Medya: Canan ve Seymen
YORUM VE VOTELERİ UNUTMAYALIM
Kadının ağzı şaşkınlıktan bir karış açılırken araba adamın emriyle hareket etmişti. Kadının işlemeli çakısı hala şoföre doğru havada asılı durmaktaydı. Yanında oturan adamın kumral saçlarında, onunla zıt mavi gözlerinde gezindi. Hiç bir korku, şaşkınlık, panik ifadesi yer almıyordu adamın yüzünde. Sadece gözleri kadının elindeki özel tasarım çakının üzerinde geziniyordu. Kadın tereddütle elini geri çekip, çakıyı cebinin içine attı. Yanındaki adama gözleri tekrar kayınca, kendi kafasından yorumlarda bulunuyordu. Takım elbiselerinden ve asil duruşundan önemli bir işi olduğunu tahmin edebilmek o kadar zor değildi. Adamın hareket etmesiyle kadın bakışlarını çekti.
Adam ceketinin cebine elini atıp temiz bir mendil çıkardı, kadına uzattı. Kadın ilk önce ne olduğunu anlamaya çalışır gibi mendile bakınca adam mendil tutan elini kadının yüzüne doğru işaret etti. Kadın eliyle dediği yeri bulmak için yüzüne dokundu. Çenesine doğru hala kan süzülmekteydi. Kadın mendili adamın elinden alıp dudağına doğru götürdü.
"İstesen de o adamı yenemezdin. İçindeki öfke seni ele geçirmişti." deyince kadın keskin bakışlarını adama doğrultmuştu. İçinde bir türlü sönmeyen volkan daha bir alevlenmişti. O adamı nasıl elinden kaçırabilmişti!
"Beni polise mi götürüyorsun?"
"Polislik bir durum görmüyorum desem yalan olur ancak hayır, polise götürmüyorum."
"Neden yardım ediyorsun o zaman?" diye sorunca adamın dudağının kenarı yukarı alay edercesine kıvrıldı. Bacak bacak üstüne atıp yola baktı adam.
"Yaptığımız, söylediğimiz, yazdığımız her şeyin bir sebebi vardır. Biraz sabret az sonra öğreneceksin." deyince kadın iyice tedirginleşmişti. Düşünceleri bir çitadan bile hızlıydı. Hangisinde duracağına emin olamıyordu. Aklına babası gelmişti. Yine peşine adamlarından birini takmış olmayasın? Fakat bu adam diğer adamlara göre farklı duruyordu kadının gözünde. Emir alandan çok emir veren gibi duruyordu. Acaba bu görüntüsünün altında ne yatıyor diye içinden geçirdi kadın. Babam bu adamın ne özelliğini gördü de peşime taktı. Yakışıklılığı desek hayır, babam o tehlikeyi göze alamaz. O sırf ben aşık olmayayım diye nerede farklı insan varsa peşime takar. Oysa kadının babası bilmezdi ki asıl güzellik o tenin altında yatan ruhtadır. Ha en çirkin ha en güzel... Ruh olmadıktan sonra tenin güzelliği de çirkinliği de hiçbir önem arz etmez. Kadının babası da bunu anlamayacak kadar katı yürekli!
Kadın duran arabayla dışarı baktı. Küçük demir bir kapının tam önünde durmuşlardı. Kafasını arabanın camına biraz daha yaklaştırıp demir kapının ardındaki eve baktı. İki katlı taş betondan, kirli beyaz, modern görünüşlü bir villaydı. Acaba bir şaheser olan bu evde insan nasıl yaşıyordu. Kadın olsa asla kıyamazdı. Her ne kadar iki katlı olsa da bir katı dahi onun için fazla büyük görünüyordu. Küçük pencere camları yerine boydan boya camlarla kaplıydı duvarlar. Üst katta geniş bir teras boy gösteriyordu. Gece o terasta uzanıp gökyüzünü seyretmek vardı diye iç geçirdi kadın.
Yanındaki adam arabadan inince kadında arabadan inmesi gerektiğini düşünerek indi. Adamın tam arkasında yerini alıp takibe koyuldu. Demir kapıyı kapı önünde bekleyen sıska korumanın biri açtı. Kadın buradaki adamların hepsinin Matrix'ten fırladığını düşünüyordu. Siyah takımlar, siyah gözlükler, kulağa bağlı beyaz kablolar... Görende sanır gizli bir iş üzerindeler. Taşlı yollardan geçip evin kapısına gelmeden evin kapısı onlara açılıvermişti. Kapıyı kırklarının sonlarında bir kadın açmıştı. Gülen yüzüyle bize yol verirken:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Bir Kadın
RomanceTrajik bir olay bir hayatı soldururken iki hayatı yaşanılmaz kıldı. Ve beraberinde duygular kalbe mühürlendi. Aşk bir insan için biterken, bir diğeri için yeni başlıyordu. Küçük bir kadın, büyük bir AŞK! Adam bir adım için her şeye hazırken, kadın t...