16. Bölüm - İhanet

6.1K 313 17
                                    


TbaOzcn adlı kişiye ithafen;

♧ ♧ ♧


İki aşık , aralarında geçen kötü telefon konuşmasından sonra konuşmayalı tam iki hafta geçmişti. Sevdiği adamdan bir haber alamayan Zeynep yitikti. Her telefon çalışında Sinan diye telefona koşuyor başkası olduğunu görünce hüzünle boşluğa bakıyordu. Ne gururu onu aramasına izin veriyor ne de içini kemiren şüphe bir türlü rahat bırakıyordu genç kadını. Her aşığın düştüğü yanlışa o da düşmüş. Gururu uğruna aralarında kopan bağı daha da hassaslaştırmıştı sevdiği adamı aramayarak. Hiçbir şey onu bir an olsun sevdiği adamı düşünmekten alıkoyamıyordu. Ne seninle ne de sensiz tabiri vardır ya. Zeynep'in yaşadığı da tam olarak buydu. Arkadaşlarına birşey belli etmeden Sinan'ı soruyor ama her defasında olumsuz yanıt alıyordu onlardan da. Bir anda ortadan kaybolması genç kadını hem telaşlandırıyor , hem de anlamadığı bir öfke nöbetine sürüklüyordu. Ne olmuştu da bir anda gözlerinin içine aşkla bakan adamla aralarında aşılmaz dağlar oluşmuştu. Kafası almıyordu Zeynep'in. Barlas' la bir kaç gece üst üste dışarı çıkmış ama bir türlü aklından sevdiği adamı atamamıştı. Bu durumu arkadaşı da fatketmiş olacak ki bir daha üstelememişti neden yüzünün asık olduğunu sormayı. Genç kadın geniş yatağına ayakları duvara yaslı bir şekilde sere serpe yatmış kafasında bu düşünceleri geçirirken kapı zili çalmıştı. Tek bir hareketle aniden yataktan kalkan Zeynep yalın ayak koşturarak kapıya doğru attı kendini.

" Sinan. " Kapıyı açtığı anda karşısında gördüğü suretle yeniden düştü suratı.

"Aşk olsun beni görünce artık suratmı asıyorsun küçük hanım? " Gözleri dolu dolu arkadaşını el hareketiyle içeri davet edip kapıyı kapattı."Özür dilerim İlker. " Keskin bakışlarını arkadaşının gözlerinin içine diken genç adam lafı dolandırmadan konuştu. "Onu mu bekliyordun? " Bu soru üzerine adamın yüzüne bakan Zeynep. O gözlerdeki herşeyi anlayıp savunma mekanızmasını indirdi. "Ne zamandır biliyorsun? " Dudaklarını sağa sola hafifçe oynatan genç adam içtenlikle cevapladı karşısında darmadağın görünen kadını. " Abinin düğününe kadar aslında sadece tahmin ediyordum ama düğünde Sinan itiraf etti. " Sevdiği adamın adını İlker'in ağzından duymak yeniden kalbinin sıkışmasına neden oldu genç kadının. Ona öyle uzak gelmişti ki bu isim sanki yaşamak için hem ona muhtaç hem de imkansız bir tedavi yöntemiydi. Acıyla gözlerini kapatıp yüreğindeki sızıyı dindirmeye çalıştı. Karşısında kendini pür dikkat izleyen arkadaşı Zeynep'in bu halini gördükçe dostuna tarifi imkansız bir öfke duyuyordu. Oysa genç kızın abisinin düğününde o kadar emin olmuştu ki Sinan'ın aşkından. Ne olmuştu da bir anda herşeyi ortada bırakıp çekip gitmişti bu adam? Anlam veremiyordu İlker buna. Arkadaşının bu yaptığını düşünüyor geçerli bir sebep bulamıyordu beyni. Gözlerini açan arkadaşına bakıp moral verircesine zoraki bir gülümseme yerleştirdi suratına. Bir abi edasıyla genç kadının elini tutup koltuğa yönlendirdi. Hafifçe kendine çekip sarıldı dostça.

"Neden İlker ? Neden yaptı bunu bana. " Öyle derin bir iç çekmişti ki Genç adamın yüreği sızladı. " Madem ki birkaç günlük birşeydi. Neden başkasını değilde beni kullandı? Ne yaptım ben ona? " Tanıştıklarından beri ilk kez sinirlenmişti dostum dediği adama. İçinden öyle bir küfür savurdu ki. Kendi bile bu küfürü ettiği için utandı kendinden. Yine de genç kadını üzmemek adına kendinin bile inanmadığı teselli sözcüklerini sıraladı.

"Aklına kötü şeyler getirme Zeynep. Eminim bir açıklaması vardır. Belki de aramaya fırsatı olmadı? " Bu sözlere alayla güldü genç kadın. "Beni kandırıyorsun bari kendini kandırma İlker. Çakırdan bahsediyoruz. O istediyse olmayanı bile zorlar. Beni teselli etmeye çalıştığını biliyorum ama gerek yok buna. " Şefkatle arkadaşının saçlarını okşadı genç adam. " Üzme kendini ne olur. " Başını kaldırıp arkadaşının gözlerinin içine bakan Zeynep konuşmaya devam etti. " Anlamadığım madem ki amacı sadece gönül eğlendirmekti. Neden bana evlenme teklifi etti." Derin bir soluk alıp konuşmaya devam ederken. Karşısında şok olmuş olan arkadaşının farkında değildi. "Bir insan böyle bir şeyden nasıl bir zevk alır ki? Ne yapmaya çalışıyor du ki? " Öyle öfkeli ve şaşkındı ki söylediği kelimeler bile ağzından çıkarken karmakarışıktı.

ARAF ZAMANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin