23

564 39 107
                                    

Jonghyun aldığı zambak buketini ayının kucağına koymuş taemin in mutlu olacağını umarak hemen yola çıktı. Taemin gerçekten bu çiçekleri beğenmek zorundaydı beğenmemesi için hiçbir neden yoktu. Jonghyun bir yandan arabayı kullanıyor bir yandan çiceğin yapraklarını seviyordu. Eve yaklaştığın da için de oluşan heyecanı bastıramıyordu bir türlü. Geldiğinde ise çiçeği kaptığı gibi arabadan indi. O an da kapıda gördüğü ikiliyle elinde ki çiçeği düşmesin diye zor tuttu. Taemin elin de kocaman bir gül buketi karşısında ki minho ya sımsıkı sarılıyordu. Tüm yüzünden güler açıyordu zaten minho nun aldığı güller jonghyun un aldığı zambağı böylesine ezmişti işte. Zaten herkes güllerden hoşlanırdı zambak nerden çıkmıştı ki jonghyun tüm çiçeği ağzına sokup yemek istiyordu şu an. Nasıl da aptal bir mutlulukla taemin in yanına koşmuştu. Gerçekten aptaldı ama gerçekten telefonda söyledikleri doğruydu işte her defasın da taemin e koştuğu için aptalın önde gideniydi. Taemin in onun için ağladığını düşünmesi aptallığın en üst seviyesiydi. Tam arabasına geri dönecekti ki taemin onu görüp seslendi. Jonghyun şu an görünmez olmayı deli gibi isterdi elinde ki çiçeği ne yapacağını bilemeden taemin in gözlerine baktı.

"barışmanızı görmek güzel..." dedi jonghyun ikisine bakarak. Taemin ona öylece bakarken minho teşekkür etti.

"zaten çok saçma bir nedenden dolayı kavga etmiştik değil mi hayatım?" dedi minho ondan cevap beklese de taemin pek onu dinlemiş gibi görünmüyor jonghyun un elinde ki çiçeklere bakıyordu.

"zambak en sevdiğim çiçektir..." dedi taemin. Minho gülmeye başladı.

"dostum sen de mi özür dilemeye geldin? Çiçekler taemin e mi?" jonghyun minho nun bu lafı üzerine taemin e tekrar baktı ve artık ondan vaz geçmesi gerektiğini fark ederek minho ya döndü.

"ben kimseden özür dilemem minho... özellikle de annemin yardımları olmadan yaşayamayacakken bir de gelip bana bir ton nankörlük eden taeminden asla özür dilemem." Jonghyun un bu söylediği kendide dahil olmak üzere herkesi şok etmişti. Minho hemen lafa atladı.

"sözlerini geri al jonghyun bu sefer gerçekten ileri gittin." Jonghyun artık bir kere zıvanadan çıkmış kimsenin onu durduramayacağı kadar gözü kararmıştı.

"fazla ileri gittiysem hesabını kendi sorsun kız gibi erkek arkadaşının arkasına sığınmasın. Hem o da biliyor söylediklerimin gerçek olduğunu değil mi taemin. Bu zamana kadar sana arkadaş gibi davrandığım doğru ama artık sıkıldım herkes yerini bilsin."

Minho aynı zamanda hem en yakın arkadaşının böyle davranmasına hem de taemin in bunlar karşısında hiçbir şey söylememesine şaşırıyor taemine son bir kez baktıktan sonra kendisi konuşmaya karar verdi. Tam ağzını açmış bir ton şey söyleyecekken taemin onu kolundan tutarak durdurdu.

"gerçekleri söylüyor minho. Fazla nankörlük yapıyorum..." taemin in böyle konuşması jonghyun u da derinden üzüyordu ama bu salak hoşlanma duygusu daha fazla yaşayamazdı taemin onun canını ne kadar yakıyorsa o da taemin in canını o kadar yakacaktı işte.

"ama taemin..." dedi minho bu sefer de jonghyun sözünü kesmişti.

"taemin git annemi çağır buradaymış onu almamı söyledi." Taemin jonghyun un dediğini yaparak eve yürümeye başlamıştı.

"bu arada..." diyerek onu durdurdu jonghyun. "madem çiçek en sevdiğin çiçek anneme almıştım ama bir dalını sana verebilirim. Ne olsa bizden bir şey almaya alışıksın." Dedi jonghyun büyük bir kavga bekliyordu. Taemin in ona yumruk atmasını veya bambaşka şeyler ama taemin apayrı bir şey yaparak elini uzattı. Jonghyun başta anlayamadı.

School JongtaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin