19 - Bırakırsan eğer geri gelmeyebilir belki.

2.7K 151 1
                                    


Düzenleme yapacağımı size söylemek istiyorum çünkü bazı arkadaşları okumakta zorluk çekiyorlarmış. Ondan bölümleri durduruyorum. Şimdilik düzenleme olacak sonra bölümler eski hızıyla gelmeye devam edecek.

Ve bide bir şey demek istiyorum. T9 klavyesiyle yazıyorum yazı hataları olabilir türkçe öğretmeni değilim. Bütün kelimeleri zaten doğru yazamam. Ukalaca diyenler düzgünce derseniz zaten anlarım. Benden ve hikayemden memnun olmayan var mı?

Ve bir sonraki bölüm benim efsolarımdan biri. Hem sevinip hem üzülüp hem heyecanlanıp hem şaşıracaksınız. Beklemede kalın...

K A P A K Y A P M A K İ S T E Y E N A R K A D A Ş L A R B A N A D M Y O L U Y L A A T S I N L A R V E Y A I N S T A G R A M S A Y F A M P R O F I L I M D E V A R . . .

"Si-si-sinan!" Onun burada ne işi vardı. Herkesin bakışları onun üzerindeydi. Gülümseyerek içeri girdi bizim bakışlarımıza rağmen. Homurtular kulakları tırmalayacak dereceye ulaşmıştı her kafadan bir ses çıkınca olacağı buydu zaten.

"Niye Geldin" ardından seslensede sinan masaya kadar ilerlemişti. Elimdekileri bırakıp kapıya doğru gittim bende. Olası bir şeyde ayırmak gerekiyordu sonuçta.


"Sana diyorum" diye sinan'ın omzundan tuttu Can. Bizde olan bakışlarını ağır bir şekilde Can'a çevirdi Sinan.

"Ne?" Alay eder gibi başını salladı. Can omuzunda olan elini sıkmaya başlayınca gerilimin burada kalmayacağı kesin gibi görünüyordu araya girmeliydik.

"Hilâl bir şeyler yap" dişlerimi sıkarak Hilâl'e dediğim kelimeleri ben bile zor anlamıştım.

"Sinan mutfağa gider misin az?" Hâlâ birbirlerine bakıyorlardı. Ne yapacakları konusunda bir fikrimiz yoktu hiçbirimizin.

"Ya da sen dur sahte nişanlınla , biz gidelim" Diyip yanından sıyrılmaya çalıştı Can. Kapının yanında olacaklardan habersiz izliyordum onları. Can hızla kapıyı açtı. Bakışlarıyla Seda ve Arda'ya bir şeyler demişti. Tabi bizim anlayacağız şekilde değil. Onlar dışarı çıkarken son kez Sinan'a baktı. Yanımdan geçtiği anda birleştirdiğim kollarımın birini kavradı. Beni de onlarla beraber dışarı çıkartmıştı. Olaylar o kadar hızla gelişmişti ki hiçbir şey anlamamıştım. Ona bakarken bıraktı bileğimi. Merdivenlerden indi hızlıca. Ben niye çıkmıştım evden. Hiçbir şey anlamamıştım. peşleri sıra indim. Tekrar içeriye giremezdim sonuçta. Aşağıda beni beklediklerini anladığımda bir şey demedim gene. Şimdi ona sokakta patlayamazdım. O da zaten 'bir şey sorma bana' der gibi önden önden gidiyordu. Nereye kadar bu şekilde davranacağını merak ediyordum. Bir süre yürüdük böylece. Aklım Hilâl'de kalmıştı. Hayallerinin bir kez daha yıkılacağını düşündükçe ben üzülüyordum sonuçta kardeşimdi o benim. Her ne kadar öz olmasakta birbirimize her zaman destek olurduk. Sahile gelince durduk kimsenin ağzını bıçak açmıyordu. Bir şeyler yapmalıydık oysa ki. Hilâl'i kurtarmak adına. Seda'nın koluma dokunmasıyla neredeyse çukur açtığım yerde durdum.

"Başım döndü otur istersen" Başımı olumsuz anlamında salladım. Oturmakta , konuşmakta istemiyordum şu an için.

"Seda bir şeyler yapmamız lazım" Hızla seda'nın az önce gösterdiği ancak benim oturmak istemediğim yere oturdum.

"Bilmiyorum Nisa. Sinan çok tehlikeli birisi" Tam anlamıyla köşeye sıkışmıştım. Ne yapacağımı zaten bilmiyordum. Gözlerimi sımsıkı kapattım denize karşı. Dalgaların uğultusu kulaklarıma doluyordu. O anda cebimdeki telefon titremeye başladı. Ekrana baktığımda bana yardım edecek kişiyi bulmuştum. Çokta uzak bir isim değildi bize karşı.

NİSAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin