35. BÖLÜM

5.1K 217 117
                                    

İyiyken daha da iyi olmanın mümkün olacağını düşünmezdim. Bu zamana kadar her şeyim yerindeydi. Aile, arkadaş, başarı, yaşam enerjisi, her şey... Fakat iyinin de ötesini hissetmenin formülünü bulmuştum. O formül sevmekti. Gülen yüzüm artık daha güzel gülüyordu, sabahları daha mutlu kalkıyordum. Cildim olduğundan daha iyi parlıyor ve daha iyi bir iştahla yemek yiyordum. Hayatımda ufak ama etkili değişiklikler mevcuttu. Bense bu durumdan çok ama çok memnumdum.

Kendimi istemeden gülümserken bulduğumda Egemen tarafından sarsıldım. "Aşık olunca kafa gitti galiba."

Bana yavaşça bir omuz attığında kafamı başka taraflara çevirdim. Şu an kafasına bir tane patlatmak istiyordum. Ve hayır, aşık olmak beni kesinlikle daha sakin bir insan yapmamıştı. Benim sakin bir insan olmam demek kıyamet geliyor demekti.

"Kendine sor onu," derken ecel terleri döktüğüne yemin edebilirdim. Arkam ona dönük olduğundan yüz ifadesini bilmiyordum ama mal gibi kaldığı kesindi. Birkaç saniye konuşamadıktan sonra koltukta oturduğu yerden kalkıp benim tarafıma oturdu.

"Rüya söyledi, değil mi?" Boş boş baktım. "Geçen gün beni Selin'le yalnız bıraktığında anlamıştım zaten," dedi kendi kendine. Düz bakışlarımı bozmadan yanıt verdim. "Ona patlama sakın. Ben kendim düşünmüştüm. Altından başka bir şey çıktı."

Şaşırmıştı. "Rüya söylemedi yani. Ne zamandır seni onunla tanıştırmak istiyordum ama senin kafanda zaten varmış! Güya en sevdiğine bunu söyleme gereğini duymadın ama."

Tam konuşacaktı ki durdurdum. "Biliyorum, İrem yüzünden falan diyeceksin. Yine de söyleyebilirdin ama Egemen."

Üzgün bakışlarını atarken yüzümü başka tarafa çevirdim. Şu hayatta dayanamayacağım sayılı şeylerden biri Egemen'in üzgün bakışlarıydı. Dayanamayacağımı bildiğinden tek eliyle çenemi hafifçe kendine doğru çevirdi.

"Haksız mıymışım?" dedi kendini savunmaya geçip. "Bugün sürekli Selin'leydi İrem. Bu daha önceden olsaydı rezil olurdum."

Bir bakıma haklıydı aslında. Egemen'e trip atmak da hiç çekilmiyordu anasını satayım. Diğerlerinde daha çok işe yarıyordu.

"Tamam be," dedim sırıtırken. Bağdaş kurup ona dikkat kesildim. "Baştan anlat bakalım şu meseleyi."

Gülüp yanağımdan bir makas aldı ve anlatmaya başladı. Bense Nemo'nun babasını dinleyen küçük kaplumbağalar gibi onu dinliyordum.

<<<>>>

Egemen gittikten sonra yatağıma geçtim. Çağlar, Oğuz ve Egemen üçlüsü bugün erkek erkeğe takılacaklardı. Hatta Oğuzlarda kalacaklardı. Ben de biraz takılıp İremlere geçecektim. Onların erkek partisi varsa bizim de kız partimiz vardı pekala.

Seda Teyzeye olan kızgınlığım sayesinde bir süre Oğuzlara gidebileceğimi düşünmüyordum. Anca o yokken giderdim. Yoksa kadına fena patlayabilirdim. Onca yılın sevgi ve saygısına üzülüyordum. Herkes bunu duyunca afallayıp üzülecekti, bu açıktı ama en çok üzülen İrem olacaktı.

Zaten bugün de onun moralini yüksek tutmak için onlara gidiyorduk. İrem ne kadar "İremlik" yapsa da mutsuzdu. Oğuz- Barlas olayına kafayı takmış durumdaydı. Bense onu daha fazla üzmemek için renk vermemeye çalışıyordum. Oğuz toparlandıktan sonra gruba kendini açıklayacaktı. O güne kadar susmaya kararlıydım.

Barlas ise daha iyi durumdaydı. O son tartışmamızdan beri daha ılımlıydı. Buluşma gününü tasarladığımı söylediğimde bile sesini çıkarmamıştı. Bu iyi bir gelişmeydi.

Yatakta bir o yana bir bu yana dönerken uyuyamayacağımı anladığımda homurdanıp ayağa kalktım. En azından bir duş alıp öyle gideyim, dedim kendi kendime. Bu bende tik gibi bir şeydi. Yaz kış ne zaman dışarı çıkacaksam duş alırdım.

KÜÇÜK MAVİŞ (DÜZENLENİYOR.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin