21

583 38 37
                                    


Minho eve girmiş içkilerin yerini ne zamandır biliyor hemen mutfağın olduğu yere yürümeye başladı. Tam mutfağın kapısına gelmişti ki gördüğü ile öylece kalakaldı. Kibum arkası ona dönük bir şeyler mırıldanarak bulaşıkları yıkıyordu. Minho başta ne yapacağını bilemedi haliyle sonradan zaten konuşmaları gerektiğini sadece ertelediklerini düşünerek mutfağa girdi. Kibum hala onu fark edememişti minho konuşmaya başladı mı bölünmek istemediğinin farkında kapıyı kilitledi. Kibum anca etrafında biri olduğunu fark etmiş sesin geldiği yöne döndü. Minho yu görmeyi ummadığı her halinden belliydi eli ayağına dolandı. Elinde kalan köpükleri hızla üstüne silip temizlemeye çalışırken minho ona öylece bakıyordu. Kibum onun bir şeyler söylemesini bekliyor asla ilk konuşan kendisi olamaz elleriyle oynamaya başladı. Minho en sonunda dayanamayıp konuşmaya başladı.

"hala saçma ve gereksiz şeyler yapmaktan vaz geçmemişsin. Evde hizmetli varken bu işleri yapmak sana mı kalır hem artık onlar bile elinde yıkamıyorlar bu iş için makineler var." Kibum tam ona gülümseyecekti ki minhonun suratı engel oldu. Kibum onu hiç bu kadar soğuk görmemişti. Böylesine nefret dolu böylesine kızgın. Bugüne kadar onu okulda bir çok kez görmüştü ama minho ona hiç öyle bakmamıştı.

"Sen de hala dışarıya hep iyiyim diyorsun anlaşılan. Hala iyi rol yapıyorsun şuan ki duygularını göstermeyip saklamak gerçekten büyük oyunculuk. Bu kadar büyük nefreti nasıl sakladın içinde minho hem de kaç gün..."

Minho o konuştukça daha da sinirlendiğini hissediyordu.

"ne kadar büyük duyguları saklamak zorunda kaldığımı biliyorsun bu yanında hiç bir şey inan. Ah pardon nereden bileceksin o sıra beni para için terk edip gitmekle meşguldün."

"Minho ben..." dedi kibum ama cümlesini tamamlayamadı minho ona yaklaşarak konuşmaya konuşmaya başladı.

"Hiç mi özlemedin beni? Hiç mi aklına gelmedim kibum? hiç mi eski günlerimiz aklına gelmedi? en önemlisi de hiç mi pişman olmadın kibum?" Minho cümlesini tamamladığında o kadar yaklaşmıştı ki kibum gerileme ihtiyacı duydu ama arkası mermere dayanmıştı bile eli bulaşıkların içine girdi elini bulaşıklardan çekip minhonun göğsüne koydu ve hafifçe itekledi. Minho onun elini bileğinden yakaladı yanındaki havluya uzandı ve kibum un elini usulca kuruladı. Gözlerini gözlerinden ayırmadan eline öpücükler kondurmaya başladı. Kibum yutkunmadan edememiş minho ya bakıyordu.

"Konuş..." dedi minho "hiç mi özlemedin söyle."

Kibum konuşmak zorunda ama boğazına takılan yumru gibi olan şey yutkunsa da gitmiyordu en sonun da sesi kesik kesik gelse de konuştu.

"Ben... çok... çok fazla minho. Hemde çok." kibum ağlayacak gibi olunca minho işaret parmağını onun dudaklarına koyup şist dedi. Kibum kocaman olmuş gözleriyle minho ya bakıyor ağlamaya çalışıyordu.

"Ben de özledim kibum. Tüm o bana yaptıklarına rağmen seni o kadar özledim ki kaç tane japonya bileti alıp sonra da gelmeyi gururuma yediremediğimden çekmeceye tıktım tahmin bile edemezsin. Ama madem sen geldin artık buradasın koreye döndün ve yanımdasın biraz özlem giderebiliriz ne dersin?" Kibum duyduklarından sonra minho ne dese kabul edecek duruma gelmişti zaten ki minho ile yaklaşmak hayallerden bile güzeldi. Başını sallayıp onayladı. Bununla minho ona daha da yaklaştı tam dudakları birleşecekti ki minho geri çekildi. Kibum çoktan gözlerini kapamış onun sıcaklığını beklerken uzaklaşmasının yarattığı esintiyle içi ürperdi. Gözlerini açıp merakla minhoa baktı. Minho nun suratında mutfağa ilk geldiği anla aynı ciddiyet ona bakıyordu kibum ne olduğunu anlayamadı.

"Ben özür dilerim kibum az daha unutuyordum. Önce anlaşmamızı yapalım ki sonradan bir sıkıntı çıkmasın değil mi ikimizde bunu istemyiz. Hizmetin karşılığında ne kadar ödemem gerekiyor?"

kibum o an gözlerinden akan yaşlara engel olamadı minho yu itekledi minho bir adım geri atsada fazla uzaklaşmamış Kibum un kolunu tutarak konuştu.

"Neden böyle yapıyorsun? İyi para veririm kibum eğer onun için endişeleniyorsan gerek yok. Ne de olsa annemin parası benim param sayılır eh onunda az ekmeğini yemedin sonuçta istediğin kadar para verebileceğimi biliyor olman gerekiyordu... böyle bir teklifi de ilk defa almış olmazsın netice de hala çok güzelsin ve para için her şeyi yaparsın bunu mu yapmayacaksın? "

Kibum artık hıçkırarak ağlıyor elleri titremeye başladığından minho yu düzgün itemiyordu. Minho konuşmaya devam etti suratına yalandan bir şaşırma ifadesi vardı.

"ah yoksa sen duygusal bir şey mi yaşayacağımızı düşünmüştün? Üzgünüm kibum ama iki kere aynı aptallığı yapmam. Sadece seks istemiştim ama bu seni umutlandıracaksa onu da istemiyorum artık. Hem sevgilim var biliyorsun ve mutluluğum bozulsun istemem hem de senin gibi biri yüzünden." Dedi minho onu bırakıp kapıya yürürken. Kibum onun tutuşunu kaybedince yere çöktü bacakları da titremeye başlamıştı hatta sanıyordu ki artık bütün vücudu titriyordu. Minho kapının kilidini açmış son kez kibum a seslendi.

"Her şeye rağmen seni üzdüysem özür dilerim..." bunu tüm samimiyetiyle söylemişti minho. Kibum da hıçkırıkları arasında zar zor konuştu.

"Sen... mutluysan ben-mutluyum minho."

Minho onun hala yalan konuşmasıyla çileden çıkmış mutfağın kapısını sertçe vurup çıktı. Evden de çıktığın da jonghyun un boş boş telefonuna baktığını gördü. Yanına gidip jonghyun u ayağa kaldırdı.

"bir yerlere gidip adam gibi içsek daha iyi olacak gibi jonghyun." Jonghyun da ona hak vermişti. İkisi arabaya binip nereye gidebiliyorlarsa oraya kadar gitmişlerdi.

Kibum çöktüğü yerden kız kardeşi sayesinde kalkabilmiş yine kız kardeşi sayesinde yatağına kadar gidebilmişti. Eli antidepresan haplarına gitti hemen arisa onu anlamış hapın birini abisinin eline verip hızla mutfağa gitti çünkü bardakta kalan su arisa ya yeterli gelmemişti. Kibum göz yaşlarının izin verdiği derecede elindeki hapa baktı kaç aydır kullanıyordu kaç aydır ama yine bu hale girmiş ağlamaktan bitap düşüyordu hapı odanın bir köşesine fırlattı işe yaramayan şeyi bir daha içmeyecekti. Bir süre sonra arisa yanına geldi.

"Hey abi su getirdim hadi iç hapını."

"içtim arisa şimdi uyumak istiyorum lütfen beni yalnız bırak olur mu?" arisa başını sallayıp suyu abisinin baş ucuna bıraktıktan sonra odadan çıktı. Kibum ne kadar süredir ağladığını bilmiyor ne kadar süreceğini de kestiremiyordu. Minhonun dediklerini hatırlamaksa sadece daha kötü olmasını sağlıyordu.

****

biliyorum bölümleri geç atıyorum ama gerçekten meşguldüm canlarım iyi okumalar yorumlarınızı bekliyorum :)



School JongtaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin