Hüznün boynunda nefesler

2.5K 140 4
                                    


Genç kız camdaki yansımasını izlemekteydi. Saçının bir telinden tutup ayak ucuna kadar kendini süzmekteydi. Ne kadarda çok benziyordu ona! Kardeşi olsa bu kadar benzemezlerdi herhalde birbirlerine. Ne kötü! Camda ne zaman kendini görse beynine virüs gibi akın ediyordu bir türlü unutamadığı o kabus dolu dakikalar. İşe yaramayan tedavilerle fuzuli bir çabaya girmişti. Bir insan gözleri önünde ölen kardeşini gördükten sonra nasıl kendine gelebilirdi? Kolları arasındaki cansız bedenin soğukluğunu nasıl unutabilirdi? O anları düşündükçe yüreğinden tutun tırnak ucuna kadar titredi genç kadın. 

Hüznün boynuna sarılmıştı nefesleri. Ne alabiliyordu ne de verebiliyordu. Aldıkça canı yanıyor verdikçe ölüyordu. Araf'ta kaldım diyemiyordu kadın. Araf'ta değildi çünkü. Cehennemin en dibindeydi. Cehennemin en çıkmazındaydı.

 Sünger gibi içinde dışında ne varsa çekilmişti. Kadına dair hiç bir şey kalmamıştı. Şimdi camdan hiçliğini izlemekteydi. Koskocaman bir hiçe bakmaktaydı. 

"Ne düşünüyorsun?"

"Her şeyi."

"Düşünme, boş koy  gitsin. Ancak o zaman içi rahat eder insanın."

"Senin için rahat mı peki?"

Genç adamın dudaklarına acıklı bir tebessüm yayıldı. Elindeki kahvesinden bir yudum daha alırken:

"Sen nasıl hissediyorsan bende o durumdayım."

"Ölmüşsün o zaman. Mezarın nerede peki? Benim ki o tren raylarında."

"Benim ki onun şuan atmayan kalbinin içinde."

Kadın omzunun üzerinden arkadaşına baktı. Birbirlerinin gözlerinden yüreklerine bakıyorlardı. İkisininde yüreği yaralı, ikisininde yarası aynı. Gözlerini tekrar camdaki yansımasına çevirdi. 

"Senin canın daha çok yanıyor değil mi? Ne de olsa arkadaşın sevdiğin kıza benziyor. Ona benzeyen birini görmek değil, kötü olan onun olmaması."

"Yanılıyorsun. Sizin alakanız bile yok. Kaşınız, gözünüz benzemiş kaç yazar? İçiniz aynı değildi ki! Sen patavatsızdı, ona göre daha cesurdun ama o öyle değildi işte. Korunmaya muhtaçtı. Ben muhtaç olduğu şeyi yapamadım. Onu koruyamadım."

Genç kadın avucu arasında sıktığı bardaktan bir yudum kahve alıp arkadaşına döndü. Hemen yanındaki koltukta yerini alırken bir yudum daha aldı kahvesinden. 

"Dedikoduyu yayan kim?" Genç adam orta masanın üzerindeki telefonunu alıp görgü tanığından aldığı fotoğrafı açtı. Ekranı Canan'a doğru kaldırdı. Canan kahvesini masaya bırakıp telefonu eline aldı. Fotoğraftaki adamı görünce:

"Kel!" diye öfkeyle söylendi. 

"Etrafa senin bir arkadaş katili olduğunu yayıyor. Bir nevi şanını iki paralık etmeye çalışıyor. Tabi boş bir çabayla."

"O benim şanımı iki paralık etmiyor. Kendi mezarını kendi eliyle kazıyor."

"Bu gece dört beş kişiyle tepenin orada içmeye gidecekmiş."

"Son içişi olacak o it herifin."

"Bende geleceğim seninle."

Kadın tek kaşını kaldırarak Kenan'a baktı. Kenan bu ne manaya geldiğini çok iyi biliyordu. Bu yüzden kendini geri çekerken ellerini teslim olur gibi havada salladı.

"Tamam, tamam. Bir şey demedim farz et."

Kadın kahvesini bitirip ayrılmıştı arkadaşının yanından. Bugün o adamın yediklerini boğazına dizecekti. Arkasından atıp tutmaya nasıl cür'et edebilirdi. En önemlisi ona bunu kim dedi? Hiç kimse onun geçmişi hakkında bir bilgiye sahip değilken o it herif nereden biliyordu? Bu gece tüm suallerinin cevabını alacaktı kadın. Sadece bir kaç saat kadar sabretmesi gerekiyordu. Arka kapıdan kendi odasına girdi. Yatağına uzanmadan önce evin salonuna doğru yürüdü. Evi kasvetli bir hava sarmıştı. Ortalarda kimsecikler görünmüyordu. Salona vardığında koltukta Seymen oturuyordu. Arkası kadına dönüktü onun geldiğini fark etmemişti. Elindeki viski bardağını dudağına doğru götürürken bir şeylere bakıyor gibiydi. Çok fazla yakınlaşmadan geri dönmekte karar kıldı. Eymen'in kriz olayından sonra iyice işe sardı kendini. Doğru düzgün konuşmadı bile. Eskisi gibi iki kelam konuşsa oturup şükredecekti.  İyice içine kapanmıştı. Kadında üzerine varmak istemediği için olanları hiç sormadı. Tam arkasını dönüp bir adım atmıştı ki kolunu kenarda duran büyük vazoya çarptı. Vazo o çarpmanın etkisiyle devrilip yere parçalanarak düştü. Ses boş salonda yayılırken Seymen ayağa fırlamıştı.

Küçük Bir KadınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin