36 - Tutulmak mı tutuklanmak mı?

1.5K 84 1
                                    


"Seviyorum ulan"

  36 - Tutuklmak mı? Tutuklanmak mı?

Çok yağmur yağar ve etraf sırılsıklam olur sonra o tatlı güneş çıkar meydana. Her yeri ısıtır ve kurutur sonra. Birde üstüne rengini bırakır ki insanlar mutlulukla dolsun diye. İşte o anda. Tam da o anda renk renk açan bir gökkuşağı benim yanımda soluk kalabilirdi.

Bakışım sanki kilitlenmişti ya da inme falan inmiş olabilirdi. Karşılıklı birbirimize bakıyor olmamız tek taraflı inme olmadığını hissettiriyordu bana. Bir süre sonra yaptığı kaş gözle zamandan sıyrıldığım yerden çıkıp o ana ışınlandım.

"Cevap versene sende" dedi dudaklarını oynatarak.

"Hıh?" Kelimesi çıkınca birden ağızımdan. Kaşlarını şaşkın anlamında çatmıştı.

"Ne cevabı" dedim ne yaptığımızı unutarak. Kahkaha atmaya başlamıştı neyi mahvettiğimi düşünmeye başlayınca birden geldi aklıma.

"İğ" parmağımı ağzıma atarak dişlerimle ısırdım. Bu aptallığımı nasıl telafi edeceğimi düşünüyordum.

"Cevap vermene gerek Yok beni çok sevdiğini biliyorum zaten" dedi gözlerimin içine bakarak. Hâlâ gülüyor olması beni kızdırsa da "yanıma otursana" dedim bu lafıma karşın olayı fark etmediğimi sanıyordu. Yanıma oturunca elini alıp daha önce onun yaptığı gibi kalbimin üzerine götürmüştüm.

"Senin için atıyor falan mı diyeceksin" dedi. Gözlerini ayırmayarak.

"Hayır" dedim "senden önce sadece atıyordu şimdi ise ne için attığını biliyor" gülümsemesi yüzünde yayılmıştı elimi tutup öptükten sonra ayağa kalkıp telefonun içindeki cihazı ayağıyla ezdi. Geri kalanlara da aynı işlemi yaptıktan sonra bakışını bana çevirdi.

"Can" dedim

"Efendim" bilgisayarı da diğer odaya bırakıp geldikten sonra beni dinlemek için tekrar yanıma oturdu.

"Az önce dediklerini Yakup duysun diye dedin değil mi?" Dedim.

"Öyle olsun mu istiyorsun? Gözlerini gözlerime dikince kızdığını hissetmiştim.

"Hayır" diyince bakışlarında ki sertlik yumuşamaya başlamıştı. Ayağa kalkıp ilerlemeye başlayınca "Can" diye seslendim tekrar.

Olduğu yerde durup yüzünü bana döndü. Avuç içimle koltuğa vurdum yanıma gelmesini istedim. İlerleyerek gittiği mesafeyi tekrar geriye gelerek aştı. Yanıma oturduğunda bakışımı onda kilitlemiştim o ise önünde iç içe soktuğu ellerine bakıyordu. Koluna dokununca bakışını bana çevirdi.

"14 yaşındayken babamla birlikte kalıyordum ama babam sürekli mahkeme mahkeme gezdiği için pek fazla vakit ayıramıyordu bana. Bir gün kendi kendime futbol sayfasındaki haberlerle konuşunca işlerinden başını kaldırıp bana dönüp "seni maça götüreyim mi?" Diye sormuştu ve ben daha önce hiç maça gitmemiştim. Çok heyecanlandım ve "evet" diye bir ses çıktı hemen. Babamda "o zaman haftaya cumartesi derbiye gidelim" demişti. Heyecanlıydım içim içime sığmıyordu tekrar gazeteye döndüğüm anda kapı çalmıştı. Babam bana "odaya git içerde otur" diyince kaşlarımı çatsamda dediğini yapıp odaya gitmiştim. Daha sonra babam odaya gelip ışığı kapattı. Kapının önünde salona vuran ışık sayesinde babamın çalıştığı masa net görünüyordu. Sessizce geriye gelmesini bekledim. Ardından babam içeriye tekrar geldi ve masanın önünde elleri havada durakladı. Adam "yolun sonuna geldin" diyince babamla beraber bende paniklemiştim"

dedi ve gözünden aktığını gördüğüm bir damla yaşı sildi.

"Elinin tekini beline atıp silahı ateşleyince adamda aynı şekilde ateşlemişti. Babamın bana baktığı o anı hiçbir zaman unutamıyorum. Ardından yavaşça yere düşünce bende panikden sıkıca kapattığım kulağımı açıp koşarak babamın yanına geldim. Kalbinden vurulmuştu bana bakarken ağladığını gördüğümde bende ağlamaya başlamıştım. "Baba" dedim sarstım onu. "Bir şey yok"diyerek ayağa kalkmasını beklemiştim belkide. "Özür dilerim" dedi babam kısık çıkan sesiyle. Niye özür dilediğini bilmiyordum. "Sana söz verdiğim hiçbir şeyi yapamadım" dedi sonra. "Haftaya ki maça ben gelemeyeceğim ama sen git" dedikten sonra bende daha hızlı ağlamaya başlamıştım. İlk defa babamla bir şey yapacaktık ve onu da yapmamıza izin vermemişlerdi. Daha sonra babamın verdiği son nefesi görünce işte o an hayatın benim için anlamı kalmamıştı"

"Diğer adama ne oldu?" Dedim ürkekçe. Bana döndüğünde yüzündeki oluşan sinsi gülümsemesine karşın korkmuştum.

"Öldü" dedi.

Neden anlattığını bilmediğim bu şeye karşın başımı omzuna koydum.

"Her şey geçti"

"Bazı şeyleri unutamamak işte o çok kötü" diyip kolunu diğer koluma uzatınca başım göğsüne gelmişti.

"Ama ben yoruldum ve artık bitiriceğim" bakışımı ona çevirince kafamı avuçlarının içine aldı.

"Seni ilk gördüğümde hiç böyle olacağını düşünmemiştim belki de kendimi çiğnedim"

Yutkunup konuşmasına devam etti. "Seni seviyorum derken doğruyu söylemiştim" bakışlarımla donuk şekilde ona bakıyordum.

"Ve hatta ilk dediğim anda bile. Çok çabaladım senden uzak durmak için ama yapamadım"

"Seni seviyorum nisa"

Kalp sesimi ikimizde duyuyor olabilirdik birbirimize baktığımız o saniyeler belki de şu ana kadar sabırla beklediğim dakikalardı. Elimi uzanıp sıkıca kavradığı anda bende sadece onun yaptıklarını izliyordum. Elini belime koyup beni kendine çektiği o anda kapının hızlıca çalınmasıyla bakışlarımız oraya kaymıştı.

"Çalar çalar gider" dedi yavaşça fısıldayarak. Az daha şiddetlenince kapının ardından duyulan "açın polis" sesini duyunca ayrılıp ayağa fırladık.

Polisin neden bizim evimize geleceğine dair bir düşüncemiz yoktu.

Can bana bakınca kapıyı açmamız gerektiğini işaret ettim. Üzerine çeki düzen verdikten sonra kapıya yöneldik. Kapının vurulma şiddeti giderek artıyordu. Can kapıyı açtığı andan itibaren gerisi kaosu andıracak bir şekilde işlemişti. İçeriye giren polisler Can'ına arksını çevirip kelepçelediler şaşkın bakışlarım ve şok olan duygularımla öylece kal gelmişti bana.

Can "Polis bey ne oluyor" dediği anda arkasındaki polis kelepçeyi takıp onu duvara basırarak üzerini aramaya başladı. Daha sonra polisler geri çekildiler ve o tok sesiyle amirleri içeriye girmişti.

"Can Ateş uyuşturucu madde temin etmek ve pazarlamak suçundan tutuklandınız. Konuşmama hakkına sahipsiniz" elleri arkasında içeriye giren Yakup'a mı bakmalıydım benim gibi şok olan Can'a mı? İkimizde birbirimize bakakalmıştık.

36. Bölüm sonu...

Gelecek bölüm 20 Nisan 20.00'da.

NİSAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin