Iki sevgili birbirleriyle aşk dolu günler geçirirken Zeynep'in abisi Edip'in de düğün günü gelip çatmıştı. Genç kadın yaşadığı bu güzel günlerin bozulmasından öyle korkuyordu ki neredeyse hayal ve gerçeklik arasında bir bocalama evresi yaşıyordu. Kına gecesi için bir türlü bir yer bulamamaları. Abisi ve yengesinin kınayı bahçede yapmalarına karar vermelerini sağlamıştı. Hazırlıkları yapmak için kuzenleri ve Zeynep sabahın ilk ışıklarından itibaren deli gibi koşturmaya başlamışlardı." Ya Zeynep olmadı o gelin masası orada ya. Acaba diğer köşeye mi koysak ? "
" Selma bi karar ver kızım ya. Bir ora bir bura helak oldum sabahtan beri. Ne mıymıntı insansın sen ya. "
Teyzesinin kızı olan Selma ile küçüklükten beri inanılmaz bir bağları vardı. Ne zaman bir araya gelseler hep birbirleri ile ters düşen görüş açıları yüzünden aralarında ilginç diyaloglar yaşanırdı. Tıpkı bir evde yaşayan kardeşlerin arasında yaşanan çekişmenin aynısı onların arasında da olurdu.
" Sana da yaranılmıyo kızım ya. Sırf kuzenimiz tek başına bu angaryalarla uğraşmasın diye yardıma geliyoruz. Gördüğümüz muameleye bak. "
" Ah canım bir de acite ediyo. Tabi gelcen kızım yedi kat el gibi akşam kınaya gelseydin olmadı. "
Kafasını sağa sola sallayıp cık cık diye ses çıkaran Zeynep'e yanıt geçikmedi kuzeninden.
" Bana cık cık yapma... Bana cık cık yapma. Hangi dağdan indin kızım sen. " Tabi bu muhteşem ikilinin atışmasına üç genç adam uzaktan seyirci olmuştu.
" Ooo hanımlar kolay gelsin . Hayırdır üçüncü Dünya Savaşı mı var ? "
Sırıtarak bunları söyleyen Barlas belli ki kuzenlerin bu çekişmesine hayran olmuştu.
Hafifçe masaya eğilmiş bir şekilde gelenlere bakan Zeynep'in bu halini gören Sinan sessizce yutkundu. Bu kadına karşı her geçen gün doyumsuzluğu daha da artıyordu. İçinden hızla birşeylerin sıcacık akması kendini garip hissetmesine yol açmıştı.
" Ohaaa... Bu ne be... Öldükte cennete mi düştük ne... " Sesli bir şekilde iç geçiren kuzenine kaş göz işaretiyle sessiz olmasını anlatmaya çalışan genç kadın gülmesine engel olamadı.
" Kızım az kibar olsana sen ya. Dibin düştü yemin ederim. "
Fısıltıyla söylediği bu sözleri karşısında alayla kendilerini izleyen üç yunan tanrısına duyurmamaya çalışsa da keskin kulakları sayesinde hepsi de ne dediğini duymuşlardı Selma'nın.
" Ne var be yalan mı ? Şunlara bi baksana. Gökten inmiş hediye gibiler... İnsanın açtıkça açası gelir. "Şaşkınlıkla kuzenine bakan Zeynep karşısında arsızca konuşan edepsiz kuzeni yerine kendisi saç diplerine kadar kızardı.
" Bir daha hatırlatta seni topluma çıkarırken ağzını bantlayım. "
Kafasını sallaya sallaya arkadaşlarına doğru gidip onlarla kucaklaştı.
" Kuzenin ne kadar tatlı ya. " İlker'in söylediği bu sözler genç kadının seslice homurdanmasına sebep oldu.
" Ya ne demezsin... Teyzem doğururken şekere yatırmış. " Genç adamlar Zeynep'in bu sözleri üzerine küçük bir kahkaha koyverdiler dudaklarından.
" Ne dediğini duyuyorum Zeynep. Kulaklarım hala çok keskin hatırlatırım. "
" Eee kızlar bize iş yokmu ? Yardım etmeye geldik biz. "
" Olmaz olur mu hiç. Bak şuradaki masaların hepsi sırayla köşelere yerleştirilecek. " Sevimlice göz kırpan Selma'ya yardım etmek için Barlas ve İlker ona doğru giderken iki sevgili baş başa kaldı bu sırada.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAF ZAMANI
Ficção Geralİyiliğin ve Kötülüğün İç İçe Geçtiği Hayatlar. Genç Bir Kızın Kendi Hayatıyla Mücadelesi. Ölmüş Bir Adamın Büyük İntikamı. Mecburi Alınan Kararlar. Ve Aşk İçinde Oynanan Büyük Bir Oyun. ☆ ♧ ☆ 20 Ağustos 2015