15

618 46 68
                                    

Jonghyun lavabodan çıkar çıkmaz bahçeye yürüdü. Nefesi daralıyordu bu durum daha ne kadar böyle devam edecekti bilmiyordu. Tamam bu olayda da bir önce ki olayda da tüm suçu taemin e atmış içini rahatlatmıştı güya ama asıl suçun kendisinde olduğunu da biliyordu. Ne yapacağını bilmemek gerçekten en nefret ettiği şeydi jonghyun un. Taemin i istiyordu bunu çok önce kabullenmişti ama bir yandan da istemiyordu en azından en yakın arkadaşının sevgilisi olduğu sürece. Gerçekten onları ayırmak en doğru yol muydu ayrıldıklarında jonghyun un sandığı kadar mutlu olmazsa neler olurdu düşünmek bile istemiyordu. Jonghyun kendini kafese kapatılmış gibi hissediyordu. Ayakları onu fark etmeden geçen yıl minho ile canları sıkkın olduğunda her zaman geldikleri yere getirmişti. Bu yıl buraya ilk defa geliyordu. Başını kaldırıp geçen yıl oturdukları bankın orada olup olmadığına baktı büyük ihtimal hizmetliler onu bahçenin ön tarafına kaldırmışlardı. Baktığı yerde beklediğinden daha farklı bir görüntü vardı minho bankta oturmuş ona bakıyordu bir süre sonra gülümseyip yanını gösterince jonghyun da ona gülümseyerek minhonun gösterdiği yere oturdu.

"bankı bahçenin önüne taşımışlardır diye düşünmüştüm."

"taşımışlardı. Geldiğim gün geri taşıttım. Her gün yere otursam üşütürdüm." Dedi minho yarım ağız gülümseyerek. Jonghyun kafası karışmış minho ya baktı. Ne yani minho okula döndüğünden beri her gün buraya mı geliyordu ve jonghyun un bundan haberi bile yoktu. Minho nun bu kadar kötü bir ruh halinde olduğunu nasıl olurda fark edemezdi bir de kendine en yakın arkadaş diyordu. Minho hiç düzelmemişti sadece düzelmiş gibi davranıyordu o kadar. Taemin de bu görünüşünü tamamlayan bir parçaydı sadece.

"neyin var jonghyun buraya geldiysen bir sıkıntın olduğu kesin..."

"emin ol öğrenmek istemezsin." Dedi jonghyun zaten söyleyemezdi de. "senin derdin ne asıl her gün buraya gelecek kadar?"

"sanki bilmiyorsun jonghyun. Ne olabilir tabi ki kibum... ondan gerçekten nefret ediyorum. Gittiğinden beri bir yaz iki bahar geçti jonghyun ama ben kıştan başka bir mevsim yaşadığımı hissetmedim. Bu gün onu görünce ise... aman boş ver ya."

Jonghyun hazır kibum konusu açılmışken kendini açıklamaya çalıştı.

"minho ben kibum konusunda..."

"her şeyi biliyorum anlatmana gerek yok seni anlıyorum ne yapabilirsin ki mecbursun."

"nasıl yani neyi biliyorsun nasıl öğrendin bana kızmayacak mısın?"

"seni neden suçlayayım ki senin suçun yok bir çok suçlu varken belki en masumu sensin hatta." Jonghyun neler olduğunu anlayamamıştı bu olayda jonghyundan başka suçlu yoktu ki minho nasıl her şeyi bilip jonghyun u suçsuz bulurdu? Yoksa taemin i mi suçluyordu... jonghyun buna izin veremezdi taemin ne kadar suçluysa jonghyun da o kadar suçluydu. Jonghyun tam konuşacakken minho konuşmaya devam etti.

"annen dün gece annemi aramış. Araları zaten hiç iyi olmamıştı biliyordum ama annenin bu kadara ileri gideceğini hiç düşünmemiştim sırf annemin inadına kibumu Japonya dan getireceği kimsenin aklına gelmezdi hem de hiç kimsenin. Sana haber vermiş miydi böyle bir

şey yapacağını?" jonghyun annesinin neler çevirdiğini anlamaya çalışıyordu.

"ya annem işte ne yapacağı hiç belli olmuyor inan neler çekiyorum tahmin edemezsin. Yani annem senin anneni arayıp ben senin inadına kibum u mu getirttim demiş?"

"yok ya tam olarak öyle dememiş tabi ki. kibumu getirttiğini annesi hastaneden çıkana kadar kibuma annelik yapacağını söylemiş. Yani bira göz dağı vermiş anlayacağın."

School JongtaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin