"Cehennemine hoş geldin Kumru Ateş. "
Genç kadının kulaklarında bu kelimeler yankılanırken , uyuşan bedeni de kaskatı kesilmiş , öylece duruyordu. Agah onu tutup bir kanepenin üzerine oturttuğunda , kadının tek hissettiği yüreğine batan cam kırıklarıydı. Tam karşısında oturan adama üzülerek baktığında , duyguları ve aklı karmakarışıktı. Etrafında binlerce resim sanki ona yıllar önceyi hatırlatıyordu. O yeşil gözlü devin yeniden hayatının orta yerine bomba gibi düşmesi , eski anılarını bir karabasan gibi üzerine örtmüştü.
"Neyin oluyor? "
Ağzından dökülen bu iki kelime ile ızdırabını tetiklerken , diğer yandan da zekasını gözler önüne seriyordu. Karşısında kendine öfkeyle bakan adamın bir süre şeytani gülümsemesine takılıp kaldı.
"Kardeşim. "
Acıyla gülen genç kadına çıkışırcasına konuştuğunda , ikisi de gergindi.
"Komik olan ne? "
"Ne kadar aptalım... Oysa sana biraz dikkat etsem , Engin'e ne kadar benzediğini anlamam lazımdı. "
Bu sözlerle kaşları daha da çatılan Agah , tam gelip genç kadının burnunun ucunda durdu. Çenesini sertçe tutup gözlerine bakmasını sağladığında , Zeynep hala hissizdi.
"Onun... adı... Pars. "
Bu kelimelerin ayrımını yaparken , boş bakışlarla nişanlısının gözlerinin içine baktığında , yavaş yavaş olaylar kafasında şekillenmeye başlıyordu.
"Sahte isim kullandığını biliyordum ama - "
Sözlerinin devamını getiremeden suskunluğa gömüldü.
"Benden intikam almak için baya zahmete girmişsin... Neden direk kafama sıkmadın? Bunun için binlerce kez fırsatın vardı. "
Suratına takındığı alaycı gülümseme ile koltuğa yaslanıp , tek elini de koltuk başına koyan adam , karşısında kendisini sorgulayan kadına bir süre öylece baktı. Aylardır aşkla baktığı kadın , bugün en büyük düşmanı olarak oturuyordu karşısında.
"Anlat. "
Ne demek istediğini başta anlayamayan genç kadın , kaşlarını çatarak bakışlarını karşısında sinsice gülen adama çevirdi.
"Kardeşimi nasıl pençelerinin arasına düşürdüğünü anlat Zeynep. "
"Neden öğrenmek istiyorsun ki? Ne önemi var bunun? "
"Mazoşistim diyelim... Kendime işkence etmek hoşuma gidiyor , belki. "
İnanamazca başını iki yana sallayan genç kadın , tiksinircesine bakıp dudak büktüğünde , hala olanlara inanamadığı bakışlarından belliydi.
"Şuanda elinde olsa hiç düşünmeden beni öldürürdün değil mi? Bir an bile tereddüt etmezsin bunun için. "
"Ne sanıyorsun beni?... Eli kanlı bir katil mi? "
"O adamlara neler yaptığını gördüm ufaklık... Gözünü bile kırpmadan onları nasıl öldürdüğünü gözlerimle gördüm. "
Bu konuşma genç kadının sinirlerini iyice germişti. Kızgınlıkla bakışlarını başka yöne çevirip Engin'in bakışlarıyla karşılaştığında , gözlerini kapattı. Yıllardır içinde iyileşmeyen bir yara gibi taşıdığı bu durum şimdi gözlerinin önünde ona diretiliyordu. Başını arkaya atıp gözlerini kapattığında , bedeni adeta onun değilmiş gibiydi. Hissettiği tek şey kalbinin düzensiz atışlarıydı. O anda elini karnına götürmeye çalışsa da , bunu yapamadığı için gözünden bir damla akıp , yanaklarından elbisesine düştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAF ZAMANI
General Fictionİyiliğin ve Kötülüğün İç İçe Geçtiği Hayatlar. Genç Bir Kızın Kendi Hayatıyla Mücadelesi. Ölmüş Bir Adamın Büyük İntikamı. Mecburi Alınan Kararlar. Ve Aşk İçinde Oynanan Büyük Bir Oyun. ☆ ♧ ☆ 20 Ağustos 2015