Direkt olarak geç gelme sebebini söyleyeceğim; okumam gereken 2 tane kitap vardı. Her biri, birbirinden ağır kitaplar olduğundan vakit bulamadım.
En büyük etken ise; yazdığım bölümün silinmesi. Evet böyle müthiş bir şey yaşadım ve kafam allak bullak oldu. Sinirden elim ayağım titredi yinede yazmak için direndim.
Gecikme için özür diliyorum.
***
Ölüm; sonu mutlu veya mutsuz biten bir hikaye değildir. Ölüm; sonu sonsuzluğa göğüs geren bir maraton koşusunun final çizgisidir.
Sonsuzluğun kilidiyse eğer ölüm... Mutluluğa mı açılıyordu mutsuzlukların sonu...
Her acıdan sonra gelir miydi güzelliklerin sıhhati.
Her dikenin olduğu yerde gül aranır mıydı?
Peki ya gülü sevecek olan, dikeni sevmek zorunda mıydı?
İlle de alışacak mıydık acıya? İlle de kabullenecek... İlle de hayatımızın kabzasına yapıştıracak mıydık?
Bir çıkış kapısı bulabilmek için çırpınışlarının, demir kanatlarıyla çıkardığı sesleriydi çizelgenin her bir iniş çıkışı. Boğazından inen o demirsi sıvı ve kalp atışlarının, büyük bir afetmiş hissi veren depreminki kadar kuvvetliydi.
Beynini tırmalayan bir şimşek kadar olamasa da, var olmuşluğun en uzun gölgesiydi şimdi vücudunda dolaşan o karartı.
Her şey burada bitti derken başlıyordu her şey.
Her şey... Her şeyin başlangıcıydı kimi zaman. Kimi zamansa yokluğunda anlam aramaya çalıştığın, aptallığının sırıtan yüzündeki altından dişlerindeydi bulman gereken ip ucu.
1 yıl sonra...
''Seni seviyorum Emre ve, ayrılmak istemiyorum senden.''
''Olması gereken bu Beril. Lütfen işimi zorlaştırma.''
Uzun bir müddet sessizlikten sonra, tanıdık buğulu sesiyle ''Tamam kestik!'' diye bağıran yönetmenimizin ihtarıyla birlikte, Sercan'a gülümseyip, başarısından dolayı tebrik edip kulise geçtim.
Son zamanlarda çok yoruluyordum. Dizi teklifleri bir yana, şimdi baş rol oynadığım sinema filminin yetişmesi gereken tarihe az bir zaman kalmıştı. Üstelik yüzü olduğum giyim mağazası ve reklam filmlerinden dolayı eve kendimi attığımda tek yaptığım şey uyumaktı.
Ben... Selin Yüksel, sosyal medya denen naçizane yaratılıştan uzak kalmıştım. Özellikle İnstagramda takip ettiğim kişilerin neler paylaştıklarına bakamamak... Rabbim yeminle bu bir imtihan gibiydi.
Son dönem dizilerinde oynadığım küçük roller, sonunda hayallerime kapı açmıştı. Merdivenin basamakları gibi, hafiften bir yükselişle, şimdi baş rol oynuyordum. Uzun zamandır, reklam filmlerinden gelen teklifler, ajansımla birlikte beni dahi şaşırtmış durumdaydı.
Genel olarak genç kitleye hitap ettiğimden, İnstagram, Twitter gibi yerlerde de takipçi sayım revaçtaydı.
Her şey, hayalimdeki gibi ilerliyordu. Her şey, yeni hayallerime ev sahipliği yapıyordu. Başarılı olmak için çabalıyor, oyunculuk derslerimi aksatmayarak elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyordum.
Ben... Selin Yüksel... Rizeli hoboroz Eyüp'ün ve Makbule'nin kızı Selin Yüksel, en iyisini yapmak zorundaydım.
Kulise geçip üzerimdeki çekim kıyafetlerini çıkarıp, gündelik kıyafetlerimi giyindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oyuncu Gelin
قصص عامة''Alo! Yıldız Cast Ajans'ı ile mi görüşüyorum?'' Zoraki konuşmuştum. Yaptığım şeyin ne kadar çılgınca olduğunu bilsem de, bir ümit belki sonuç verir diyerek denedim. ''Evet, buyrun!'' Gelen cevapla birlikte düşündüklerimi bir kenara bırakıp, bir kaç...