Bölüm : 29

865 61 7
                                    

Benim acım benden büyük,
Çığlıklarım yankılanılır her gece kubbede.
Benim kalbim kandan daha çok, daha çok yer alır bedenimde.

Benim umudum, benim hayallerim her gece sönerken güneşle,
Gidemem yanından, gidemem sensiz bir yere.
Ve ben; Benim.
Benliğimle acıdan beslenirim, sen aydınlatsan da sönen güneşi içimi ısıtmaya yeter mi?

Benim acım benden büyük,
Çığlıklarım yankılanır her gece kubbede.
Bunun sebebi kalbime dokununca ortaya çıkar her gece.

"Mevsim!" Arkamdan bağıran gür ses beynimdeki eskiden yazmış olduğum şiiri silerken, durmadan yürümeye devam ettim. Gerekirse kaçardım.

"Mevsim! Hiçbirşey bilmiyorsun!" Diye bağırdı bu sefer o okkalı bir tokat gibi her konuştuğunda suratıma çarpan ses tonuyla.

Bir an duraksadım ve arkamı döndüm. Saçları da dahil ıpıslak olan vücudundan akan kanlar bir anlık bir mide ağrısını bana sunsa da gözlerimi kanı yok sayarak gözlerine sabitledim. O acımasız gözler karanlık evde parlıyor, kendini yine her zamanki kadar çok belli ediyordu...

"Bilmiyorum çünkü izin vermiyorsun." dedim bu sefer gözlerimi korkusuz bir şekilde meydan okurcasına vücudunun tamamında gezdirirken.

Islak saçlarından su damlaları suratına doğru süzülürken aklımı başımdan alan görüntüsündeki kan, beynimdeki tüm kötü imajını bir anlığına sildi. Kan, şu an vücuduna bir etiket gibi yapışmış ve damlalarının ardından izini teninde bırakmıştı. Kan, onun bedeninde sanki bir sanat gibi hükmünü sürüyor olsa da bu hükme kendine acımadan izin veren oydu.

Sırtımı gördüğünde verdiği tepki de bu yüzdendi... Kana kanla cevap vermek onun uzmanlık alanıydı.

Yavaşça yanıma yaklaşmaya başlaması kalbimin hiç olmadığı kadar hızlı atmasını sağladı. Tehlikeyi fısıldayan adımları zeminde tok izler bırakarak yanıma yaklaşırken, gözlerini bir an gözlerimden ayırmadı. Bana iyice yaklaşırken ürkerek daha da geriye doğru yavaş yavaş attım adımlarımı. Bana geldiği hızla geriye doğru gidiyordum. En son yumuşak bir şeye değdiğimde yine umursamasam da boşluğuma denk geldi ve bana daha çok sokulmasına izin verdim. Gözleri tüm vücudumu tararken, kafasını iyice bana yaklaştırmaya başladı. Korkuyordum. Ondan ve ona tepki vermeye korkuyordum. Sanki tüm tepki veren organlarım uyuşmuş, etkisini yitirmişti.

Vücudundaki sıcaklık bana yaklaştığında kendimi daha çok sıkmış çoktan titremeye başlamıştım. Vücudundaki sıcaklığın tam tersine soğuk nefesi boynuma değdiğinde az önce yumuşak bir şeye çarptığımı unutarak geriye adım atmaya yeltendim ve o an Aybars'ın koluna tutunarak kendimi koltukta buldum. Sırtım yumuşak koltukla buluşurken, Aybars üzerimdeydi.

Elim hâlâ, çıplak olan koluna sarılıyken gözlerini yeniden sertçe gözlerime kenetledi. O an yeşilin en koyu rengine hakim olan gözleri gözlerime kenetliyken yavaşça kulağıma doğru eğilip konuşmaya başladı.

"Herşeyi öğrenmek istiyor musun?"

Kaskatı kesilen vücudumun üzerindeyken derin bir nefes aldım yavaş bir şekilde. Nane kokan nefesi boynumu gıdıklarken, kokusu burnuma doldu. Ferah ve sert kokan kokusunu tamamen hissettiğimde gözlerimi kapattım ve titreyen sesimle cevap verdim.

KIRMIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin