BÖLÜM : 17

1.2K 63 3
                                    

"Yapma!Yeter artık bir son ver buna!" dedim bağırırken.

"Sen benim istediklerimi yapmadıkça,ben sana bunları yapacağım.Zevkle!" dedi.Bu dedikleri canımı çok yakıyordu.Bir insan nasıl birinin canını acıtmaktan bu kadar zevk alabilirdi?

Kafamı kaldırdığımda su yeşili ürkütücü bir görünüme sahip olan gözleriyle gözlerim buluştu.

"Neden?" dediğimde sırtıma bir darbe daha geçirdi. Vücudum iyice kasılırken canımın acısı her saniye daha da artıyordu.

"Kapat çeneni!Sana erkek arkadaş yok demiştim.Uymadın." dedi bana acımadan vururken...

Sırtımdan akan kanı hissediyordum.Kırmızı rengini gözünün önünde canlandırabiliyordum...Bu bile herşeyden tiksinmeme neden olabilirdi.Öyle bir açıldı bu,öyle bir tiksinti.Siyaha aittim ben,hayatım ise bu acı dolu renge...

Nedenini bilmediğim bir sebepten ondan dayak yiyişimin ne olursa olsun hiçbir açıklaması olamazdı.Hergün ağlayan da bendim,hergün acı çeken de.Yaşıtlarımdan farkım tam da olarak buydu.Asla diğer kızlar gibi zamanımı dedikoduya,günümü lüks alışveriş merkezlerinde bitirmemiştim.Yine de en nefret ettiğim herkesin göremediği,perdelerin arkasında saklı olan mide bulandırıcı hayatımdı.Kimsenin beni anlamasını beklemiyordum.Anlayacağını da bekleyemezdim.Her seferinde sırtıma ve vücuduma darbe yiyen bendim,dinlemeye meraklı psikoloji kitaplarına ilgisi olan kızlar değil.

"Herşeyi öğreneceğim!" diye haykırdım ve vücudumdaki o tarif edilemez acıyı umursamadan ayağa kalktım.

Şaşkınca yüzüme baktı.Su yeşili gözleri boşluğa takıldı.

"Öğreneyemeyeceksin." dedi ultra sakin bir sesle.Bu daha da ürkmeme sebep oluyordu.Sanki hiçbirşey olmamış gibi sakin ve düz bir sesle konuşabiliyordu.Beni de korkutan buydu.

"Sorun şu sen psikopat hastanın tekisin!Yine de bildiğim tek şey babamı bulacağım ve sen buna asla engel olmayacaksın!" dedim tüm gücümle.

Kahkaha atmaya başladı.Bozuntuya vermemeye çalışsam bile bunu başaramıyordum.O çok fazla sinir bozucuydu.

"Bulamayacaksın tabii ki de bunu!Buna izin verir miyim sanıyorsun sen? Saf kız." dedi bu sefer meydan okuyarak.

"O kadar da emin olma.Dört gün önce Aybars ve Yağız'la o odada ne yaptığını öğreneceğim.Beni hafife alma!" dediğimde şaşkınlıkla bana bakmaya başladı.

"Sen...Sen beyden bahsediyorsun?" dedi rengi değişirken.

"Bana rol yapma!Bana sadece fiziksel olarak zarar verebilirsin.Bu hiçbirşeye engel değil." dediğimde yeniden gülümsedi.

"Yani o zaman Aybars'ının masum olmadığını biliyorsun ve Yağız'ın da." demesiyle yüzümü buluşturdum.

"Herkesi kandırabilirsin.Annemi ve Doğu'yu da dahil ama-" derken lafımı kesti.

"Ha-ha-ha yoksa sana sökmez mi küçük kız?" dedi alayla.

"Artık bitti." dedim ve onu iterek odadan çıktım.

O dediği cümle aklımdan çıkmamıştı.

"Yani o zaman Aybars'ının masum olmadığını biliyorsun."

Ne demekti bu şimdi? Kesin aklımı karıştırmak için söylüyordu.

Aynanın karşına geçtim ve aynaya karşı sırtımı döndüm. Gördüğüm manzara istemsizce yüzümünün buruşmasına sebep oldu,ardından bir böğürme ve odamdaki tuvalete koşmam...

Kusmaya devam ederken sırtımdan yere damlayan kanları görebiliyordum.Bu iyi olmama hiç yardımcı olmuyordu.Toparlanmalıydım.Zorlukla ayağa kalktım ve duşa girmeye karar verdim. Şu an canımın acımasına acı katmayı düşünmemem gereksizdi ama temizlenmeliydim.

Korkarak da olsa suyu yavaşça açtım ve soyunarak suyun altına girdim.O an pişman oldum.Sıcak su tenime değdiği an ağzından ardı arkası kesilmeyen çığlıklar çıkmaya başladı.Sırtım sanki her su çarptığında yeniden darbe alıyordu.

Yavaşça şampuanı saçlarıma değdirerek saçımı köpürtmeye başladım.Daha sonra su değdikten sonra daha çok bağırmaya başladım ve sanırım ağlamaya başladım. Sanırım diyordum çünkü sudan dolayı gözyaşlarım büyük ihtimal suya karışıyordu...

Bağırmaya devam ederken küvetteki kiri gördüm.Hiç iyi hissetmiyordum...Zorla yıkanmak berbat bir şeydi ama en kötüsü kendinden tiksinmekti.

Suyu kapatmadan önce bir anda su aşırı derece sıcak akamaya başladı.Ne olduğunu anlayamadan etrafı buharlar sardı.Yere baktığımda su kıpkırmızıydı ve kabuk bağlayan yaralardan bazıları suya dökülmüştü. Tiksinerek ve sinirden ağlayarak kendimi serbest bıraktım...Bağırmaktan neredeyse boğazım patlayacaktı.Sırtım ters dönükken kapı açılma sesi duydum.Büyük ihtimal birisi odamın kapısını açmıştı.Birisi konuşmaya başladığı an suyu kapattım.

"Odada yok,tamamdır."

Ne?Benden mi bahsediyordu bu ses.

"Ne yapacağız?Öğrenecek!" dedi.Ama...Ama bu ses.Aybars'tı.Bir anda tüylerim ürperdi.

"Sakin ol kuzen.Öğrenemeyecek." dedi.Hayır,bu da muhtelemen Yağız'ın sesiydi.O gün yanında o vardı ve daha önce Aybars'ı hiçbir arkadaşını görmemiştim.

"Eğer o gün o kadın beni tanımıyor olsaydı,öğrenecekti ama."

"Siktir,yoksa?" dedi endişeyle o ses Aybars'a.

Bunlar neden bahsediyordu?Önemli birşey olamazdı herhalde.

"Numara beş yüz elli bir de yatanının Mehmet Ünal olduğunu."

Bu duyduklarım şok olmamı sağlamıştı.Yani o sakladıkları odada babam mı kalıyordu!

Hemen üzerimdeki bornozu umursamayarak kapıyı açtım ve odama daldım.

İkisi de beni gördüklerinde şok oldular.İlk tepki Yağız'dan geldi.

"Siktir!"

Umursamadım.Aybars bana öyle bir ifadeyle bakıyordu ki...Bu moralimi iyice bozuyordu.Onunla dün konsere gittiğim için dayak yemiş ve bunu umursamamıştım bile.Bu duyduklarım ise beni tamamen sarsmıştı.

"Ne diyorsunuz siz?!" dedim bağırarak.

İkisi de aynı hareketi yaparak sıkıntıyla ellerini saçlarından geçirdiler.

"Ne demek bu Aybars?!" dediğimde kaşlarını çatarak bana baktı.

"Herşeyi anlatacaktım." dediğinde suratına tokadı geçirdim.Diyeceği laf bu muydu gerçekten?

"Neyi anlatacaksın sen?Ne işler çeviriyorsun ha?" dediğimde Yağız kapıya yöneldi.

"Benim çıkmam gerek sanırım." dedi.

"Sakın," dedim."Sakın kapıdan ayrılma!"dediğimde kafasını sallayarak kapıdan çıktı.

"Senin benim nelerle uğraştığımdan haberin var mı Aybars?Ah,unutmuşum VAR!Lanet olsun.Benden nasıl saklarsın bunu.Ben...Ben senin için..." dedim gözlerimden akan yaşları umursamayarak.Bu ağır geliyordu.

O anki sinirle arkamı dönerrk bornozu yarıya kadar indirdim.

"Baksana!Bu senin için... Senin için yedim bu dayağı da ben Aybars!Ama değmezmiş..."

Vücuma öyle bir dalga yayıldı ki o an...O an öyle ucuz hissettim.Bana yalan söylemişti. O da herkes gibiydi,yalancı ve sahtekâr.Bir iş olduğunu biliyordum ama...Ona anlattığım şeyle ilgili olacağı aklımın ucundan geçmezdi.

Bornozumu düzeltip ona döndüğümde gözleri dolu dolu bana baktığını gördüm.Yine...Yine gözüm takıldı o gamzesini olduğu yöne. Dudaklarını birbirine bastırdığı için yine yerindeydi.O gamzeler...Hafızamda tutmak istercesine baktım.

"Şimdi git buradan!" dedim ve onu ittirdim.İterken bileğimden tuttu ve beni durdurdu.

"Hiçbirşey bilmiyorsun.Yapma böyle..."

"Git...Sadece git."

**

Multimedia Aybars.Koyduğum şarkıyı da dinlemenizi öneririm. Sizi çok seviyorum bunu ne olursa olsun unutmayın.Lütfen oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin.Beni yazmaya iten en büyük şey onlar. Umarım begenmişsinizdir :*

KIRMIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin