7. Bölüm- Direniş

7K 417 7
                                    

"Ya anne kurban olayım bırak artık ya... Yemin ediyorum o adamların yapamadıklarını sen yapacaksın... Ölecem artık mide fesatından ya. " Genç kadın her ne kadar isyan ediyormuş gibi görünse de aslında annesinin ona olan tutumu içten içe hoşuna gidiyordu. Yedi yıldır hasret kaldığı sevgi bir kaza ile ona yeniden bahşedilmişti.

"Bana bak küçük cadı. Ya içersin bu çorbayı ya da kafandan aşağıya dökerim haa. " Zeynep beş saniye sabır istercesine gözlerini kapadı ve içinden yalvardı havaya doğru.' Allah' ım sen yardım et bana ne olur anneme bir insaf ver.' Sonra gözlerini açıp masum kedi kıvamında annesine tatlılıkla baktı. Midesi alabilse zaten onu üzmek istemiyordu elbette ama son günlerde yaşadıkları iştahını da kapatmıştı.

" Valla anneme hiç öyle bakma kardeşim. Karşında koskoca Sema Sultan var. Bu numaraları yer mi sence o ? " Hınzırca gülümsedi küçük ağabeyi genç kadına. Gözlerine baktığında abisinin ona sevgi ile gülümsediği görmek daha derin bir nefes almasına sebep oldu. Son zamanlarda bütün ailesi gözünün içine bakar olmuştu. Yıllardır hasretti bu duyguya. Ailes sevgisi en iyi ilaç olmuştu genç kadına.

"En azından şansımı denedim. " Sevimli bir şekilde burun kemerini sıktı. Tıpkı onlardan ilk ayrıldığında olan küçük kız çocuğu gibiydi o anda. Yıllar sanki hiç geçmemiş gibi. Oysa ne çok şey yaşamışlardı. Yıllar onlardan ne kadar çok şey götürmüştü hepsi de farkındaydı.

İki hafta olmuştu hastaneden çıkalı ve tek başına bekar evine gitmesine kesinlikle razı olmamıştı Sema Hanım kızının. Zeynep son günlerde tıpkı yedi yıl önceki gibi mutluydu baba evinde. Bu ev onun sığınağıydı. Acısını da mutluluğunu da bu evde, bu küçük odasında yaşardı yedi yıl önceye kadar. Şimdi de patlamadan sonra yine sığınağı olmuştu bu oda onun. Hayat ne garipti. O an bambaşka biriydi artık ama sanki hiç zaman geçmemiş gibiydi bu odada iken. O yıllarda donup kalmıştı bu oda adeta. Babası odayı ne boşaltmış ne de en ufak bir değişiklik yapmıştı. Belki de baba yüreği hissetmişti kızının bir gün çıkıp geleceğini. Hangi baba kabul ederdi ki evladının yitip gidişini? İçi acıyla ezildi genç kadının. Zaman ona ne acılarla vurup geçmişti. Ondan neleri neleri alıp götürmüştü.

Diğer yandan Raif Bey hala mesafeliydi ona karşı. Belli ki hala affedememişti kızını. Yemek zamanı her zaman olduğu gibi hep beraber masaya oturuyor, herkesle sohbetini ediyor, haberler hakkında yine eskisi gibi şiddetli yorumlarını yapıyordu. O masada yok saydığı tek kişi kızıydı. Sanki onu görmüyor, duymuyordu. Zeynep buna için için üzülüyor ama babasını kızdırmamak adına ona yönelik en ufak bir sözde bulunmuyordu. Tabi babasının yüzüne bakmasa da anlattığı her olayı can kulağıyla dinlediğinden de bi haberdi.

" Seni biraz bahçeye çıkarayım mı prenses? İçeride otura otura civciv çıkaracaksın bu sıcakta. " Küçük abisinin bu teklifi ile gülümsedi. Bütün düşünceler de bu konuşma ile yok olup gitti. Hala umut vardı. Umudu olduğu sürece yaşardı ya insan. O da bu söze sıkı sıkıya tutunmaya karar verdi.

" Ya abi ya gıcıklık etmesene. Kendimi beş yaşındaki çocuk gibi hissediyorum zaten. Bu kadar ilgi bünyeme zarar... Şu halime bak, hanım evladına döndüm. " Her ne kadar şikayet ediyor gibi görünse de gözleri tam tersini söylüyordu.

" Şikayet etmesene kızım... Mis gibi bakıyor sana bizim Sema Sultan... Keşke biri de bana bu kadar ihtimam gösterse de birkaç gün yan gelip yatsam. "

Abisinin bu sözleri üzerine suratını buruşturdu genç kadın. Her zaman ilgiye açtı genç adam. Bu yıllar içinde değişen pek çok şeyin yanında değişmeyen şeyler arasındaydı. Küçük abisi hala bir sevgi arsızıydı.

Başını inanamazca iki yanında sallayıp hafifçe ellerini yattığı yatağın iki yanına koyarak kalkmaya çalıştı. Bir taraftan içten içe abisi ile alay ediyor diğer yandan da bahçeye çıkmak için yatağında doğrulmaya çalışıyordu.
Ayağa kalkmasıyla abisinin koluna asılması bir oldu. Aniden kalkışı başının dönmesine yol açmıştı.

ARAF ZAMANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin