18

762 49 110
                                    

not: biliyorum çok bekletiyorum ama gerçekten sebeblerim var canlarım :) yorumlarınızı esirgemeyin iyi bayramlar sizi seviyorum :*


Jonghyun un annesi kibum ve arisa ile konuşarak evin oturma odasına kadar gelmişti. Oturma odasın da oturan Taemin i görünce ise gülümsedi.

"hoş geldin taemin nasılsın evladım?"

"iyiyim siz nasılsınız? Gerçi bu sıra keyfiniz yerinde olsa gerek bir çok çocuğunuz var yanınız da." Dedi taemin bakışlarını arisanın üzerine yoğunlaştırmıştı bunu söylerken. Jonghyun un annesi şok onun bu tavrı karşısında ne yapacağını bilememişti taemin konuşmaya devam etti.

"konuşmamız gerekiyor..."

"tabi Taemin ne istersen konuşalım."

Taemin in gözleri yine arisayı işaret ediyor konuştu. "özel bir konu yalnız konuşursak çok daha iyi olur." Arisa bunun üzerine gülümseyerek merdivenlere yönlendi.

"ben de jonghyun a bakacaktım zaten." Taemin ona ateş atan gözleriyle baktı.

"ne?" arisa ona sırıtarak merdivenleri tırmandı Taemin normalde olsa gidip o kızı yolundan döndürmeyi çok iyi bilirdi ama jonghyun un annesi karşısındayken yapamadı. Kibum da selam vererek uzaklaşınca jonghyun un annesi taemine döndü.

"evet Taemin seni dinliyorum."

"o kızın jonghyun un odasına elini kolunu sallayarak girmesine gerçekten izin mi veriyorsunuz? Jonghyun un kızlara olan zaafını bilmiyor musunuz?"

Kadın iç geçirerek konuşmaya başladı.

"biliyorum emin ol ama jonghyun bu kıza diğer kızlara davrandığından çok daha farklı davranıyor emin olabilirsin."

Taemin in yüzü kasılmıştı.

"hayır da bu kızın ne gibi farkı olabilir ki jonghyun için? Çok daha güzel kızlarla yattı kendi gözlerimle gördüm."

"yatarken mi?" dedi jonghyun un annesi içinden geçen tiksinme hissine karşı koyamamış yüzüne yansıtmıştı.

"yani bir keresinde görmüştüm. Kazayla tabi ki." taemin bunları söylerken büyük yalan konuşmuştu. O gün jonghyun u takip etmişti ve ne göreceğini adı gibi biliyordu ama görmese jonghyun un böyle adi bir insan olduğuna asla inanamazdı ve jonghyun onu her zaman ki gibi hayal kırıklığına uğratıp ne kadar adi bir insan olduğunu taemin in gözlerine sokmuştu resmen.

"neyse..." dedi taemin "asıl konumuz bu değil."

"asıl konumuz ne peki taemin gerçekten ilk defa seni anlayamıyorum." Jonghyun da bugün aynı şeyi söylemişti. Taemin gerçekten bu kadar anlaşılmaz olamazdı.

"asıl konumuz..." gerçekten konu neydi? Taemin niye bu kadar sinirliydi.

"çocuğum neyin var? Gerçekten iyi görünmüyorsun otur istersen." Taemin oturarak konuşmaya başladı. Sinirlendiği şeyi bulmuştu.

"asıl konu sizin herkesi evlat edinmeniz." Jonghyun un annesi kaşlarını çattı.

"o ne demek taemin?"

"arisa dan bahsediyorum herkese o artık benim çocuğum gibi diyormuşsunuz onun için. Benim annem yapsa aynısını hoşunuza gider mi? annem nasıl üzülüyordur kim bilir."

"Taemin annenle ilişkimizin derinliğini biliyorsun annen bana danışmadan öyle bir şeyi zaten yapmaz ki ben de yapmam annenin haberi var." Taemin annesinden böyle bir şey beklemiyor ama jonghyun un annesinin yalan konuşmadığına da emindi. Kendi annesinin bu olaydan haberi vardı.

"sizi kırmamak için onaylamış gibi yapmıştır."

"emin ol anneni senden daha iyi tanıyorum taemin hatta seni de senden daha iyi tanıyorum. Bence anneni bahane etmek yerine kendim rahatsız oluyorum desen daha inandırıcı olur."

"tamam bende rahatsız oluyorum size yalan söylemeyeceğim ama gerçekten annemin de rahatsız olacağını düşünmüştüm. Onun babam aptalca kendini vurduğundan beri sahip olduğu tek kişi sizsiniz. Siz olmasanız ne halde olurduk-" jonghyun un annesi onun lafını kesti.

"birincisi baban kendini aptalca vurmadı kimse öyle kolayca intihar etmez taemin baban iflas ettikten sonra neler yaşadığını sen anlayamayacak kadar küçüksün. Ayrıca annenin sahip olduğu tek kişi ben değilim. Senin kadar güzel bir çocuğu olan bir anne dönüp bana bakmaz emin ol."

"güzel değilim ben." Dedi taemin alışkanlık olarak. Sonradan çok aptal hissedip utanınca joghyun un annesi ona gülümseyip saçlarını karıştırdı.

"aman jonghyun görmesin bir ton laf eder onun saçlarına dokunma diye." taemin de gülümsüyordu.

"o arisanın saçına dokunsun umurumda değil isteğiniz kadar saçımla oynayabilirsiniz."

Jonghyun un annesi elini durdurup ciddileşmişti.

"bak taemin benim üç oğlum bir kızım var ve inan bana değişmesini istemiyorum."

"jinki jonghyun kibum ve arisadan bahsetmiyorsunuz umarım."

Kadın kahkaha atıp konuştu.

"hayır jinki jonghyun sen ve Victoria dan bahsediyorum. Gerçi Victoria ya sakın söyleme o kendini bir beş yıl daha istenmeyen gelin olarak görmeye mahkum." Taemin de kahkaha atıyordu.

"neden?"

"çünkü oğluma düğün yapamadım! Daha ne olsun?"

"hayır onu sormadım neden kibum ve arisa için çocuklarım diyorsunuz."

"çünkü anneleri hastanede Taemin çok kötü durumda olan iki çocuğu korumak görevim bir de senin o sevgilim dediğin kişinin annesinin ezmesini istemiyorum. En azından o kadın hastaneden çıkana kadar o çocuklara sahip çıkacağım. Bunu seninde anlayışla karşılayacağına eminim."

Taemin bir şey diyememişti sessiz bir haklısınız mırıldandıktan sonra jonghyun un sesini duydu ve ayağa fırladı.

"üzgünüm efendim benim gitmem gerekiyor çok acil bir işim olduğunu unutmuşum."

"yemeğe kalsaydın oğlum?"

"ah üzgünüm daha sonra belki." Dedi taemin jonghyun un annesi onu geçirmek için ayağa kalkmıştı. Taemin girişin yanına vazoya konmuş çiçekleri göstererek konuştu.

"zambak sever misiniz?"

"en sevdiğim çiçek."

"ah benim de. sağ olsun biricik gelinim unutmamış benim için almış." Taemin onun gelinim derken yüzünü buruşturmasına ama yinede çiçekleri evin en göz alıcı yerine koymasına gülmeden edememişti. Jonghyun un sesi daha yakından duyulunca ise kendini direk dışarı attı. Arkasında bıraktığı kadın ona anca bağırarak senini duyurabilmişti.

"annene selam söyle." Dedi kadın ve eve girip kapıyı kapattı. Tam o sıra oğlu karşısında belirdi.

"aman jonghyun ödümü kopardın oğlum ya." Jonghyun ona sırıttı.

"kimle konuşuyordun?"

"taemin ile..."

"o gitmemiş miydi?"

"şimdi gitti işte. Biliyor muydun taemin in de en sevdiği çiçek zambakmış."

"ciddi misin sen anne?"

"evet öyle söyledi zambakmış."

"zambak olmasını söylemiyorum gerçekten kız gibi en sevdiği çiçek mi varmış?" dedi jonghyun ve kahkahaya boğuldu. Annesi ise oğluna kınayan gözlerle baktıktan sonra mutfağa geçmişti. Jonghyun yanındaki çiçeğe tekrar baktı bunun neresini seviyordu ki alt tarafı ottu işte. Boş verip oturma odasına geçti.

***


School JongtaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin