10

549 54 70
                                    

Jinki kardeşinin başını öptü ve ona gülümsedi.

***

Jonghyun un annesi evinin salonunda volta atıyor sonra tekrar büyük oğluna sinirle söyleniyordu.

"hayır aradan iki kocaman gün geçti jinki iki kocaman gün. jonghyun her şeyi sana itiraf etti ama sen gelip bize hiçbir şey söylemedin öyle mi?"

"ama anne kendime göre bir iki şey düşünmem gerekiyordu. Biraz araştırma yaptım."

"önce bana gelmeliydin! Ben senin annenim!"

"o da benim erkek kardeşim onun için her şeyin en hızlı bir şekilde olması için bu gerekiyordu. Hala kibumu getirebilecek düzeye gelmedim." Jinki annesine dert anlatmayı gerçekten sevmiyordu bazen jonghyun dan daha küçük davranabiliyordu annesi.

"yani sana işim düştü anne o yüzden geldim diyorsun."

"hadi ama tartışmayı bırakın bu haber gayet güzel bir haber şimdi ne yapabiliriz onu konuşalım." Dedi taemin in annesi. Jonghyun un annesi korkarak ona döndü onun burada olduğunu unutmuştu. ne zamandır konuşmuyordu bu kadın? Çaktırmadan konuşmaya devam etti.

"peki orada ne konuştular? Jonghyun anlattı mı sana jinki?" jinki elinde ki belleği annesine gösterdi.

"anlatmadı ama ben kayıtlara girip neler olduğuna baktım anneciğim." Sonra taemin in annesine dönerek devam etti. "kusura bakmayın sizin kayıtlara girmek zorunda kaldım." Taemin in annesi ona gülümsedi.

"bize de izlettiğin sürece sıkıntı yok."

Jinki 'tabi ki' diyerek ayağa kalarak bilgisayarı açmaya gitti. Bilgisayar açıldığında belleği takıp kaydettiği videoyu açtı. Bir süre izledikten sonra jonghyun un annesi sıkıntıyla konuştu.

"ne var normal konuşuyorlarmış gibi duruyor hem de ses yok bunu için mi- bir dakika! Onlar öpüşüyor mu? Geri sar kim öpüyor?"

"jonghyun gibi duruyor." Dedi taemin in annesi birkaç duyguyu aynı anda yaşıyordu. Jinki ona yanıldığını söyledi. Ağır çekimde tekrar yürüttü videoyu.

"bakın jonghyun yaklaşıyor ama öpen kişi taemin hatta jonghyun şok olarak geri çekiliyor böyle bir şey beklemediği belli."

Jonghyun un annesi kahkaha attı. "hayatım ne kadar ahlaksız bir çocuk yetiştirmişsin içer de sevgilisi onu beklerken o jonghyun u öpüyor." Taemin in annesi utanarak yüzünü kaçırdı. Jonghyun un annesi konuşmaya devam etti. "benim geri zekalı oğlum yapamazdı cidden gurur duydum taeminle. Bence çocukları değiştirmeliyiz taeminle ben çok daha uyumlu olurduk." Jinki annesine kınayan gözlerle baktıysa da annesinin pek umurunda olmamıştı. Jinki bilgisayarı kapatınca annesi mızırdandı.

"belleği bana ver o zaman."

"hayır anne senin bununla ne yapacağın belli değil." Annesi ona kaşlarını çatarak baktı önce sonrada hak verip sustu. "neyse asıl konumuza dönecek olursak..."

"asıl konumuz kibum mu? O işi çoktan hallettim merak etme annesinin burada ki doktoruna kadar her şeyi hazır." Jinki annesine hayranlıkla baktı. Annesi sırıtıp konuştu.

"zekanı kimden aldığını sanıyordun?" taemin in annesi bunun üzerine gözlerini devirdi.

****

Jonghyun yatağına uzanmış kulağında kulaklıkları gözlerini kapatmış kafasını dinliyordu. Ne dinlediğini bilmiyordu ve aklında sedece taemin vardı. İki gündür ondan kaçmayı çok iyi başarmıştı ama bu seferde özlüyordu. Taemin i çok özlemişti. Jonghyun ne yapması gerektiğini kestiremiyordu artık. Keşke her şey eskisi gibi olsaydı. Aptal neden minhodan hoşlanıyordu ki? Yumruğunu sıkıp gözlerini açtı. O an karşısında gördüğü teamin le kendini geri çekip taemin i ittirdi. Kulaklığını çıkardığı gibi söylenmeye başladı.

"sen ne yapıyorsun burada?" taemin sırıtarak cevap verdi.

"seni özledim diyebiliriz. Sen beni hiç mi özlemedin jonghyun?"

"defol git taemin!" dedi jonghyun sinirle. Taemin in hiç umurunda değildi onun ses tonu. Herkes bu ses tonundan korkarken neden bu çocuğun umurunda olmuyordu?

"ah bak sinirlenmen iyi oldu az daha unutacaktım. Sana bir hediye aldım." Dedi taemin. Jonghyun umursamıyormuş gibi dursa da merak etmişti. Taemin ceketinin cebinden bir şey çıkardı. Jonghyun gözlerini kısarak ne olduğunu anlamaya çalışmıştı ama anlayamamıştı.

"ne olduğunu bilmiyorsun değil mi?" dedi taemin baya keyif alıyor gibiydi. "bu kurutulmuş papatya bunun çayını içince sinire strese çok iyi geliyormuş. Görünce aklıma sen geldin almasam olmazdı." Jonghyun gözlerini devirdi taemin neden bu kadar saçmalamak zorundaydı ki?

"tamam hediyen için teşekkür ederim artık gidebilirsin." Dedi jonghyun. poşeti onun elinden alıp kenara koydu sonra da yatağına geri uzandı. Taemin onun bu tavrına biraz sinirlense de gülümsemeye devam etti. jonghyun onu umursayacaktı öyle ya da böyle. Jongyun u biraz ittirip yatağa uzandı ve Jonghyun dan beklediği tepkiyi aldı.

"taemin ne yapıyorsun? Ya da neden yapıyorsun."

"dikkatini çekmeye çalışıyorum çünkü bir soru aklıma takıldı ve cevabını çok merak ediyorum." Jonghyun suratını sıvazlayıp taemin e döndü.

"ne soracaksan sor ve git lütfen." Taemin onun tavrına gözerini devirdi sonra da gülümseyip konuşmaya başladı.

"şimdi sen benden hoşlanıyorsun ya?" jonghyun bu lafa kaşlarını çatsa da taemin umursamadan konuşmaya devam etti. "peki nefretine ne oldu?"

"ah işte hiç değişmeyen tek şey o sanırım." Dedi jonghyun doğruyu söylediği her halinden belliydi. Taemin in suratı düştü bu jonghyun u biraz keyiflendirmişti.

"ne o taemin? Beklediğin cevabı alamamışsın gibi duruyorsun."

"sanki umurumdaymış gibi." Dedi taemin yataktan kalkmaya çalışırken. Jonghyun onu bileğinden tutarak kalkmasına izin vermedi. Hatta taemin i hızla çekip üstüne düşmesini sağladı. Taemin onun kollarından kurtulmak için çabalasa da jonghyun onu çok sıkı tutmayı başarmıştı. taemin çabasının boşa olduğunu fark edince vazgeçip gözlerini jonghyun un gözlerine dikti. Yüzleri birbirine o kadar yakındı ki jonghyun un nefesi taemin in çenesine vuruyordu.

"ben de sana bir soru sorayım taemin. Neden umurumda değil desende bu kadar umurunda? Neden benle uğraşmaktan bu kadar keyif alıyorsun? Kavga etmek bile sanki sana enerji veriyor taemin." Jonghyun bu soruyu sorarken o kadar ciddiydi ki taemin yutkunmak zorunda hissetti kendini.

"öyle bir şey yok." Dedi taemin jonghyun onun yalanına sırıttı.

"bir birimizi en yakın arkadaşlarımızdan daha iyi tanıyoruz taemin. Tavırlarını anlamayacağımı mı düşünüyorsun? Sadece nedenini merak ettim." Taemin jonghyun un kollarından kurtuldu. Ayağa kalkarken söylendi.

"alışkanlık! Sadece alışkanlığımsın o kadar." Ve sinirle kapıyı yürüdü. Jonghyun onun kalçasını izlediğini fark edince kendini tutamayarak güldü. Taemin kızgınlıkla ona döndü.

"neye gülüyorsun?" jonghyun kahkahasını bastırmaya çalışırken eline aldığı kurutulmuş papatyayı taemin e salladı.

"bence sende denemelisin. Rahatlatır." Jonghyun gülmeye devam ederken taemin ona son bir bakış atıktan sonra kapıyı sertçe vurarak odadan çıktı.

***

notcuk: yazarınız yorumlarınızdan dolayı havalara uçtu ve bugünkü bölümü hemen paylaşıyor :) siz böyle güzel yorumlar yapın canımı yiyin <3

School JongtaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin