Jungkook, gencin bu dediği ile odadan çıkmak için hareket etmiş ama izin vermemişti genç. "Senin ile bir anlaşma yaptık o yüzden çekip gidemezsin" burnundan solarak konuşuyordu genç.
Yakın arkadaşı ona söylemişti dikkat etmesi için. Ama o böyle bişey beklemiyordu. Umutsuzca yüzünü gence çevirdi. "Tamam" bu dediği ile genç piçimsi bir gülüş yapıp geri masasına oturmuştu.
Jungkook da odadan çıkıştı. O çıktığı milyon tane olan merdivenleri bu sefer iniyordu. Belki kaçsa bulamzdı beni diye içinden geçirdi. O bir mafyaydı aynı sineği bile bulabilirdi.
Kendi evine doğru yol aldı. Yavaş yavaş akşam olmaya başlıyordu. Serseriler yine buraya dolaşıcaklardı bu yüzden adımlarını hızlatması lazımdı. Birisini görünce durdu işte yakalanmıştı serserilere.
"Hey sen gel buraya" ters istikametten gidecekken diğer birisi çıkmıştı. İkiside yavaş yavaş Jungkook'un üzerine geliyorlardı. Kulaklarını elleriyle kapattı o pis seslerini duymak istemiyordu.
Gözlerinide sıkıca kapattı. Birisi gelip Jungkook'un boynunu sömürürken diğeri ise kalçalarına geziyordu elleri. Birşey hissetmeyince gözlerini açtı ve ellerini kulaklarından çekti.
Karanlık olduğu için kim olduğunu görmüyordu ama ona sarıldı. "Ç-çok teşekkür ederim" kollarını o sarıldığı kişinin boynundan çıkartıp yoluna devam etmeye başladı. Bir daha akşam saatlerinde dışarıda olmuyacaktı.
"Hey" tanıdık ses ile arkasına döndü. Genç evine kadar gelmişti ve sarıldığı kişi ise oydu. Jungkook bir an kendinden nefret etti. "Hadi eşyalarına topla benimle geliyorsun" söylediği şey ile havaya kalkmıştı kaşları.
Neden onun ile birlikte gidiyordu ki. Sıkıntıyla eve girdi bir eşyası yoktu aslında. Kapıyı kilitleyip gencin yanına doğru ilerlemeye başladı. Onun yanından geçtiğinde genç yine kolundan tuttu.
"Eşyalarını getir demiştim" yine sinirlenmişti ve sinirlenince köpek gibi sesler çıkartıyordu. "Bir eşyam yok" ellerini onun kolundan çekip ceketini düzeltti. O bir kuklaydı artık sahibi ne derse onu yapması lazımdı.
Genç önden yürürken o ise arkadan yürüyordu. Sıkılmış olan ıslık çalmaya başlamıştı. Çalarken eliyle de ritim tutuyordu. "Kes şunu" sahibi kesmesi için emir vermişti ama o hâlâ da durmuyordu.
Arkasına dönüp boğazına yapıştı. Çok fazla sıkıyordu boğazı morarıcaktı. "SANA KES ŞUNU DEDİM" diye kalın sesi ile bağırmıstı. Ağaçların üzerinde duran kuşlar bile uçuşmuşlardı. Elini çekip ceketini düzeltti.
Sakince yine önden yürümeye başlamıştı. Jungkook yerde boğazını ovalıyordu. Hemen ayağa kalkıp sahibinin peşinden gitmeye başladı. Artık onun ne pis olduğunu öğrenmişti daha demin hayatını kurtarmıştı şimdi ise öldürmek istiyordu.
Arabaya gelince genç arkaya bindi. Jungkook ise ön kapıyı açıp öne bindi. "Arkaya gel" sahibinin sakince dediği şeyi yapmış arkaya geçmişti. Onunla biraz mesafeli olması lazımdı. Cama doğru yapıştı.
Kardeşini bulduğu an alıp kaçacaklardı. Bunu kafaya sokmuştu. Sigara kokusu geldiği zaman sahibine baktı. Ustalıkla sigara içiyordu.
Bu zamana kadar hiç içmemişti Jungkook içmek de istemezdi. Bacaklarını birleştirip gideceği yere kadar beklemeye başladı.
⚪⚪⚪⚪⚪⚪⚪⚪
Artık dayanamayıp sormak istiyordu. Bayadır yoldalardı. Konuşmak için ağzını aralamıstı "Biraz daha sabret geldik" diyen sahibi ile araladığı ağzını kapattı.
Ellerine baktı kardeşi ile taş,kağıt,makası çok oynarlardı ama onlar elle değil gerçek taş,kagıt,makas ile bu yüzden elleri hep çizik ve moruktu. Araba durunca şoför kapıyı sahibi için açmıştı.
Jungkook da diğer tarafından kendisi kapıyı açıp indi. Kapıyı kapatırken etrafına bakıyordu. "Waow" baya büyük ve havuz vardı. Havuzun içine döşedikleri lacivert taşlar ile daha hoş duruyordu.
Denizin yansıması villaya geliyordu. Villa beyaz renk olduğu için de güzel bir görüntü çıkıyordu. "Ağzını kapatsan iyi edersin yarından sonra daha yapıcağın çok iş var" ...
Vote ve yorumlar :)