Bölüm 20: Merak

16.3K 1.2K 175
                                    

Herkese merhaba, bölümün geç gelme sebebini açıklayayım; arkadaşlar okullar açıldı malum, nasıl ki bir çok insan okullar açıldığı için kitabı okumayı bırakıyor ise, benim içinde okullar ''STAR!'' verdiği için, bir hayli yoğunum. Lise 2 öğrencisiyim, bu sene biraz asılmam gerekiyor ama yinede bölümler yükleyeceğim. Bu bölümün bu kadar uzun sürmesi, yeni açıldı okullar o yüzden alış veriş vs. gibi ek olanaklar çıktı.

Yinede herkesten özür dilerim, daha fazla kitabı unutmamanız için kısada olsa bir bölüm yazdım.

Allah'a emanet!

Bu arada geçen bölümde, diğer bölümlere oranla çok az vote ve yorum geldi; dikkatimden kaçmadı. Unutanlar varsa bir zahmet geri dönüp votelesinler lütfen. Ha bu arada okullar açıldığına göre, Oyuncu Gelin donatellamızı n'apıyoruz, herkese yayıyoruz! Eheyt! 

Neyse, umarım beğenirsiniz. [Benim içime sinmedi ama neyse :(]

***

  ''Tecavüz, sarkıntılık gibi aşağılık şeylere, aşk. Sadakat ile bağlılığa, yobaz. Karıya kıza sarkıntılık yapmaya ise adamlık diyen bir zihniyetten kendimi soyutladığım için mutluyum.'' 

                                                                                                                                                               -MORKALEM 

---

Bütün ev ahalisi olağanüstü değişimleriyle beni etkilemeyi başarmışlardı. Heja bile ciddi olabiliyorsa eğer, konunun ehemmiyetini siz düşünün.

Ben Arslan'ın arkasında, Hatice'ye karşı yıkım bakışlarımla savaş verirken, Yusuf ağa Arslan'ın söyledikleriyle sendelemiş ve son anda dik durmayı başarmıştı. Bu defa herkes şaşkındı.

Arslan benim hamile olduğumu söylemişti, aslında şu ana kadar; bu aileden ayrılacak olmamın bana etki ettiği şey hüzündü. Arslan'dan ayrılacak olmak değil; Akıncılar aşiretinden ayrılacak olmak beni sarsmıştı.

Ben hep küçük olandım; küçük olan ama ilgi ve alakayı üzerine çekememiş olan.

İlk okul ve orta okulda dersleri kötü olduğu için ''Bu nasıl kız böyle?'' ithamlarına maruz kalmış olan ve Karadenizli kızların sahip olması gereken ev işleri statülerini elinde barındıramamış birisi olarak dışlanan bireydim.

Ailenin bir zamanlar utandığı, sonrasında bir nebze olsun yatışan utançlarıyla sevmeyi denediği (!) bir evlattım.

Akıncılar aşiretine adımımı attığım andan itibaren, dört bir yanımı sarmalayan sevgi ve alaka ordusunun mağlubu olmuştum. Bu mağlubiyet, diğerlerinden farklı olarak beni sevindiren bir kaybedişti. Sanki ömrüm boyunca, böyle bir şeye savaşta yenileceğim günü bekliyor gibi bir hasret vardı kalbimde.

Zincirlerin duyguların önüne geçmesi için kapatılan kalbim bir aşka, bir de ilgiye çözülmüştü. Bu aile benim zincirlerimi köküyle kaldırabilmek için bir aracı olacak kadar değer verdiğim bir şeydi.

Her şey bir yana, hatta Arslan bile bir yana... Ben bu ailede Heja'nın benimle dalga geçişlerini, Bajen ananın istemeden yaptığı düşünceli hareketlerini, Yusuf ağanın her şeyi gırgır şamataya dökmesini, Hamit'in yetişkin bir birey olmasına rağmen hala bırakamadığı ergen tavırlarını, Fatma teyzeyi ve kızı Ravza'yı sevdim. Onlardan ayrılacak olmak daha çok yakıyor içimi.

Ömer abi ve karısı Rümi'nin hala bitmeyen çocuksu aşklarına özendim kimi zaman, koca konağın kaygan mermerini podyum gibi hayal edip yürümeyi belki de.

Oyuncu GelinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin