2

817 61 29
                                    

"vay be ne hikâyeymiş. Peki ne oldu da bitti?" dedi taemin. Gerçekten ne olmuş olabilirdi ki?

"minhonun annesi kibuma para önerdi ve kibum minho yu terk edip Amerika ya yerleşti." Dedi jong-in sesinde kendinin bile hala inanamadığını söyleyen bir tını vardı.

"kibum mu? Jonghyun u parasını reddetmiş adamdan bahsediyoruz. Tamam adamı bende sevmiyorum ama yiğidi öldür hakkını yeme adamın parasıyla kağıttan kale yapardık küçükken. Bu işte bir saçmalık var." Dedi taemin. Tam o sırada omzunda hissettiği elle arkasını döndü.

"adımı duydum sanki? Bakıyorum ismimi anmadan yaşayamıyorsun taemin." Dedi jonghyun.

"hayal kurma jonghyun adını anmamak için takma isim aradım ama sana yakışacak derece çirkin bir isim bulamadım o yüzden hala adını anmak zorunda kalıyorum maalesef."

"seni var ya..."

"tabi tabi o dediğinden jonghyun. Neyse bunları boş ver de beni arkadaşınla tanıştırsana."

"hangi arkadaşımla?" dedi jonghyun anlamamıştı.

"minho ile işte."

Minho mu diye geveledi jonghyun moonkyu ya dönerek. Moonkyu ellerini iki yana açıp dudaklarını büzerek bir şeyden haberi olmadığını gösterdi jonghyuna.

"minho mu? Ne yapacaksın onunla tanışıp?"

"acılarını unutturacağım diyelim?" taemin in bu sözü üzerine jonghyun elini ateşe değmiş gibi taemin in omzundan çekti. Birkaç adım geri atıp kaşlarını çattı.

"minho ya bulaşma canını yakarım taemin. Çocuk daha yeni düzeldi." Dedi ve ortamdan hızla uzaklaştı.

Taemin omuzlarını silkip arkadaşlarına döndü sanki jonghyun un tehditlerine pabuç bırakırmış gibi. Arkadaşlarının ikisi de kocaman olmuş gözlerle ona bakıyorlardı.

"ne var?"

"h-hiç." Diye cevap verdi jong-in.

"iyi." Dedi taemin ve minho yu süzmeye devam etti. Kibum gittiğine gerçekten pişman olacaktı.

***

Jonghyun kendini zar zor eve atabilmiş direk odasına gidip uyumak istiyordu. İçerden gelen sesleri duyduğunda ise başından aşağıya kaynar sular döküldü. Taemin annesiyle kıkırdıyordu. Geldiğini belli etmeden odasına gitmeye çalıştı.

"ah efendim demek geldiniz misafirleriniz sizi bekliyorlardı..." dedi hizmetli kız epey yüksek bir ses tonuyla. Jonghyun onu susturmaya çalışsa da baya bir geç kalmıştı. Annesi sırıtıp oğluna el salladı.

"gel oğlum bak taemin seni görmeye gelmiş."

"iyi gördü gitsin o zaman." Dedi jonghyun tüm tersliğiyle. Annesi her şeyin bir şaka olduğunu düşünse gerek kıkırdayarak taemin e döndü.

"bu çocuk hep böyle işte huysuz. Hadi siz odasına çıkın yemek hazır olunca ben sizi çağırtırım o sırada da konuşacaklarını konuşursunuz." Taemin gülümseyerek başını salladı. Ayağa kalkıp jonghyun un koluna girdi.

"hadi odana çıkalım jonghyun." Jonghyun hızla kolundan çıkıp odasına yürüdü taemin de peşinden gitti. Odaya girdiklerinde ise jonghyun kapıyı kapattığı gibi konuşmaya başladı.

"sana minho hakkında yardım etmeyeceğimi söyledim taemin."

"minho kimin umurunda jonghyun? Ben senin için geldim. Yanıma gelsene." Dedi taemin yatağı göstererek. Aynı zamanda geri çekilerek yatakta jonghyun a yer açmaya çalışıyordu.

School JongtaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin