lütfen bölüme bol bol yorum yapın yorum yapılmasını istediğim tek bölüm
Gözlerimi açtığımda Dağhan komutanın evindeydim. Yolu havaleye giden ateşim yüzünden Deniz Dağhan komutana haber vermişti. Hayal meyal hastanede aldığım serumu yediğim iğneyi hatırlıyordum.
Şimdi de alnını göğsüme koymuş kısık sesle özür dileyip duran Dağhan komutan yüzünden uyanmıştım. Elimi kafasına atıp parmaklarımı saç diplerine daldırırken bakışları beni buldu.
"Nasıl hissediyorsun, ağrın var mı?"
Bu halini görünce ister istemez sinirim gözüme görünmediği için gülümsedim.
"Sıkıntı yok iyiyim."
Fazla yorgun hissediyordum. Beş tur boşalmış gibi vücudumdan tüm enerji alınmıştı sanki. Yaptığım benzetme ve dibimde duran Dağhan komutan aklımı çeldiğinde yerimden doğrulmaya çalıştım.
"Kalkma dinlenmen lazım."
"Su."
Yanda duran suyu verdiğinde birkaç yudum alıp geri verdim.
"İlaçlarını içirdim uyu şimdi sabaha kadar dinlenmen lazım."
Kafamı sallayıp yerime uzandım. Elini alnıma atıp kısa saçlarımı geri sürdüğünde dudaklarını alnıma bastırdı.
"Ateşin var yine, bu siktiğimin ilaçları niye işe yaramıyor?"
Kendi kendine hayıflanırken gece lambasının verdiği loş ışığın aydınlattığı yüzü fazla yakınımdaydı. Ya da ben öyle hissediyordum.
"Dağhan ben iyiyim."
Kendini suçluyordu haklıydı da ama bunu bu haldeyken yüzüne vuramazdım. Eli yanağımı bulurken alnını alnıma yaslayıp gözlerini kapattı.
"Özür dilerim. Sana zarar veriyorum."
Ensesinden tutup kafasını göğsüme bastırıp sarıldım. Bir süre öyle kaldıktan sonra kafasını kaldırdı. Elim yanağını bulurken gözlerim dudaklarına kaydı. Ateş düşürücü yerine yükselten cinsten bir ilaç vermiş olabilirler miydi?
Benden önce davranıp gözlerimi diktiğim dudaklarını dudaklarıma bastırıp geri çekildi.
İncitmekten korkarmış gibiydi öpüşü. Bir kez daha özür dilemek için ağzını açtığında tüm irademi yitirip dudaklarımı dudaklarına bastırdım.İlk defa ilk hamleyi yapmak içimde bir şeyleri hareket ettirirken ağzımı aralayıp alt dudağını emerek her zerresini sabırsızca tatmak istermiş gibi üst dudağını da aynı hızla dudaklarımın arasımda ezdim. Dilim ağzının içini talan ederken Dağhan komutan daha yeni kendine gelmiş gibi karşılık vermeye başlamıştı.
Ne ara bu kadar yükseldiğimi bilmeden dili dilimle buluştuğunda ihtiyaçla kalçamı kaldırdım. Ona olan kırgınlığım da sikilip atılmıştı dudaklarımızın arasında.
Aletim onun aletine sürtününce ağzımın içine hırıltılı bir inleme bırakmıştı. Hayatımda duyduğum en güzel tınıydı sanki. O an bir şey olmuş gibi kendini geri çektiğinde yakalarından tutup destek alarak üstüne çıktım.
"Yakup bugün değil."
Sözünü bitirdiği an dudaklarına abanırken bir taraftan da kalçamı isteğim dışı hareket ettiriyordum. Nefes nefese kalarak geri çekildiğimde kararmış gözlerinden gözlerimi ayırmayarak dudağında bıraktığım ıslaklığı dilimle temizledim. Yutkunup ağzını araladığında zorla konuşabilmişti.
"Ateşin var, hastasın."
"Biliyorum."
İkimiz de aynı ateşten bahsetmediğimizin farkındaydık. Tek elim gömleğinin düğmelerine giderken kendinden emin bakışının aksine tişörtümün altına kayan eli gülmeme sebep olmuştu. Gömleğini yarıya kadar açmıştım ki Dağhan komutan pes etmiş şekilde kollarımdan tuttuğu gibi beni altına alırken ilaçların verdiği sersemlikle gülmeme engel olamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
itiraz
General FictionSıkı kurallara ve iyi bir disipline sahip olan Komutan'ın, kurallarına karşı gelerek düzenini işgal eden askerin hikayesi. * Gerçekte kurguda bulunan bazı sahnelerin söz konusu bile olmayacağını bilerek yazdım. Tsk ile başımız derde girmesin.