YORUM VE VOTELERİ UNUTMAYIN CANLARIMMM
Saatlerce bildiği bilmediği tüm sokaklardan geçmişti Canan. Hava iyice kararmış ve onu takip eden herhangi biri kalmamıştı. Gecekondunun olduğu sokakları geçip kendi evinin olduğu sokağa girdiğinde rahat bir nefes verdi. Ayağını artık hissetmediğinden acısını da hissetmiyordu fakat emindi ki; biraz evine girip yatağına uzandığında ağrı en büyük safhada baş gösterecekti. Bedenine girecek o büyük ağrıyı düşündükçe daha fazla yürümek istiyordu ve hatta gücü yeterse hiç durmamak.Kadın saçma sapan düşüncelerle boğulduğunu hissediyordu. Evine yaklaştıkça karınca gibi görünen insan sayısı saydıkça artıyor ve oldukça fazla buluyordu. Biraz daha ileri doğru baktığında önde bir polis arabası arkada itfaiye arabası gözden kaybolmaktaydı. Gittikçe kaybolduğunda arkasında sadece fısır fısır konuşan meraklı insanlardan başka bir şey kalmamıştı. Eve artık bir iki ev mesafesi kaldığında yanına Batuhan geldi. Batuhan on dörtlü yaşlarında ergen bir çocuktu ve mahallede tek tanıdığı çocuktu. Gözlüklerinin ardındaki siyah boncuk gözleri dolmuştu. Gözlüğünü düzeltirken:
"Canan sen neredesin yahu? Evin yandı! Ben gördüm. Biri evini yakıp kaçtı. Sen içeridesin diye çok korktum, Canan!" dedi bir solukta. Genç kadın onun boyunda olan bu çocuğun dediklerine inanmak istemese de gerçek olup olmadığını anlamak için evine doğru kadınlara çarpa çarpa koştu. Kapkara olan evini gördüğünde boğazında bir düğüm oluştu ve boğazına sıkı sıkı sarıldı, nefes alamadı. Kapıdan eser kalmıştı, camlar ise sanki içeride bir patlama olmuşcasına paramparça olmuştu. Kahverengi gözleri içeri, tüm varlığına baktı. Tüm varlığının ardından kalan tek şey aklındaki hatıralardı. Yatağı, çizimleri, Zeynep her şeyiyle yok olmuştu. Gözlerinden akmak için direnen yaşlarına ket vurup içeri, karanlığa doğru yürüdü. Orada o karanlığın içinde arkadaşının son hatıraları vardı. Onları kaybettiğine inanmak istemiyordu, inanamıyordu. Kulağı adeta sağır olmuştu. Onu girmemesi için uyaran seslere aldırış etmiyordu. Dumanı hala üstünde olan eşyalarına baktı. Kalbimi atmıyordu yoksa ona mı öyle geliyordu karar veremiyordu. Aklı evinde değildi, üç beş kuruş olan eşyalarda değildi. İçi sadece yanan hatıralarına yanıyordu. Yıllarca topladığı hatıralar bir ateş ile hiç olmamış gibi küle dönmüştü. O gülümseyen yüzlerden eser kalmamıştı. Silik bir anı gibiydiler... Genç kadının gözü yerde diğerleri gibi tamamen küle dönmeyen bir parçaya takıldı. O parçanın ne olduğunu kavradığı anda tek gözünden yanaklarına doğru hızla bir damla süzülüverdi. Eğilip küçük kağıt parçasını eline aldı. Buğulanan gözleriyle üzerinde yazan yazıları mırıldanarak okumaya çalıştı:
"Hiç bitmeyecek bir dostluğa.." yazının devamı okunmuyordu. Ama genç kadın yine de mırıldanmaya devam etti:
"Hep olan bir kardeşliğe aittir." Olduğu yere çömelip bağrına sıkıca bastığı kağıtla hıçkırıklara boğuldu. Bu ev değil yüreği yanmıştı sanki. Kardeşim dediği insan bir kez daha ölmüş gibi hissediyor, acının en yüksek dozunu almış gibiydi. Omzuna dokunan elle ayağa fırladı. Gözleri sanki az önce ağlamıyormuş gibi öfkeyle yer değiştirmişti. Aniden ayağa fırlayan kadın yüzünden Batuhan yerinden sıçramıştı. Korkuyla Canan'a bakıyordu.
"Bunu yapmaya cürret eden kim? Kim?" diye adeta kükredi kadın. Batuhan bir an arkasına bakmadan kaçacak gibi olduysa da kadının duygularını anladığı için olduğu yerden sadece bir adım geriye gitti. Karşısındaki çaresiz kadını yıllardır tanıyor, sevip sayıyordu.
"Bir adam!"
"Hangi adam?"
"Kel-keldi adam." Kadının bir eli saçlarına dalarken diğer eli bel kemiğinin üzerinde durdu. Derin nefes alışlarının arasında gözleriyle etrafı talan etti. Aklına gelen isimle deliye dönüyordu adeta. İçinden hiç bilmediği küfürleri dahi etti. Adama hak ettiği dersi bugün vermeliydi diye düşünüyordu. Eğer son maçtan kalan ağrıları olmasaydı adama dersini çoktan vermişti. Bugünün işini yarına bırakmamak gerekiyormuş işte! Tüm varını yolunu yok eden bu adamın adını dahi silecekti dünya üzerinden. Silmeye yemin ediyordu. Benim evim yanmadı yüreğim yandı. Eşyalarım yok olmadı hatıralarım yok oldu. Geçmişe ait onlarca eşyam vardı. Hepsi birbirinden değerli ve onca şey sadece bir ateşin içinde hiç olmamış gibi yok oldu. Her şey bir anda küle döndü. Ve ben benim dünyamı yakan adamın kendisini, nefesinin bulunduğu her yeri yakacağım... Gözlerinde acıya dair her şeyi geriye attı, canını yakan ne varsa öteye koydu. Aklında sadece canını yakacağı insan vardı. Onun canını yakan insan...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Bir Kadın
RomanceTrajik bir olay bir hayatı soldururken iki hayatı yaşanılmaz kıldı. Ve beraberinde duygular kalbe mühürlendi. Aşk bir insan için biterken, bir diğeri için yeni başlıyordu. Küçük bir kadın, büyük bir AŞK! Adam bir adım için her şeye hazırken, kadın t...