27. Bölüm

483 104 117
                                    

Aşağı, yukarı. Aşağı, yukarı.

Belinin ne kadar ağrıdığının hiçbir önemi yok, yeter ki eşyaları taşıyamayacağın kadar sakatlanma. Bir şey istendiyse getir. Sana emir verildiyse uy, sorgulama. Burada yaşamak istiyorsan, üstün ne dediyse yap çünkü o, dalgadan doğan özgür ruhu duyacak kadar Girdap'a yakındır.

Pegasus'un sağladığı mahremiyete herkes güvenir, bu yüzden gördüklerini unut. Pegasus, kapısını her daim açık tutar. Pegasus içeri girenin kim olduğuna bakmaz, içeri girdikten sonra neye dönüştüğünü önemser. Herkes buraya davetlidir, herkes kabul edilir, ancak Pegasus'un güvenilir bölgesini işgal etmeye ve huzuru bozmaya kalkarlarsa onun gazabıyla karşılaşırlar. Pegasus ruhlara hizmet eden herkesi evine alır.

Boğa ve Yılan'ın topraklarında yaşayan halk birbirine düştüyse, Pegasus iki tarafı da evine alacaktır çünkü onlar ruhlarını onurlandırmak, topraklarını korumak için savaşıyorlar. Pegasus, haklıya veya haksıza bakmayacak. Onlar için geçici yuva olacak ve tüm dilekleri duyacak. Nasıl hizmet etmek istediğin sana kalmış. Ancak sığınan savaşçının bir ihtiyacı varsa, ona destek çık. Özgürlüğün ve tarafsızlığın evindeysen, Pegasus'un kuralları geçerli olacaktır.

İşte buradaydım.

Geçici bir yuva olabileceği için burada hizmet etmeyi seçmiştim. Bir hafta boyunca ağırlanabilirdim ama içeri girdiğim an buradaki hizmetliler, benim ruhlara herhangi bir inancım olmadığını suratıma tokat gibi çarptı. Üç kardeş ruhla geziyor olmama rağmen hâlâ bir şeylerim eksikti. Eh, sonra buradan hizmet alamayacağımı söylediler. Ben de hizmet etmeyi seçtim. Bir şeye inanmak istediğimi, bunun Pegasus'la mümkün olacağını tekrar ettim durdum. Alçakgönüllü, merhametli, kötüyü ve iyiyi ayırmayan Pegasus'un evi.

O da beni kabul etti.

Tam bir aydır buradaydım.

Bir koca ay.

O kuş beni buraya getirmişti. Tapınak sandığım bu geçici evin ne olduğunu içeri girince öğrenmiştim. Aslında tapınaktı ama hizmet veren bölümleri vardı. İçeri adım attığım an o kuş kaybolmuştu.

Beni getirdiği yer, kuşu yol göstermesi için yollayan ruhun ne olduğuna dair en ufak ipucu sağlamıyordu çünkü Pegasus, Girdap'ın içinde bile zıt düşen ruhlara karşı nötrdü. Herkes eşitti, kimsenin yanında değildi ve herkesin yanındaydı.

Burada bana yeni kıyafetler verilmişti, sıcak yemeğim her sabah ve akşam servis ediliyordu. Yatacak yerim vardı, tek istenilen çalışmamdı ve para alamıyordum. İçeri girenler isterlerse bizlere bağış yapıyordu.

İstedikleri gibi çalışıyordum. Önceki yaşantımda -içeri girince hayatımı geride bıraktım demem gerekmişti- servis yaptığımı söylediğim için görevim içki taşımak olmuştu. Sadece içki. Yemeği ellememe müsaade yoktu, insanlara bakmam kesinlikle yasaktı.

Benim yaşadığım kısımda bulunan iki bölüme hizmet ediyordum. Bir tanesi içeri giren savaşçıları kabul ediyordu. Onlara yatacak yer veriliyordu, istekleri ve arzuları yerine getiriliyordu ve bunun için bahşiş alınıyordu. Eğer gelen savaşçılar yaralıysa başka bölüme götürülüyorlardı, tedavi görüyorlardı. Yaralı değillerse, bahşiş verecek savaşçılarsa, en iyi şekilde hizmet alıyorlardı. Burada da Denizatı'nın tapınağındaki gibi tüllerle kapalı bir salon olduğunu biliyordum, oraya uğramayı kesinlikle kabul etmemiştim. Ancak birkaç kez içki götürmem gerekmişti.

İkinci kısım çok daha beterdi. Kimsesiz çocuklarla uğraşıyorlardı, eğitim veriyorlardı ve tanrılar biliyordu ki, ben çocuklarla hiç anlaşamıyordum. Anlaşamadığımı burada fark etmiştim.

GirdapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin