Multi Media'da Sevde Nur'un bir çalışması var. Eline yüreğine sağlık!
Taziye mesajları için her birinize sonsuz teşekkürler. Yanımda olduğunuz için teşekkür ederim.
Kısa bir bölüm oldu, ama olsun. Güzel olması dileğiyle!
Allah'a emanet olun.
***
Bir tercih, böyle lütuf sahibi olabilir miydi?
Kan pompalama yetkisini yıllardır üstlenen kalpten, böyle canice alabilir miydi? Ben hep kaçtım, sürekli olarak engellerden korktum. Takılıp düşmekten, dalga geçilmesinden. Bütün küçük çocukların içinde annemden dayak yemekten. Kanayan dizimin acısıyla bir de annemin azarlarına ağlamaktan.
Bütün bu şeyler küçük görünen, ama anılarda derin yaralar bırakan mütemadi birer sessizliğin acısına dönüşüyorlar zamanla. Matah bir acının verdiği sessizliğin güruh sevinçliğinden yaşam kaynağı edinmenin ne demek olduğunu iyi bilirim.
Aşk... İnandım. Tillahına dahi inandım hatta.
İlk okulda, orta okulda, lisede, üniversitede. Ben hep o şıp sevdilerdendim. Vakarlı olunması emredilen, ancak hep başına buyrukluğu tercih etmiş şımarık kızlardan. Çünkü benden önce kulvarımda toz bırakan birisi vardı. Sevgimi hiç bir zaman esirgemediğim ablam hep benden öndeydi. Ailenin ilki olması sebebiyle, 'ilk göz ağrısı' unvanına sahip olan, ayrıca davranışlarıyla örnek gösterilen kişiydi o. Bense, ailesine daha gençken kara leke süren, oyuncu olmak istediği için ayıplanan ve şimdiyse; öğrenildiğinde kellesinin uçma ihtimali pek yüksek olan oyuncu gelin.
Kendi yalanlarıma inanmak gibi bir aptallık deliğinin içerisinde, Arslan'ın halatlarına tutunmaya çalışırken buldum kendimi onun karşısında. Burnumdaki dudağının ıslaklığı, göz yaşlarımdan gelen tuzluluğun dilimdeki ekşiliğiyle birlikte sağladığı uyumu bile sevecek kadar acizleşmiş olan kalbime söz geçirmek zordu şimdi.
Kalbi mangizle satın alınmış birisi olarak, aşık olmak. Veya Arslan'ın dilinde, sevmek... Hak mıdır?
Şimdi ise, duygularımın satın alınmasından korkuyordum. Özellikle, umudumun!
Şu hayattan dahi bir evladın annesi, ziyaretini sona erdirip, hak sahibi olan ve asıl sahibi olan Rabbine göç edebiliyorken; hep duyguların annesi olan umudunda ziyaretinin sonuna gelip hak sabihi yaratıcısına göç etmesinden korktum.
Doymamak üzere açlık yemini eden, gasil hanenin ölüm sırdaşlığına eşlik eden birisi olarak; umudu asıl sahibinden kıskanıyordum. Sadakati bir kenara bırakıp, bana verilen emaneti uğrattığım hüsranlardan dolayı pişmanlığım hiç bir şey ifade etmezken; şimdiyse benden alınmak üzere olan umudumun arkasından ağlayacak kadar yalancı görünümlü biriydim.
Korkuyorum, yarın bir gün umudumun benden ayrılacak olmasından. Ayrılmak zorunda olmasından. Ve anlıyorum ki, bu dünyada her canlı ölümü tadacağı gibi, duygularda ölümün temiz sessizliği, karanlık geçmişi ve bir o kadarda içten heyecanıyla buluşacak.
---
Uyumak üzere girdiğim yatakta rahatsızca kıvranarak, sabaha kadar gram uyku uyumayarak geçirdim bütün geceyi. Sürekli olarak geçmişe sarıp, o tapılası dudakların burnumdaki izlerini seyredip kızarıyordum. Alnımdaki ve burnumdaki silinmeyecek olan izler... Şimdi ahlaksızca gülümsememi bile sağlıyorlardı. Öyle ki, tanganın verdiği rahatsızlığı çoktan unutmuş, Arslan'ın nefes alış verişlerini dinliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oyuncu Gelin
Fiksi Umum''Alo! Yıldız Cast Ajans'ı ile mi görüşüyorum?'' Zoraki konuşmuştum. Yaptığım şeyin ne kadar çılgınca olduğunu bilsem de, bir ümit belki sonuç verir diyerek denedim. ''Evet, buyrun!'' Gelen cevapla birlikte düşündüklerimi bir kenara bırakıp, bir kaç...