8. Bölüm

455 110 59
                                    

At çatlamadan önce Rha mola vermeyi akıl edebildi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

At çatlamadan önce Rha mola vermeyi akıl edebildi.

Ormanın içinden yapılan yolculuğun kaçıncı saatiydi emin değildim ama güneş ikinci kez doğuyordu. Beni götürmesinin bir saat ardından hava aydınlanmaya başlamıştı ve şimdi aynı renkler gökyüzünü ısıtıyordu.

Yanımda hiçbir şey yoktu. Elbisem, ayakkabılarım ve göğsümün arasında unuttuğum iki adet altın çeyreklik.

Şu vakte kadar tek kelime etmemiştim.

Rha aramızda yanan ateşi elindeki dalla dürtüklüyordu. Bir dizini kırmıştı, kolunu üzerine yaslamıştı. Alevleri izliyordu.

Ne yapıyordum ben?

İki gün önce beni kurtaran bir adamla ateş başında, ormanın ortasında oturuyordum ve o adam beni bir kez daha kurtarmıştı. Hem de istemediğim halde. Beni neden kurtarmıştı? Nereye götürüyordu ve kendisi nereye gidiyordu?

Tam karşısında oturuyor ve onun rahatlığını izliyordum. "Beni satacak mısın?" dediğimde dalla alevi dürtmeyi bıraktı ama bana bakmadı.

"Seni neden satayım?"

"Sebeplerini biliyorsun ve elinden kaçamayacağım da bariz. Belki sen uyurken tüyebilirim ama içimden bir ses-"

"Seni avlarım." dedi umursamazca. Ben, beni bulursun diyecektim. Gözlerini bana kaldırdı. Yemin ediyorum tüylerimi ürpertiyordu ama enteresan bir şekilde kaçmayı arzulamıyordum.

"Niye beni avlayasın?" Ben bir hayvan değilim demedim bile. "Bir çıkarın olmalı ki bunu yapasın."

"Çok meraklısın."

"İki gün önce sana yapıştığım için beni kurtarmayı görev bilmiş olamazsın. Benden isteyebilecek hiçbir şeyin yok, belli ki parayla da ilgilenmiyorsun." Böyle dediğimde gözleri sanki altınların nerede olduğunu biliyormuş gibi göğüslerime kaydı.

"Para için neler yaptığımı tahmin bile edemezsin." Bundan çok eskide kalmış gibi bahsetti. Yani artık ilgilenmiyordu. "Birisine borcum var."

"Ve?"

"Onu kapatacaksın."

"Ben mi?" deyip kendimi gösterdim. Arkasına yaslandı, gözkapakları hafifçe kapandı.

"Evet, sen. Borcum para değil. Anladığım kadarıyla bakiresin."

Birden doğruldum. Alnımdan aşağı ter aktı. "Bunun konumuzla ne alakası var?" Aklımdan türlü türlü şeyler geçti. Rha kaşını kaldırdı, sanırım kaçacağımı anlamıştı. Avlasa bile kaçardım.

Hafifçe güldü. "Tedirgin olma Kuzu. Seni mabede götüreceğim. Zamanında rahibin kızlarından birisi..." Bekledi. "karşılaşmaması gereken bir kazayla karşılaştı. Sorumluluk bana aitti. Ona bir kız borçluyum ve içeri girebilmesi için kızın bakire olması gerekiyor. Seni ona götürüyorum. Sokaklarda aç kalacağına tapınaktan faydalanırsın, eğitim alırsın ve..."

GirdapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin