°•°•°•°•°
İnstagram : @dilaywats
Bölüm Resmi (medya) : Duştaki halleri...
İyi okumalar.
Bunun ne kadar zor olduğunu biliyordum. Eğer onu alırsam onu buradan göndermek zorunda kalırdım belki de. Bu yüzden bir asker kayıp edemezdim. Ama onu isteyen ben olmasamda vücudumdu, beynimdi. Bilemiyordum.
Sırada dolaşmaya devam ettim. Gözlerim sadece Nefesteydi. İsmini kim koyduysa cidden iyi bir iş başarmıştı. Sadece Nefes gibiydi. Bulunmaz. Ve olmadığında ölecek olman gibi.
Dizlerini kırıp eğilmesi artık canımı sıkmaya başlarken etrafı gözetledim. Çocuklar kafasını eğip bakıyorlardı. Ve şuan o arkadaki çocuğu öldürmek istiyordum. Nasıl bakabiliyordu? Buraya karıya kıza bakmak için mi gelmişti? İçimdeki sesler bana ufaktan aynı sen gibi laflar ederken onları susturdum.
Ayrıca kafasını eğip sadece benim kızıma bakıyordu. O gözlerini oymak istiyordum. General olmadan önce geçtiğim sınavlarda kesinlikle göz oymayı öğrenmiş olmam lazımdı. Askerlik hayatında bazen çok farklı şeyler öğrenmiştim ve eğitim hayatım boyunca bunu öğrenirken ne zaman birinin gözünü oyabileceğimi merak etmiştim.
Ve kısmet bugüneymiş gibi geliyordu. Ve gerçekten göz oymak nasıl bir şey merak etmiştim. Doğru kimsenin gözünü oymamıştım. Bunu ilk defa istemiştim. Tek kurşun atmak yerine benim kızıma bakan o gözlerini oymak.
"Mekik!" diye bağırdım. Gür sesim alayda dağılırken herkes sesimi duymuştu. Gözlerim şu arkadaki çocuktaydı ve biraz daha bakmaya devam ederse gözünü oyup ardından da kafasını koparacaktım.
"Karşınızdaki ayaklarınızı tutsun." Diye bağırdım. Herkes birbirine dönerken sırada olmadıkları için karışmıştı ama yol bulmuşlardı bir şekilde. İstediğimde buydu. Benim eğitmenim gibi bende onlara öğretecektim. Göz oymakta dahilinde olacaktı. Gözlerim Nefese kayarken karşısındakine baktım. O çocuktu. Nefesi izleyen o çocuk.
Lanet!
İçimde hissettiğim bir kıskançlık boy gösterirken çocuğun adını hatırlamaya çalıştım.
"Vedat!" diye bağırdım. Öyle hatırlıyordum. Albay bana isimlerini söylerken gözüm Nefeste olduğu için pek hatırlayamazdım. Aslında gözüm onda olmasaydı bile hatırlayacağımı zannetmiyordum. Diğerleri mekik pozisyonunu almıştı bile.
"Evet komutanım?" Hafif bağırıp mekik pozisyonunda çıkarak eliyle selam verdi. Gözlerim Nefese kayarken oda ayağa kalkmıştı. Gözlerimiz birbirini bulurken sessizce bir küfür savurdum. Ama şu an ona bakmak yerine çocuğa odaklanmalıydım.
"Sen içeri gir, içerideki aletlerle çalışmaya başla." Dedim bağırır bir şekilde.
"Anlaşıldı!" Bağırma sesi kulaklarıma ulaşırken artık alışmıştım. Yıllardır bu işin içindeydim. Ve bağırmak artık benim bir parçam gibiydi. Ayrıca o kadar çalışma sonunda diyaframım açıldığı için ister istemez sesimin tonu yüksek çıkıyordu.
Vedat olduğu yerde dönüp Nefese bakarken kaşlarımı çattım.
Hay ben senin gözlerine...
"Hala burada mısın sen?" Bağırış sesim ona ulaştığında bana dönerek selam verdi. Biraz daha burada olursa kafayı gömecektim. Hızla içeri koşmaya başladığına memnuniyetle gülümsedim. Gözlerim Nefesi bulurken gülümsemem arttı.
"Çaylak pozisyon al!" Bana anlamayarak bakarken hızla dediğimi yapmayı da unutmamıştı. Tam karşısına geçtim. Dizlerini kendine çekince bacaklarını tutup bekledim. Ellerim bacaklarına değdiği an hislerimde beni zorlar hale gelmişti. Bacakları inceydi ama buna rağmen baya iyi koşuyordu. O mekiğe başlarken kafamı salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşka Yabancı
DragosteBu hikaye hayal ürünüdür! Gerçekle bağdaştırılmaz... Lütfen bunu dikkate alarak okuyun! "Ben bu hisleri daha önce hiç yaşamadım Nefes. Ben bu hislere yabancıyım. Ben aşka yabancıyım. Ama seninle öğrenmeye başladım. Eğer bu hisler aşksa güzelim, ben...