"Ya iğrenç birisin. Kusacağım şimdi!"
Sırıtarak elimdeki şeftaliyi yerken arkama iyice yaslandım. Şu anda keyfime engel olacak hiçbir canlı varlık yoktu. Çünkü karşımdaki Çağlar önündeki yemeklerin hepsini karıştırmış midesine götürüyordu. Arada da İrem'e de yedirmeye çalışıyordu. İrem'in hakkın rahmetine kavuşmasına ramak kalmıştı büyük ihtimalle.
"Ne iğrenci be? Sanat bu." Çağlar son lokmasını da iştahla yerken İrem daha fazla dayanamadı ve lavaboya gitti. En sonunda kusturmayı başarmıştı kerata bamyası.
"Ne oldu şimdi ben anlamadım." Hiçbir şey yapmamış gibi davranmıyor muydu bir de... Şu an gülüyordum ama Çağlar benim sinir olduğum şeyleri yapınca ben de bu hale geliyordum. Şimdi komik görünüyordu tabii.
Gözlerim yan tarafımda oturan Oğuz'a kayarken yüzüme bir gülümseme yayıldı. O günden sonra normale dönmüştü. Önceki Oğuz gibi davranıyordu ama hala neden öyle bir ruh haline büründüğünü anlayamamıştık. Direttiğimizde ise şimdi zorlamamamızı istemişti bizden. Daha sonra anlatacağına yemin ettiğinde biz de biraz rahat bırakmaya karar vermiştik.
Duru ile birlikte Pes atan Oğuz şu an normal görünüyordu ya. Şimdilik bu kadarı yeterdi. Şimdilik...
"Bu herif bu oyun hakkında hiçbir şey bilmiyor,"dedi Duru kahkahalarının arasından. O sırada beni bir gülme tuttu çünkü Oğuz farklı bir şekilde yeniliyordu. Bilerek yaptığını asla düşünmüyordum. Duru bu oyunun yıllardır ustası olmuştu haliyle.
"Utanmıyor musun lan? Her seferinde rezalet bir sonuç çıkarmama sebep olduğun için utan be kadın."
Oğuz isyan edip oyun kolunu fırlatırken Duru'nun keyfine diyecek yoktu. Oğuz'dan tamamıyla çok daha iyi oynuyordu ve bu da Oğuz'a kafayı yedirtiyordu.
"Zırlayacaksan bir daha oynamayız olur biter be gardaş,"dedi Duru ayaklarını halıda uzatırken. Çağlar midesizlik yapmaya bir anlığına son verip Duru'yu alkışladı. "Helal olsun dişi kartalıma. Dumur etmesini iyi bilir o,"dedi ve ekmek arası ketçabı yemeye devam etti.
Duru yüzünü buruşturarak Çağlar'ı incelerken bir yandan da kusma efekti oluşturuyordu. "Çağlar bir sus yalvarırım. Sen konuştukça benim yemek yeme hevesim kaçıyor. Bir daha ağzıma lokma atasım gelmiyor."
Gözlerini Çağlar'dan çekerken kusmamak için gerçekten zor durduğunu fark ettim. Bir ben rahatsız olmuyordum herhalde şu görüntüden. Benim tilt olduğum şeyler daha farklıydı.
"Sen iste köpeğin olayım karamelim,"dedi Çağlar ekmeğini bir kenara koyarken. Duru için yemekten bile vazgeçiyordu bizim kerata. Bu bile yeterliydi.
Duru elini başına yaslamış Çağlar'a boş boş bakarken Oğuz yarım yamalak uyumaya çalışan Egemen'i dürtüp bu ikisinin bakışmasını gösterdi. Egemen'se gerçek dünyaya dönmeye dair hiçbir çaba göstermedi ve tabiri caizse bir tarafını devirip yattı.
Rüya da uyuyordu zaten Zeynep'in odasında. Zeynep bizden epey küçük olan Egemen'in kardeşiydi. Biz de Egemen'in evinde pinekliyorduk. Altın günündeki teyzeler gibiydik çoğu zaman. Gün kimdeydi bunu tartışmıyorduk sadece. Kafamıza ne eserse o oluyordu.
"Aşk dolu bakışmanızı bölüyorum ama,"diyerek araya girdim sıkıldığım anda. Daha fazla sabredemeyeceğimi fark etmiştim en nihayetinde.
"Ben sanırım acıktım. Çağlar bana yardıma gel mutfağa. Kadriye abla gelmeden hem orayı halledelim hem de tıkınacak bir şeyler yaparız."
Çağlar bana meşhur iğrenç bakışlarını atarken Duru halinden memnundu. Onun için Çağlar'dan ne kadar kaçabilirse o kadar iyiydi. Bu durumu anlayabiliyordum aslında. Bu tarz şeyler Duru'ya göre değildi. Çağlar ise bunu kabullenmiyordu. Kabullenmemekte de iyi yapıyordu çünkü en salak insan bile Duru'nun Çağlar'ı deli gibi sevdiğini anlardı. Önünde sonunda birleşeceklerdi zaten. Biz de o yüzden çok kasmıyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜÇÜK MAVİŞ (DÜZENLENİYOR.)
HumorHiç beklemediğim bir anda mutluluğun beni bulacağını bilemezdim.