İçimi döktüm ben bir önceki bölümde, ve sizlerde yanımda olduğunuzu hissettirdiniz. Çok teşekkür ederim her şey için.
Özelden mesaj atıp destek olan oldu, yorumuyla bana tebessüm ettiren oldu. Her birinize minnettarım. Sağ olun :)
Bölüm İthafı: selinkarakelle1
Allah'a emanet olun :)
***
¶ Telefonu sertçe cam sehpaya koyarken, babam uyanmış ve mahmur bir ifadeyle bana biraz saydırıp tekrar kıçını devirdiği gibi uyumuştu. Bu da bizim yörenin bir özelliği sayılırdı, kafasını koyduğu gibi uyuyabiliyorlardı.
Sinirden ne tür nefes alacağımı şaşırmıştım, bütün organlarımı avucuna alıp, bir güzel süzgeçten geçirmiş gibiydi. Bu benim zaafımdı, yani kıyafetlerim, onlar benim çocuklarım gibiydi. Her şeyden önemlisi, Arslan'ın beni satın almış gibi her şeye burnunu sokması. Bu bir intikam yöntemi olamazdı, ayrıca eğer kavga edecek olursak, ilk o başlattı ama. Sonuçta ne hakla bir başkasının parfümünü kullanırsın.
Sinirden kaslarım iyice gerilmişti, ve son uyku damlacıkları da bana veda etmişti.
Sabaha kadar, hamile kadınlar gibi ıkınmış, uflayıp puflamıştım. Babam ve annemde her defasında bir güzel azarlamışlardı beni. Güneş, ufka kırmızı ışığını düşürdüğünde ben hala sıfır uykuylaydım. Göz altlarım ağrıyor, ve belki de morarıyordu.
Banyoya geçtiğimde, düşündüğüm gibi göz altlarım morarmıştı. Fondötenle kapatıp, hafif bir makyaj yaptım. Benim bir an önce o eve gitmem gerekiyordu. Hasar kaydı yapmam gerekiyordu, ama elim ayağım bağlanmış burada tıkalı kalmıştım.
Acaba hangi kıyafetlerimi attı? Of! Gerçekten dayanamayacağım.
Otel odasını dört dönmüş ve sabahın erken saatlerinde anne ve babamı da bir güzel uyandırmıştım. Uyumasınlar, ne bu saate kadar uyku? Benim canım yanıyor, onların götünde pireler cirit atıyor. Hele o pireler, siz niye bu kadar mutlusunuz?
Şuan ki sinirimle, soyut veya somut, canlı veya cansız, herkese saldırmak istiyordum.
Babam, yine otel odasına kahvaltıyı getirtmişti, güzel bir kahvaltı yapmıştık.
''Selin, sende hazırlan, Bajen hanımla konuştum. Bu gün nişan hazırlıklarını yapacağız,'' annemin sesiyle, yediğim zeytin kabuğu gırtlağımda takılı kalırken, babam hışımla arkama geçip sırtıma vurmaya başladı. Vurdu dediysem, ona göre hafif, bana göre adete bir boksörcü kadar sert olan yumrukları, yutkunmamda yardımcı olmuştu. Tabi sonrasında sırtımda bir sızı kalmadı değil.
Annem ise beni umursamamış, eteğine uygun bir eşarp seçip giyinmişti.
Aklıma gelen fikirle ''Anne,'' dedim şirin bir şekilde ''Benim kıyafetlerimi Arslan'lardan almam lazım.''
Önce beni baştan aşağı süzüp, bu kıyafetlerle insan içine çıkmanın mantıklı olmayacağına kanaat getirince ''Bekle beraber gideriz,'' sonra babama dönüp ''Eyüp, bize bir taksi çağırsana,'' dedi.
Babam, anneme dik dik bakıp ''Damadın ne işi var? Gelsin alsın sizi?''
Evet, babam kararlıydı, Arslan'a çektirmek konusunda. Telefonunu çıkarıp bir numara tuşladı. Ve Arslan'a buraya gelmesini söyledi, söyledi dediğime bakmayın... Emretti. Sert ifadesi sanki Arslan şuan karşısındaymış gibi sabitti. Hırıltılı sesiyle ona emretmiş ve sonra anneme dönüp kredi kartını uzattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oyuncu Gelin
Ficción General''Alo! Yıldız Cast Ajans'ı ile mi görüşüyorum?'' Zoraki konuşmuştum. Yaptığım şeyin ne kadar çılgınca olduğunu bilsem de, bir ümit belki sonuç verir diyerek denedim. ''Evet, buyrun!'' Gelen cevapla birlikte düşündüklerimi bir kenara bırakıp, bir kaç...