Bölüm 3: Laz kızı Selin

23.9K 1.6K 365
                                    

Çok kısa bir zaman olmasına rağmen güzel tepkiler aldım, umarım böyle devam eder.

Allah'a emanet olun yorum yapmayı ve şu ufacık tefecik yıldıza basmayı unutmayın!

Hayırlı akşamlar :)

***

¶ Selin'den;

''Evet anne.''

''Gelmiyorum anne!''

''Evet, şuan setteyim.''

''Bak yönetmen kızıyor, kapatmam gerek!''

''Bende senden nefret ediyorum anne,'' kıkırdayarak telefonu kapattım, oturduğum klozet kapağının üstünden kalkıp, katlanarak biraz yukarı çıkan eteğimi aşağı çekip düzelttim. Tuvaletin kapısını açıp çıktığımda, aynanın karşısında makyajlarını tazeleyen kadınlarla göz temasında bulunmadan elimi yüzümü yıkayıp çıktım.

Etrafta bir koşuşturmaca vardı, ve ağrıyan ayak bileğimin verdiği zorlukla adımlarımı temkinli atıyordum. Bağırmalar ve koşuşturmalar şiddetlenirken yanımdan geçen ulaşımdan sorumlu Erkan'ı durdurup sordum;

''Bir sorun mu var?''

''Şebnem hanım, ayağını burkmuş, ambulans çağırdılar, hastaneye gidiyoruz.''

Verdiği cevapla, suratıma buzlu su yemiş kediye dönmüştüm. Yanımdan giden Erkan'ın ardından gözlerim moraran ayak bileğim kaydı, ulan ben ayağımı burktuğumda azar işitmiştim.

Figüranların değeri azdı bu sektörde, yaptığınız tek şey arka taraftan yürümek olunca, yönetmenin gözünde pek değeriniz kalmıyordu. Kaç kişi sakat kalmıştı, dublörlerin kaç tanesi hayatını kaybetmişti. Bir çoğunun medyaya sızmadan üzerleri örtülmüştü. Kısacası kafanızın üstünde ince bir ipliğe asılı kılıçla yaşıyordunuz. Tüm temenniniz kariyeriniz boyunca sizi birinin keşfetmesini beklemek, ya da ondanda önce anne ve babanızın genlerinin sağlam olmasını dilemek.

Çünkü Türkiye'de son zamanlarda yetenekte varlığını yitirince, yapımcılar güzel kız ve yakışıklı erkeklerden yana seçim yapıp, kamera karşısında kekeleyen şu götü boklu oyuncuları başrol yapıyorlardı.

Şuan içinde bulunduğum durumda buydu, ayağını burkan ve sırf bu yüzden hastaneye taşınan şu kadın, güzeldi! Tek yaptığı şu sütun bacaklarını kameraların gözün sokmak, ve günde kaç skuat yaptığını bilmediğim şu koca kalçasını erkekleri tahrik edecek kadar iyi kullanmaktı.

Verilen senaryoyu ezberlemek için aylarca uğraşıyordu aptal! İki kelimeyi ezberleyememesinin ceremesini bizler çekiyorduk... Figüranlar!

Bir sistem kurulmuştu, ayrı bir dünya gibiydi. Bilim kurgu filmlerinden kopan bir sınıflandırma ve neredeyse kast sistemine kafa tutan bir ayrımcılık söz konusuydu.

Başroller, figüranlar, dublörler!

Başroller en üstte yer alıp, değer gören ve altın değerinde olup el üstünde tutulan kategoriydi.

Figüranlar, kameraya karşı oynamaları yasaklanmış, dümdüz duvar gibi bir ifadeyle oynamaları istenen ve kesinlikle keşfedilmelerine karşı olunan bir gruptu.

Ha birde dublörler. Onlara kendimden çok acıyordum. Sen onca yıl çalış, tekvandoda siyah kuşağa sahip ol. Sonra gel burada canını dişine tak, sakatlanma tehlikesine karşı Allah'a emanet rol yap.

Gözlerimi moraran ayak bileğimden çekip, yapılan anonsa kulak kaparttım;

''Bu günlük çekimler iptal edilmiştir arkadaşlar! Yarın bu saatte tekrar çekime başlıyoruz!''

Oyuncu GelinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin