Oy ve yorumlarınız benim için çok değerli. Sizin yorumlarınızla daha güzel yazmaya çalışıyorum.Bu yüzden lütfen yardımcı olun. Ufacıkta olsa yorum bırakın.
Keyifli okumalar:)
Ve nihayet beklenen gün gelip çatmıştı. Musab, babasına haber vermek için son kez aramıştı. Böyle bir günde onu yalnız bırakmasını istemiyordu. Babası istemeliydi Zeynep'i kendine. Babası telefonu dördüncü çalışta açmıştı. Bitmek tükenmek bilmeyen bir yoğunluğu vardı her zaman. Ve yine öyle bir zamana denk gelmişti.
''Baba gelecek misin?'' sesi çocuk gibi çıkmıştı Musab'ın. Sanki istediği bir oyuncak vardı ve babasından son kez oyuncağı alması için istekte bulunuyordu. Mutlu olduğu kadar mutsuzdu aslında Musab. Ne yaman çelişkiydi böyle? Babası telefonda bir süre sessiz kalmıştı. Bekliyordu. Ama istediği cevabı duyamayacağını hissetmişti Musab. Bu da onun sinirlenmesine neden olmuştu. '' Gelme zaten baba. Bu saatten sonra gelmeni istemiyorum. Allah'tan seni ailem olarak tanıştırmadım. Senin iki çocuğun vardı ya artık ikisi de yok. Sen yalnızsın baba. Yıllarca bende yalnızmışım da haberim yokmuş. Bana bunu öğrettiğin için teşekkür etmeyeceğim sana. Baba olmak sadece maddi değildi. Ama sen sadece maddi baba oldun bana. Senin babalığın sayesinde nasıl bir baba olmamam gerektiğini öğrendim. Şimdi çok meşgul (!) işine geri dön.'' Telefonu kapatmıştı Musab. İçi rahatlamıştı. Ama babasının konuşmasının hepsini dinlemediğini biliyordu. Yine de rahatlamıştı. Artık hürdü. Kafasında şekillendiremediği baba-oğul ilişkisi artık bitmişti. Çok üzülüyordu böyle olmasına ama daha fazla tahammül edemiyordu artık. Çok şans vermişti babasına. O hiç birini kullanmak istememişti.
Musab bu telefon konuşmasından sonra Safiye annesi ve Ahmet babasını istemeye götürmeye karar verdi. Aslında Safiye ve Ahmet zaten hazırdı. Musab sadece babasıyla tekrar bir konuşmak istemişti. Belki aklı başına gelmiştir gibisinden düşünüyordu ama yanılmıştı. Babası hala aynı babaydı.
Zeynep, bugün için güzel bir elbise almıştı. Aslında bu elbise hem günlük giyilmek için hem de böyle özel bir gün de hoş olacak bir elbiseydi. Fatma böyle söylemişti. Zeynep de kumaşından az çok anlamıştı. Elbisesi boyunun uzunluğunu belli edercesine ayaklarına kadar uzanıyordu. Tek parça bir elbise olduğu için bölmemişti vücudu. En alt ve en üst kısımlarında kırmızı detay kullanılmıştı. Elbise genel olarak krem renkti. Kemer, manşet ve ön düğmeler yeşilin çok güzel bir tonuydu. Fatma da ablası için uzun uğraşlar sonucunda aynı yeşilden şal bulmuş ve kombini tamamlamıştı.
Fatma kendisine bir şey almamıştı. Daha doğrusu bir şey bulamamıştı. Ama evde giyebileceği güzel şeyleri olduğu için onlardan bir şey uydurabileceğini düşündü. Aslında masraf çıkarmak istememe gibi bir durumdan da alıcı gözle bakmamıştı pek.
Musab da şık bir takım elbiseyi kravat ve özel şekil verilmiş saç ile bitirmişti. Sakalları onun yaşam tarzıydı. Bu yüzden sakallarını uygun şekle getirtmişti. Ama kestirmemişti tabiki de.
Zeynep'in halası, amcası ve eşleri gelmişti. Çocukları evde bırakmışlardı. Aile büyüğü olarak oturacaklardı. Aslında dedesi falan gelecekti ama memleketten gelmek zor olur diye çağırmamıştı babası. Zaten ev de küçüktü öyle sığılacak gibi değildi.
Musab da Safiye annesi, Ahmet babası, ablası ve eniştesinden başka dayısını çağırmıştı. Dayısı başta neden haber vermediği konusunda kızmıştı. Ama Musab o işi halletmişti. Dayısı halden anlayan adamdı. Musab'ı anlamakta güçlük çekmemişti.
Akşam misafirler geldiğinde Hatice Hanımın korktuğu başına gelmişti. Misafirler koltuklara sığmamışlardı. Mecburen bazıları sandalyelere oturmuştu. Böylece anca yer bulunmuştu. Musab, Zeynep' i çok kısa bir süre görmüştü. O kısa sürede onu hafızasında tutacak şekilde olmuştu. Zeynep, müstakbel eşi her zamanki gibi çok güzeldi. Musab aslında Zeynep'in tesettürüne alışamamıştı. Bu da çok uzun süre görmediğinden. Zamanla alışacağına emindi. Sadece gözlerine biraz zaman vermeliydi. Belli bir zaman sonra eski halini unutacaktı.
![](https://img.wattpad.com/cover/39375572-288-k944875.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suskun Gözler (Tamamlandı)
Teen FictionÖyle bir söz yazılır ki bütün bir hayat anlatılır, öyle bir hayat yaşanılır ki bütün sözler anlamsız kalır. Hayat bir şekilde akıp gidiyor zaten onemli olan her anı doya doya değil, dolu dolu ve anlamlı yaşayabilmek. Görme engelli Zeynep ile Musab'ı...