Bölüm 9: İddia

24.3K 1.4K 500
                                    

Bugün Dilara'nın doğum günüymüş. Mutlu yıllar, neşe, sevgi ve huzur peşinden koşuştursun inşallah :)

Geçen bölüme 300'ü aşkın yorum geldin. Wow :O Gerçekten harikasınız :D

Aynı şekilde bu bölüme de yorumlarınızla saldırın :) Umarım beğenirsiniz. Keyifli Okumalar :D 

Multi Media'da; Dilvin Kipeci'nin müthiş çalışması var. Eline emeğine yüreğine sağlık :)

Eğer, Oyuncu Gelin için sizinde çalışmalarınız varsa, bana özelden, ulaştırabilirsiniz. Sorularınızı da yine aynı şekilde bana özelden sorabilirsiniz. 

Soranlar için söylüyorum;

İnstagram Adresim: saavcilar

Snapchat Adresim: saavcilar

Facebook Adresim: saavcilarr (2 'r' ile) Bunlar dışında herhangi bir sosyal hesabım yok!

Allah'a emanet olun!

***

¶ ''Aslında benim için sorun olmaz, sonuçta bu kapıdan evlilik cüzdanınız olmadan çıkamayacağınızdan bir sakınca yok. Ama o anan olacak karı var ya, işte onun dilinden kurur gideriz. O yüzden az daha hasretinize katlanın,'' Yusuf ağanın yüz kızartıcı sözleriyle bitmişti, korkutucu gece.

Sonra hepimiz odamıza dağılmıştık. Arslan'la yüz yüze bile gelemiyorken, bir de Yusuf ağaya öyle müstehcen bir şekilde yakalanmak.... Gerçekten bizim için hiç iyi değildi.

Evde son zamanlar canım çok sıkılıyordu, ve Arslan'la konuşarak bunu halledebileceğimi düşünürken, Arslan küçük bir çocuk gibi kızarıp bozarıyor ve benden tarafa bakmıyordu.

Sabaha kadar, yatakta bir o yana bir bu yana dönmüş ama gözüme uyku girmemişti. Yusuf ağanın sözleri kafamda çınlıyor, ve yüzüne nasıl bakacağımı düşünüyordum. Aslında onu pek gördüğüm söylenemezdi, sabah erkenden bir yerlere gidiyor, ve akşam Arslan'la birlikte geliyordu. Ama Bajen anaya, mutfakta yaşananları anlatırsa, işte o zaman yandığımızın resmiydi.

Güneş odanın içine doğru ağır ağır yaklaşırken, bende zaten kırpmadığım gözlerimi alabildiğince açıp, yataktan tek harekette kalkıp, banyoya girdim. Elimi yüzümü iyice yıkayıp, son bir kez aynada kendime baktıktan sonra odaya geçtim. Üzerime vazgeçilmezlerimden yine dar siyah bir pantolon giyip, bu defa üzerime salaş krem rengi bir gömlek giyindim. Bu gün kafamda planlarım vardı. Evde öylece oturup çürüyemezdim. Bu doğaya bir hakaretti bir kere.

Saat nerdeyse kahvaltının yapılacağı zamana doğru geliyordu, ten rengime uygun yeni sezon ürünü olan BB kremimi yüzüme yedirip, dudağıma parlatıcımı sürdüm. Kirpiklerime maskarayı güzelde dağıttıktan sonra göz kapaklarıma kahverengi, toprak tonlarında far sürdüm ve aynada saçlarımı yanlara doğru salık bir şekilde bırakıp kahvaltı için aşağı indim.

Merdivenlerden inerken sürekli arkama dönüp Arslan'ın odasından çıkıp çıkmadığını kontrol ediyordum, mutfaktan içeri girdiğimde kahvaltı sofrası hazırdı ve Fatma teyze bahçeye taşıyacağını söyleyip yardım için Ravza'yı çağırdı. Bende işin bir ucundan tutmak için çaydanlığı alıp bahçeye çıktım.

Herkes burada toplanmıştı. Çardakta, gülüşmeler havada uçuşuyordu. Hamit, Okan, Heja, Bajen ana, Yusuf ağa... Ve evet, Arslan en ücra köşeye oturmuş, boş gözlerle bahçeye bakınıyordu. Elimdeki çaydanlık, kolumdaki ağırlığını hissettirirken, yavaş ve dikkatli adımlarla çardağa girip, çaydanlığı sofraya bıraktım.

Oyuncu GelinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin