FİNAL - Gidenlerin Ardından

13.4K 536 116
                                    

Ruhu bedeninden çekilircesine baktı önündeki mezara genç kadın. Gözyaşları yanaklarını istila ederken , tek hissettiği kendine olan büyük nefretiydi. Günlerdir yüreğinde hissettiği tek duygu sadece büyük bir nefretti. Yaşadığı herşeyin bedelini kendi ödemesi gerekirken , hiçbir suçu olmayan abisi ödemişti bütün günahlarının bedelini. Bu düşünce ile sıktığı dişlerinin sesini yanında bir kale gibi duran dostu gayet net duydu. Destek verircesine bir elini sendeleyen genç kadının beline diğerini de eline götürdü. Şevkatle sıkılan eli ile daha fazla ağlamaya başladı genç kadın. Günlerdir hastanede kalmış ama bir an bile unutmamıştı yaşadıklarını. Dikişlerine bile aldırmadan sürekli abine gelmek için direnmiş , sonunda arkadaşları onu artık oyalayamayacağını anladıkları için pes etmişlerdi.

Bedeni hıçkırıklarla sarsılırken hiç kimseden ses çıkmıyor , sadece varlığıyla ona destek oluyorlardı. İşte o anda kulağına dolan öfkeli ses ile bakışlarını daha yeni olduğu her halinden belli olan mezardan çekip , babasının öfkeli gözlerine dikti.

"Sen utanmadan bir de buraya mı geliyorsun? "

Bu sözlerden sonra hızla kızının kollarından tutup onu itekleyen adamın öfkesi gözlerinden okunuyordu. Bu ani hareketle tökezleyen Zeynep'i Barlas tutmuş ve onu düşmekten kurtarmıştı.

"Defol git buradan. Kirletme oğlumu pis bedeninle. "

Bir zamanlar kendine şevkatle bakan o gözlerin şimdi nefretle bakması , yüreğini paramparça etti genç kadının. Yaşadığı herşeyden daha ağır gelmişti bu sözler ona.

"Ba- ba. "

Dudaklarından dökülen bu sözün içinde binlerce anlam vardı anlayana aslında. O kelimeyi sindire sindire içine çekti Zeynep. Çünkü biliyordu ki babası onu asla affetmeyecekti. Bir kaplan misali üzerine atlayan babasını bu defa Sinan durdurdu. Bakışları uyarı dolu olsa da , Zeynep'in babası olduğunu unutmuyordu o da.

"Sakın bana baba deme. Sakın o kelimeyi kirletme. Senin yüzünden öldü benim oğlum. Pisliğine hepimizi buladın sen. "

"Baba özür dilerim. Ben... Ben ölüyorum görmüyor musun? Ben paramparçayım hissetmiyor musun? "

İşte bu sözler kırılma noktası oldu herkesin. Abisinin karısı öyle bir nefretle üzerine atıldı ki , kendini korumaya bile zamanı olmadı genç kadının. Zaten olsa da buna ne hali vardı ne de cesareti. Abisinin ölümüyle bambaşka bir kadın olmuştu o artık. Ruhunu , yüreğini , varlığını abisi ile birlikte şuan yanında durduğu bu mezara gömmüştü.

"Daha fazla kirletme burayı Zeynep. Hepimizi abinle birlikte bu mezara gömdün sen. Bir de utanmadan gelip burada özür diliyorsun. Hangi özür onu geri getirir. Hangi pişmanlık yeniden sevdiğimi bana verir? Şimdi defol git buradan ve sakın bir daha gelme. "

Yediği kurşunlardan daha ağırdı bu sözler. Yaşadığı onca şeyden daha çok yaktı yüreğini. Sözlerin etkisiyle yerinde sarsılırken , bir daha öldü sanki. Gözlerinden döktüğü her gözyaşı ile yeniden cehennemine gömüldü. Hafifçe sendelediğinde tanıdığı bir beden tarafından tutulduğunda , bütün gücünü  emen acıya karşın bedenini o kollara teslim etti. Aldığı darbeler yetmezmiş gibi annesinin son sözleriyle de bütün kapıların yüzüne kapandığını fark etti.

"Keşke sen ölseydin. "

Bu sözler üzerine hüzünle baktı geride bıraktığı ailesine. Daha fazla dizleri onu taşımayınca kendini bıraktı bilmediği bir boşluğa. O anda onu kavrayan Sinan ise kucağına aldığında tamamen bomboş olmuş yüreğiyle sığındı adamın göğsüne. Dudaklarından dua gibi dökülen tek söz ise "Keşke " oldu sadece.

ARAF ZAMANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin