Uykuya kucak açsamda sarılamamıştım. Ne kadar uyumaya çalışsamda uyuyamıyordum. Taehyung'a doğru döndüm. Yakından izlemek bir tuhaftı. Kaşlarını hep çattığı için iz çıkmıştı. Kızmaktan şekil almış bir yüzü vardı...
Ellerine baktım. Uzun parmakları vardı. Taehyung'da diğer insanlardan ayıran ben bile dahil bir şey vardı ve ben bunu bulucaktım...
Taehyung'un istediği aslında olmuştu aynı onun gibi olduğumu hissediyordum. Elimi onun saçlarına sürdüm. Baya yumuşaktı. Titiz bir kişiliği vardı. Gömleğinde bir kırışık izine bile tahamülü yoktu...
Hergün düzenli olarak aynı saatte kalkıp şirkete giderdi. Herzaman saç düzeni farklı olurdu bazen diker bazen de yatırırdı, ve bir parfümü vardı onu hep sıkıyordu. Hoş bir kokuya sahipti...
Mesaj sesi gelince Taehyung'u uyandırmıcak şekilde dönüp masadaki telefonu elime aldım telefonumu açıp mesaja baktım.
Benimsin..
Kimse artık beni rahatsız ediyordu. Telefonu kapatıp geri masaya koydum. Geri Taehyung'u izlemeye devam ettim.
Onun dudaklarına dokunasım geldi birden ama dokunamazdım heran kalkıp benim dokunduğumu görmesini istemezdim.
Taehyung'un Ağzından
Jungkook uyumamış beni inceliyordu. Bunu düzensiz nefesinin yüzüme gelmesi ile anlamıştım. Bir gözümü yavaşça açtım. O da gözünü kapatmış uyumaya çalışıyordu.
Bende gözümü kapatıp Jungkook'un uyumasını bekledim. Yarım saat geçmişti ve artık düzenli nefes alıp veriyordu. İşte tam zamanıydı gözümü açtım.
İnceleme sırası bendeydi. Elimi onun yanağına koydum. Tonton ninelere/dedelere taş çıkartıcak yumuşaklıkta bir yanağı vardı. Hafif kıbırdayınca biraz hareketsiz kaldım. Elimi çekip Jungkook'u biraz daha kendime çektim.
Saçından bir kaç tel öne gelmişti o birkaç teli kenara ittim. Kafamı onun omzuna gömdüm. En yakın zamanda Taylând'a gidip masaj yaptırtmam lazımdı. Telefonuma mesaj sesi geldi. Yastığımın altından çıkartıp baktım.
Kaybol...
Bu kimdi şimdi gece gece sinirimi bozmuş telefonu kapatmıştım. Jungkook'un telefonuna bir ışık gelince telefonum elime alıp gelen beş mesaja baktım.
Az kaldı...
Benim olmana..
Biraz bekle..
Seni seviyorum..
Sen benimsin..
Ayağa kalkıp pencereyi açtım. Denize taş fıratırmış gibi fırlatmıştım telefonu. Ensemi sertçe kaşıdım. Kimdi ki bu. Pencereyi geri kapatıp yatağa girdim.
Jungkook'un belinden sertçe çektiğim an dudaklarımız deymişti. Kafamı Jungkook'un omzusuna geri gömdüm...
⚪⚪⚪⚪⚪⚪⚪⚪⚪
Saat 05.34 ve ben bu saatte kalkmıştım. 06.00 da giyinip holdinge gitmem lazımdı. Yatakta biraz doğrulup elimi yanağımda birleştirdim.
Jungkook uyuyunca yüzü ayrı bir tatlı oluyordu. Elimle saçını oynamaya başladığımda gözünü açıp bana baktı. "Günaydın" "Sanada" duvardaki saate baktı. Evlenmiş çiftler gibiydik. Bu halimize sırıttım.
"Neden sırıtıyorsun?" "Evli çiftler gibiyiz de ondan" yüzünü bir anda somurtmuştu. Yataktan kalkıp gidecekken kolundan tutup yatağa geri yatırdım.
Bende onun üzerine çıktım. Jungkook yutkununca ona güldüm. Kalbini hızlı atışından ve yutkunmasından heycanlandığı belli oluyordu. Yüzüne doğru eğilip nefesimi verdim.
" Hadi gel benim ol"
....
Banada böyle bir final yazmak yakışırdı zati. Neyse bitti bir hikayem daha. Bir daha yazarmıyım bilmiyorum. Okul var ve biliyorum ki şimdi moraliniz bozuldu bende yazarken üzülerek yazıyorum. Pufff. Desteğiniz için yorum için vote için çok saolun hepinize öpücük yolluyorum :* Ne uzun yazdım beya :)) Ah bide vote ve yorumlar :DDDD