım diye tanıttım Can'ı " dedi. Devam ederken gözyaşlarım hâlâ akmaya devam ediyordu.

"Önce bizimkileri yolladım sonra canla konuştuk biraz o da gitti en son annen telefondan bahsedince benim telefonum o karıştırmışız dedim ve onu da odasına yatmaya gönderdim" dedi. Bu kadar olay olurken ben neredeydim acaba diye düşünmeye başlamıştım.

"Abimle evlenmek istemiyor musun? Bak eğer öyleyse ben onunla konuşurum" dedi hiçbir şeyden haberi yoktu tabi ki.

"Hilâl ben. Ben Can'la evlendim" dedim sessizce.

"Ne" diye çığlık attı birden. Ses tonunu azaltarak devam etti.

"Biliyordum biliyordum siz birbinize aşıksınız oh be!" Kahkaha atmaya başladı.

"Hayır sevmiyoruz birbirimizi" dedim birden.

"Bal gibi de seviyorsunuz ya. Sevmese niye bugün koşarak gelsin buraya ya" dedi.

"Bilmiyorum. Biz aslında anlaşmalı evlendik gerçek evli değiliz" dedim elimdeki peçeteyle oynayarak.

"Gerçek olmuş bile" diyerek lafını kesti Hilâl.

"Bak nisa yarın söz takmaya gelecekler eğer gerçekten seviyorsanız birbirinizi engel olun" dedi omuzlarımı sıkarak.

"Ben. Ben yakupla evlenmek istemiyorum. Onu sevmiyorum ki. Bana sormadan beni nasıl evlendirebiliyor?" Dedim anneme kızarak.

NİSAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin