Acı Halüsinasyon

1.8K 99 2
                                    

Seymen, abisinin evine girerken düşen omuzlarını dikleştirmeye çalıştı. Kendini darmadağın hissediyordu. Sanki yıkılan bir binanın altında kalmış gibiydi. Yıkılan hayallerinin altında kalmış gibiydi. Yol boyunca yarım yarım aldığı nefesini dışarı saldı. Kendini salonda ki koltuğa atarken kafasını geriye attı. Gözlerini yıkılan hayallerinin üzerini örtmek ister gibi kapadı. Genç kız gelir miydi artık buraya? Onun yüzünü görmesine izin verir miydi? Zaten uzağındaydı şimdi tamamen uzağında kalmıştı. Elleriyle yüzünü sertçe sıvazlayıp kendisinin de anlamadığı bir şeyler homurdanmıştı. Doğrulup kollarını dizinin üzerine yaslarken yaşadığı her şeye küfürler savurdu. Hayatı planladığının dışında gelişiyordu. Ve o buna engel olamıyordu. Sevdiği ondan uzaklaştıkça içinde bulunduğu kuyu daha bir kararıyordu. Çenesini sıvazlarken ne yapacağını düşünmeye başladı. Kız artık işe devam etmezse onun yüzünü bir daha göremeyecekti. Yine gölge gibi takip ederdi ama artık kızın daha temkin olacağını kesindi. Peki ya ne yapacaktı? Ne yapması gerekiyordu? Bunca ay onu uzaktan izledikten sonra hiç bir şey olmamış gibi hayatına devam edemezdi. Yüreğini teğet geçemezdi! Peki ya kızın yüreği ne olacaktı? O şimdi kendisinden daha yıkık bir haldeydi. Genç kızın aşktan kaçtığını biliyordu. Kaçtığı şeye yakalanması canını yakmıştır kesinlikle. Unutmaya çalıştığı mazisini önüne sermişti. Ahi, şu Kenan onu fark etmeseydi her şey istediği gibi ilerliyor olacaktı. 

Genç adam merdivenin son basamağında durmuş, omzunu duvara yaslamıştı. Ne olup bittiğinden haberi yoktu fakat kötü şeyler olduğunu seziyordu. Kardeşinin öfkeyle homurdandığını duysa da ne dediğini anlayamıyordu. Bir kaç kez küfür mırıldandığını duymuştu. Genç kızın ansızın gidişi de onu tedirgin etmişti. Acaba ikisi arasında bir bağlantı var mıydı? Omzunu duvardan alıp kardeşine doğru yürüdü. Yanına oturdu. 

"Ne oldu?" diye sordu. Seymen kafasını eli arasından çıkarıp abisine baktı. Sesli bir nefes alıp geriye doğru yaslandı.

"Her şey bitti. Artık bir daha buraya gelmeyecektir." derken Eymen tek kaşını kaldırarak ona baktı. 

"Kim?" diye sordu. Seymen ellerini kucağında birleştirip gözlerini kapadı.

"Her şeyi öğrendi. Onu takip ettiğimi, sevdiğimi... Her şeyi! Bir daha buraya gelmez değil mi, ağabey? Onu bir daha göremeyeceğim." Eymen kardeşinin neyden bahsettiğini öğrendiğini yüreğine kara bulutlar yerleşti. Onu sağanak yağmuruna tuttu. Kız, kardeşinin sevgisini öğrendikten neden gitmişti? Neden kardeşi onu bir daha görememekten bahsediyordu?

"Neden bir daha görmeyesin ki?" diye sordu düz bir sesle. Seymen, ağrıya başlayan başını ovuştururken:

"Ağabey, Canan kalbine prangalar bağlayıp bedeninin en ücra köşesine sakladı. Herkesten kaçtı. Kaçmak istedi. Ben aylarca buna şahit oldum. Onun kaçışlarına, gizli köşelerde ağlayışına...Ona dair her şeye şahit oldum. Bir süre daha söylemek istemiyordum. Onun hazır olmasını beklemek istedim ama lanet olsun ki buna izin vermediler. Beni erken fark ettiler. Ben de söylemek zorunda kaldım. Onu takip ettiğimi, deliler gibi aşık olduğumu. Her şeyi söyledim ona. Yüzünde ki ifadeyi görmen lazımdı, ağabey. Kireç gibiydi! Hiç bir duygu yoktu yüzünde. Dümdüz bakıyordu bana. Sanki duvarla konuşuyor gibiydim. Sonra alay eder gibi gülümsedi. Sonra da çekip gitti. Bir daha gelir mi bilemiyorum." Eymen, hala anlamakta güçlük çekiyordu.  İçten içe tanımak istese de bir tarafı diğer tarafı ona engel oluyor. Boş ver, canın yanar diyor. Neden canının yanacağını da bilmiyordu. Genç kızın karanlık bir tarafı vardı. Kimsenin ışık tutmasına izin vermediği bir tarafı. Kendisini defalarca öldürdüğü bir karanlıktı. Oysa çoktan o karanlık tarafın ucu kardeşine değmişti. Kendisinde o karanlığın en ücra köşesine doğru yürüdüğünden bihaberdi.. 

Küçük Bir KadınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin