3. BÖLÜM-AİLE BAĞLARI

12.7K 542 9
                                    

"Her yara kitap ayracı gibi durur hayatımızda; Nerde kalmıştık? Deriz. Devam ederiz."

Genç kadın için de hayatı tıpkı bu sözler gibiydi. Siyah arabanın içinde, bahçede çiçeklerle uğraşan babasını izlerken şairin söylediği bu sözler dönüp duruyordu kafasının içinde.

Ahh babası...

Yüreğinde derin bir yara gibi duran aile hasreti...Yakıp kül etmişti Zeynep'i. Onlardan ayrılmak soğuk bir kış mevsimi okyanusa dalmak gibiydi. Nasıl ki soğuk okyanus suyu bedeni bıçak keskinliğinde ağrılara gebe bırakıyorsa, genç kadının bedeni de bu ağrılara teslim ediyordu yıllardır kendini.

Ne kadar bunu ailesi için yaptığını söylese de veya ne kadar büyümüş olursa olsun sanki onyedi yaşındaki o kızdı hâlâ. Tek derdi dersleri, spor müsabakalarında aldığı yenilgilerin hüznünü taşıyan acılı yüreği, eve geç kalsa annesinden yiyeceği fırçalar için telaşlanan o küçük kız çocuğuydu. Ama artık o masum kız olmadığını da biliyordu. Zaman ondan pek çok şey alıp götürmüştü.

Yıllar önceye gitti genç kadın...

♧ ♧ ♧


Yedi Yıl Önce

Kafede üç genç adamla konuşup eve döndüğünde aklı karma karışıktı. Konuşulan her şey kafasında bumerang gibi dönmüştü yolculuğu boyunca. Tek bildiği ailesini yüz üstü bırakamayacağıydı.

Hoş, babası zaten böyle bir şeye hayatta izin vermezdi ya.

Hangi baba küçük evladını böylesi bir tehlikenin içine atardı ki? Tabi ki her şey yaşadığı toprakların huzuru ve güveni içindi ama yine de tanıdığı adamın buna ölse dahi izni olmayacağını biliyordu. Zeynep'in de zaten bu konuda kararı kesindi. Önünde güzel bir gelecek varken tehlikeli bir meslek seçmek pek akla yatkın bir şey değildi. Aklı başında kim bu mesleğe gönüllü giderdi ki. Yeni tanıdığı o üç genç adamın her ayrıntıyı ona anlatmış olması zaten gözünü fazlasıyla korkutmuştu. Tabi onlara tam olarak güvenmemişti de. Küçük olabilirdi ama aptal bir genç değildi.

Bütün bu düşüncelerle baş etmeye çalışırken babasının tok sesi doldu kulaklarına.

" Hayırdır kızım, bütün evin yükü üzerinde gibi yürüyorsun?"

Genç kız karşısında kendini pür dikkat izleyen babasına baktı dalgın dalgın. Evin yükü üzerinde değildi elbette ama sorunsuz hayatında öğrendiği yeni bilgiler hayatın toz pembe olmadığını görmesine sebep olmuştu. Hayat onun sandığı kadar kolay değildi anlaşılan.

" Hi-hiç babam... Bir şey yok... dalmışım öyle..." Kesik kesik ağzından çıkan cümlelerin farkında bile değildi. " Okulun son dönemleri ya acaba zayıf gelecek mi diye düşünüyordum." Zoraki bir gülümseme takınıp babasını şüphelendirmekten kaçınmıştı genç kız. Oysa kafası binlerce düşünce ile darmadağınıktı. Bir kaç çocuk tarafından altı üstüne getirilmiş bir oyun odası misali.

" Hah... Ben kızımın zayıf getirmeyeceğinden adım kadar eminken, benim güzeller güzeli kızım kendinden şüphe mi ediyor yoksa? İhtimal bile vermiyorum böyle bir şeye ki olsa bile dünyanın sonu değil ya kızım. Allah önce can sağlığı versin sizlere, diğer her şey nasıl olsa hallolur. " diyen Raif Bey büyük bir sevgiyle bakmıştı kızının yüzüne.

Allah ona üç tane evlat nasip etmişti.

Sema Hanım ile birbirlerini bir düğünde görmüş ve aşık olmuşlardı. Eskiden öyle uzun uzun görüşüp flört edemezlerdi gençler. Sema Hanım'ın babası maddi sıkıntılar çeken Raif Bey'e kızını vermek istememişti ama karısı genç adamı öyle derin bir aşkla seviyordu ki babasını üzmek pahasına sevdiği adamla kaçıp evlenmişlerdi.

ARAF ZAMANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin