ZEYNEP

7.3K 374 22
                                    

Musab hızla vurdu ablasının kapısına. Betül gayet sakin açmıştı kapıyı. Telefonda duyduğu ses tonu sonucu beklediği ifadeyi göremeyince şaşırmıştı Musab. Ablası kapıyı açtıktan sonra son derece umursamaz şekilde içeri girmişti. Musab bir süre kapının önünde dikildikten sonra ablasını takip edip salona gitmeye karar verdi. Kapıyı ardından kapatarak ilerledi.

''Ne oluyor abla? Telefonda çabuk gel diyordun ama..''

''İyi ki doğdun Musaaab.'' bu nidalar ile Musab doğum gününü unutmuş olduğunu anladı. Pek kalabalık değillerdi. Eniştesinin annesi, ablası ve arkadaşlarından en yakın olan iki tanesi vardı. Hala aynı şeyi bağıran kişiler arasında bir ses kulağını tırmalamıştı. Bu ses ablasından gelmişti. ''İyi ki doğdun dayıı.'' diyordu gözleri kızarmış bir şekilde. Musab gözlerini ablasının olduğu yere indirdiğinde karnını tutuyordu. Düşündüğü şey miydi?

''Abla sen..'' kekeleyerek konuşuyordu Musab. Ablasının, abladan çok anne olarak gördüğü ablasının şimdi gerçek çocuğu mu olacaktı, gerçek abla mı olacaktı ablası? Eniştesine baktığında büyük bir mutlulukla ona güldüğünü gördü. O esnada ablası Musab'ın yanına gelmiş ve omuzlarından tutmuştu.

''Ben hamileyim Musab. Anne oluyorum. Ama çok büyük bir duam var biliyor musun?.'' Musab'ın ifadesinden ne olduğunu sorduğu belli oluyordu. Betül ciddi modu bir kenara bırakarak devam etti. Şimdi daha eğlenceli çıkıyordu sesi.'' İnşallah sana benzemez. Hemen gel dedim ama kaç saatte geldin. Aman aman bana bir Musab yeter.Bir fazlasını daha çekemem.'' Betül gülüyordu ama bu sözlerde sitem vardı. Musab bunu görmezden geldi. Sevincinin verdiği duyguyla ablasını kucakladı ve etrafında döndürmeye başladı. Betül kardeşinin kollarına zarar veremeyecek kadar ufak ufak vuruyordu. Bir yandan da bağırıyordu.

''Bırak..Musab bıraksana..'' kendini kaptırmış Musab'a biraz daha ciddi olması gerektiğini anlayarak '' Çocuğa zarar gelecek diyorum.'' dedi. Zarar sözünü duyan Musab yasaklı cümle geçmişçesine bir anda durdu ve ablasını sakince yere indirdi. Yeğeni olacağı gerçeği çevreye olan ilgisini azaltmıştı. Hayallere dalmış bir şekilde cinsiyetini düşünüyordu. İçinden bir kız olmasını istiyordu.Kıvırcık sarı saçlarıyla dayı yeğen oynadıklarını hayal ediyordu. Burnundan sıkarken mızmızlanmasını bile görmüştü Musab. Âmâ bunu dillendirmemeye karar verdi.

''Benim çocuğuma bu kadar sevindin. Kendi çocuğun olunca ne olacağını tahmin edemiyorum.'' ablasının sadece kendisinin duyabileceği şekilde söylediği sözler karşısında tepkisiz kalmıştı Musab. Evlilik onun için uzak bir durumdu.

Eniştesini de böyle bir güzel haber nedeniyle kutlaması gerektiğini hisseden Musab ona doğru gitti. Ona sarıldı ve birkaç tebrik sözcüğü söyledi. Eniştesinin mutluluğunu gözlerinden bariz şekilde görebiliyordu. Onlar Musab'ın örnek çiftleriydi. Ablasının okul bitişi hemen evlenmek istediği o günler geldi aklına. Evlilik isteğini ilk Musab'a söyleyen ablası onun onayına göre hareket edeceğini çok iyi biliyordu. Bu yüzden ona hiçbir şekilde engel olmamıştı. Ve Soner ile Betül çifti olmuştu. Şimdi ise iki kişiyle başlayan hayatları üçe çıkıyordu. O günlerde babasının ablasına yaptığı o uygunsuz davranışlara ablasının nasıl üzüldüğünü hatırladı Musab. Kız istemeye geldiklerinde babalık görevini formaliteden yapmıştı. Betül'ü vermeye can atan bir baba gibi davranmıştı. Ablasının daha sonrasında nasıl ağladığını hatırlıyordu Musab. O günden sonra babası, ablası için tamamen bitmişti. O şeylere rağmen 'Güzel günler çok uzakta değil.' diyebilen güçlü ablasını her haliyle hatırlıyordu Musab.

Düşüncelerinden sıyrılmayı başaran Musab eniştesinin annesinin yanına gitti. Annesi gibi gördüğü Safiye annesi, Musab'ı da oğlu gibi görüyordu. Birbilerine anne-oğul gibi sarılmışlardı. Safiye annesinde, annesini görmesinin en büyük nedeni ikisinin de 'bir daha bırakmam seni' der gibi sarılmasıydı. Musab o zamanlar annesine hep sitem etmişti ama şimdi buna çok büyük özlem ve pişmanlık içerisindeydi.

Musab ilerleyen dakikalarda ablasının yanına gelme şeklinden hesap soracağını hissetmişti. Onu artık kolaylıkla anlayabiliyordu. Bu kadar süre beklemesine de şaşmıştı zaten.

''Musab neden geç kaldın?'' sesi yapmacık bir sainlik barıdırıyordu.

''Abla hiç sormasan..'' ablasının yüzünden böyle bir cevabı kabul etmediğini görünce olanları anlattı. Betül'ün son kısmında ağzı açık kalmıştı. O kız tanıdığı bir kızmış gibi geliyordu. Kardeşine sorduğu bir kaç soru ile ''Ben onu tanıyorum galiba.'' dedi.

Musab neden bu kadar meraklandığını anlamadı. Ama o kızla tekrar karşılaşmak ve onda ne gördüğünü bulmaya çalışmak istiyordu. Ablasının tanıdığı biri olmasına olan şaşkınlığını bir nedene bağlayamadı. Ablasının kendiliğinden söylemesini istiyordu. Aksi olup kendisi sorarsa karakterine uygun olmayan bir şey yapmış olacağını düşünüyordu. Daha fazla dayanamayınca umursamaz gibi davranarak kim olduğunu sordu. Ablası cevapta çok cimri davranmıştı. Sadece ''Zeynep.'' demişti.


Zeynep mi? İsminin suret bulmuş haliydi o kız.


Kısa bir bölüm oldu ama diğer bölümlerde Zeynep bol bol geçeceği için görme engelli birinin psikolojisini öğrenmeye çalışıyorum. Dediğim gibi elimden geldiğince gerçekçi yazmaya çalışıyorum hikayeyi. Beğenenler desteklerini esirgemezse çok mutlu olurum. İnşallah sizin desteğinizle daha güzel yazmaya çalışacağım.Kendinize iyi bakın..

Suskun Gözler (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin