Jonghyun abisiyle konuştuğu günden bu yana yaklaşık bir hafta geçmiş abisi onu arayınca ise merakla telefonu açtı. Gerçi pek bir inancı yoktu ama belki abisi kibum konusun da bir ilerleme kaydetmiş olabilirdi. Telefonu açtı.
"alo abi..."
"bodruma gel jonghyun." Dedi jinki ve telefonu kapattı. Jonghyun ne oluyor diyemeden kapanan telefona öylece bakakaldı. Abisi iyi değildi her halde yine de evin bodrumuna indi. Abisi yerde yatan iki kişinin başına duruyordu arkasında da izbandut gibi iki adam vardı.
"abi sen ne yaptın? Birini mi öldürdün yoksa? Ne yapacağız?"
"saçmalama be niye birini öldüreyim? Kibum ve kız kardeşi arisa yı getirdim işte." Dedi jonghyun eliyle yerde baygın olan iki kişiyi göstererek. Jonghyun moda girmiş abisine gözlerini devirdi.
"neden onları kaçırıp zorla burada tutuyormuşuz gibi davranıyorsun abi? Bir de bayılttın mı? bu işlere hevesin olduğunu düşünüyorum şu an. Ah zavallı arisa..." dedi jonghyun arisay a doğru yürüyüp kızı kucakladı.
"sana da yaranılmıyor." Dedi jinki kardeşine. Jonghyun gülümseyerek ona döndü.
"abi... gerçekten sağ ol." Jinki de ona gülümseyince jonghyun devam etti. "adamlarına söyle de kibumu benim odaya taşıyalım." Jinki adamlarına başıyla işaret verince adamlar kibumu yerden kaldırıp jonghyun un peşine takıldılar. Jonghyun şu an da kibum un dönmüş olmasından çok abisinin girdiği mafya rol modeline şaşırıyordu neden öyle bir hal almıştı ki? gerçi artık kibum konusunu düşünse çok iyi ederdi. Yani tamam onu geri getirmek zekiceydi ama şimdi ne yapacaktı. Hem kibum jonghyun dan nefret ediyordu ki etmekte de haklıydı jonghyun bunu reddedemezdi bu yüzden jonghyun un dediklerini yapmayabilirdi hatta Japonya ya geri döneceğim bile diyebilirdi. Arisayı kendi yatağına yatırınca abisine dönüp sordu.
"annesi nerde?"
"hastane de onu buraya getiremezdik jonghyun. Yol kadıncağızı çok yordu ama endişelenme bizim hastanede ve en iyi bakımın yapılmasını emrettim. Japonya da çok iyi bir tedavi gördüğünü söyleyemeyeceğim. Aslında bu zavallıları da böyle getirmeyecektim buraya ama adamlarım olduğunu söylediğin kişiler olayı böyle yorumlamışlar." Jonghyun diyecek bir şey bulamıyor abisine başını salladı. Kibum uyanınca sıkı bir kavga onu bekliyordu. Jinki adamlar odadan çıktıktan sonra tüm ciddiyetiyle jonghyun a döndü.
"jonghyun ne yapacaksın?"
"sanırım bende bilmiyorum ama bundan sonrasını ben hallederim abi sen gidebilirsin. Gerçekten teşekkür ederim." Dedi jonghyun abisine sarıldı. Jinki de onu sımsıkı sardıktan sonra odadan çıktı. Jonghyun odada baygın iki insanla yalnız kalmıştı. Önce gidip arisanın üzerine bir örtü örttü sonrada kanepeye oturarak ne yapacağını planlamaya başladı. Aklına yine o en çok pişman olduğu gün geldi.
'kibum jonghyun u uyduruk bir yere çağırmıştı. Jonghyun buraya durumun gerçekten ama gerçekten önemli olduğunu düşünmese asla gelmezdi. Gözleri kibum u bulunca onun yanına oturmaya gitti. İçecek bir şey ısmarladıktan sonra kibum a döndü.
"evet ne istiyorsun?"
"jonghyun bu sana anlatacaklarımı kimseye anlatmayacaksın tamam mı? minho ya bile." Jonghyun gözlerini devirdi.
"tamam hadi söyle ne söyleyeceksen."
"benim annem..." dedi kibum jonghyun un içeceğini getiren garsonun gitmesini bekledikten sonra konuşmaya devam etti. "bak bunu bende yeni öğrendim tamam mı? annem uyuşturucu kaçakçısıymış jonghyun. Sürekli Japonya ya gidip gelmesinin nedeni buymuş. Hatta orada da bir kızı varmış inanabiliyor musun?" Jonghyun duyduğuyla ağzındaki içeceği zor yutabilmişti.
"bunu bana neden anlatıyorsun ki?"
"annem bu güne kadar bunu çok iyi saklayabilmişti ama..."
"ama?" dedi jonghyun etrafına bakınarak. Konuşmayı kimse duysun istemiyordu.
"minhonun annesi öğrenmiş. Her şeyi öğrenmiş. Geçen gün beni tehdit etti. Annemle beraber Japonya ya taşınmazsam annemi ihbar edeceğini söyledi. Bir yandan da annem sattığı malları kullanmaya başlamış hastaneye yatması gerekiyor. Ne yapacağımı bilmiyorum jonghyun ama sen bana yardım edersen..."
"sana nasıl yardım edebilirim ki?"
"annemi hastanenize yatırsak uyuşturucu tedavisi alsa ama raporlara başka bir hastalık için tedavi gördüğü yazılırsa minhonun annesi hiçbir şey kanıtlayamaz o sırada ben de kalan şeylerden kurtulurum jonghyun."
"yardım etmezsem?" dedi jonghyun. Kibum ellerini yüzüne kapattı.
"eğer etmezsen o kadının dediğini yapmak zorunda kalacağım minho yu terk edip Japonya ya yerleşeceğim."
"minho sormayacak mı neden terk edip gittiğini?"
"annesi her şeyi düşünmüş. Minho sorarsa para alıp gittiğimi söyleyecek."
"e sen anlat minho ya her şeyi. O benden daha çok yardım eder sana eminim ki."
"ben- ben bunu minho ya anlatamam jonghyun. Tek umudum sensin yoksa gerçekten Japonya ya yerleşmek zorun da kalacağım."
"git ve yerleş o zaman kibum umurum da değil."
"e-eğer korkuyorsan gerçekten korkmanı gerektirecek bir şey yok jonghyun ben her şeyi düşündüm."
"korktuğu mu kim söyledi? Asla korkmuyorum. Sadece sana yardım etmeyeceğim."
"yapma ama jonghyun yalvarırım. Benim için değil minho için." Jonghyun ona güldü.
"sana minho ile çıkman için yalvardığım günü hatırlıyor musun kibum? O gün demiştim benden bir şey isteyeceksin ama yalvarsan bile yapmayacağım diye. sen de benden bir şey istemeyeceğine emin gibiydin..."
"jonghyun böyle bir inat için..."
"ben de böyle biriyim. Üzgünüm ama sana bir tavsiye vereyim bence gidip minho ile konuş." Dedi jonghyun ve masadan kalkıp arkasını bakmadan yürüdü.'
jonghyun zamanı geri alıp kibum a yardım etmeyi o kadar istiyordu ki anlatamazdı ama o günler de kibumun minho dan yardım isteyeceğine emindi. Tabi kibum un ne kadar inat olduğunu aklından çıkarmıştı. Suratına atılan yumrukla düşüncelerinden sıyrılırken arisanın çığlığı kulaklarında yankılanmıştı.
****
canlarım istediğiniz gibi yayınlıyorum bölümü umarım beğenir ve yorumlarınızı esirgemezsiniz :****
![](https://img.wattpad.com/cover/43652407-288-k764499.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
School Jongtae
Fanfic@cescedes in doğum günü hediyesi olarak yazılmış bir lise au dur. ne yalan söyleyeyim bu kadar keyif alacağımı düşünmemiştim başta ama şimdi çok memnunum umarım siz de benim kadar memnun olursunuz... <3