-8. Bölüm-

141K 3.5K 309
                                    

İnstagram: @dilaywats

Etrafımda olan hareketlenmeyle tam gözlerimi açacaktım ki biri eliyle ağzımı kapattı. Hızla yerimde doğrulmaya çalıştım fakat beni tutan el çok kuvvetliydi.

"Şşş sakin ol benim." Sancak... Ne yapmaya çalışıyordu? Kafamı salladım ve elimi çekip beni kaldırdı.

"Komutanım durun." dedim sessizce çünkü kimsenin uyanmasını istemiyordum. Fakat kararlı çıkmasını umduğum sesim onu hiç etkilememişti. Hızla beni odasına çekip kapıyı kapattı. Onunla konuşmak istemiyordum. Bu odada onunla kalmak hiç istemiyordum, beni Burcu cadısını öptüğü dudaklarla öpmesini kesinlikle istemiyordum. Peki o benden ne istiyordu?

"Neyin var? Sabah revire gitmişsin?" Beni merak mı ediyordu? İyi ama neden?

"İ-iyiyim komutanım sadece tansiyonum düştü o kadar." yüzüne bakmıyordum çünkü gözlerim dolmuştu. Çenemden tutup başımı kaldırmak istediğinde sertçe çektim kendimi.

"Ne oluyor Nefes?" Sessizce iç çektim. Bir de soruyor muydu? Hangi yüzle soruyordu ki?

"Ne olabilir komutanım? Olması gereken oluyor sadece."

"Bu ne demek Nefes? Bak şuan bu kadar sakin olmamın sebebi seni incitmek istememem ve hasta olman sabrımı zorlama."

"Komutanım bakın sizinle konuşurken komutanım diyorum çünkü öylesiniz daha ötesi değil. Lütfen bırakın gideyim. Korkuyorum." diyip arkamı döndüm yoksa bırakmayacaktı beni biliyordum. Tam kapının kilidini açıyordum ki kolumdan tuttu.

"Nefes tamam seni korkutmak istemiyorum şuan üstüne gelmeyeceğim ama bir şey sormak istiyorum." Sakince onu dinledim.

"Buyrun komutanım?"

"Ali komutan neden sana bu kadar yakın?" bu neydi şimdi? Babam gibi olan adamdan mı kıskanıyordu beni? Ahh hadi ama ne saçmalıyorum beni neden kıskansın ki sadece ona olan yakınlığım gözünü korkutmuştu ona anlatma ihtimalimdi bu korku.

"Merak etmeyin komutanım Ali komutana hiç bir şey anlatmam." sözlerim bitince gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Sakin kalmaya çalışarak

"Onu tanıyor musun Nefes?"

"Tanıyorum komutanım. Babamın en yakın arkadaşıydı yanında büyüdüm ikinci babam gibidir. Şimdi gidebilir miyim?"

Kolumu bırakmasıyla hemen odadan çıktım. Sessiz olmalıydım. Kimseyle karşılaşmadan yatağıma yatıp gözlerimin doluluğunu gidermeye çalıştım. Gözlerimden yaşlar süzülmeye başlamıştı, kendimi tutamıyordum. Bu artık canımı acıtmaya başlamıştı. Yaşadıklarımın yorgunluğuyla uykuya dalarken son düşündüğüm artık eski korkak Nefes olmamam gerektiğiydi.

°•••°°•••°

Sabah yine erken uyanmıştım. Uyku sorunuma bir çare bulmam gerekiyordu. Kalkıp hazırlandım. Artık tek başıma koşmayı falan düşünmüyordum. Çünkü kesinlikle başıma bir şey geliyordu. Zil çalana kadar bekleyip kızlar uyanınca Gökçenin yanına gittim. Oda hazırlanınca beraber yemekhaneye gittik. Artık olması gereken bir öğrencilik hayatım olacaktı. En başta ne olması gerekiyorsa her şey öyle devam etmeliydi. Sancak bitmişti artık sadece komutanım vardı. İçimde ne yaşadığım kimseyi ilgilendirmezdi nasılsa. Tek sorunum artık eskisi gibi gözlerine bakamayacak olmam tabi birde o alıştığım kokuyu duyumsayamayacak olmaktı... Daha düşüncelerim saniyeler içinde birbiriyle çatışırken ne yapacaktım onuda bilmiyordum ama bulacaktım bir yolunu.

Eğitim alanına geçtiğimizde Cadı Burcu tam Sancağın yanındaydı. Ah daha az önce Sancak yok diyordum ama içimdeki saklı deftere bunu da yazabilirdim. Ben Burcu komutana odaklanmış dik dik bakarken Sancağın gözlerinin üzerimdeki varlığını hissediyordum. Yinede dönüp bir kere bile bakmadım. Bu çok zordu çünkü o kahve gözler sanki yaşamam için yardım ediyordu bana.

Aşka YabancıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin